Büyük kahraman Abdullah Galip
Bergusi’nin Yoldaki Mühendis kitabını yeni bitirdim. Galip Bergusi kendi
hayatını anlattığı kitabında, kendisini tarif ederken “Yoldaki Mühendis”
ifadesini kullanıyor.
Nedense kitabın ismindeki
“yoldaki” ifadesine takıldı kafam. Tabi kitabı bitirince söz konusu ifadenin
neden kitap isminde telaffuz edildiği hususunda kafamda bir şeyler oluştu.
Bergusi’nin hayatına bakınca,
hayatı hep aksiyon içinde, hareket içinde geçmiş ve hep bir mücadele içinde
olmuş.
Ve bir hedefi, derdi, mücadelesi
olanın kendisini “yolda, yoldaki” diye tarif etmesi, çok anlamlı bir tariftir.
Yola revan olmak, yolda olmak ve yol almak… Aslında dert, bilinç ve dava sahibi
her Müslümanın kendisini yolda görmesi gerekir.
Çünkü bir hedefi olan yola
koyulur, yolda olur. Hedefi veya derdi olanın yürünecek yolu vardır, yürümeye
takati vardır. Çünkü yolu yürünmeye değer kılan, yolun sonunda varılacak olan
hedeftir, elde edilecek olan kazanımlardır.
Can bedenden çıkmadıkça, ruh teni
terk etmedikçe bilinçli, dertli Müslümanların yol yürümesi, yol alması ve
yoldan ayrılmaması gerekir. “Ben yoldayım.” demek, “Bir hedefim var, ben
durağan değilim, beni yola koyan bir derdim var.” demektir.
Yola çıkan ebedi saadeti elde
ederken yoldan çıkan ebedi hüsrana boğulur. “Yolda olmak” erdem sahibi
insanların işaretiyken, “yoldan çıkmak” kaybedenler kulübünün, azgınlığa
kapılanların işaretidir.
Öyle ki Allah Müslümanlara, erdem
sahibi insanlara, her namazda “Bizi doğru
yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanlarınkine ve
sapkınlarınkine değil.” diye dua
ettirirken, Secde suresinde azgınlığa kapılanlardan, kaybedenler kulübünden
bahsederken “Yoldan çıkanlar ise, onların
varacakları yer ateştir…” diyor.
Yani akıbetlerin en güzeli yolda
olanların iken, akıbetlerin en kötüsü ise yoldan çıkanlarındır.
Bu anlamda bilinçli bir
Müslümanın, kendisini yola koyan, kendisine yol aldıran bir derdi ve ideali
olmalıdır. Her iki dünyada da aziz olmak isteyen ideal olarak kendisine
İslam’ın ideallerini seçsin, dert isteyen “ümmeti” dert edinsin.
Bu yol Peygamberlerin yoludur,
evliyaullahın, sıddîkların, şehitlerin ve Yusufların yoludur.
Burada yola çıkmak kadar, yolda
olmak yani yolda kalabilmek de büyük bir başarıdır. Zira yol uzun ve zemin
kaygan. Böyle bir zamanda yolda kalabilmek, yola çıkmaktan daha zor olabiliyor.
Bunun için bizi yola düşüren ideallerimize olan inancımız ve irademiz kuvvetli
olmalıdır.
Eğer hedeflerimize, ideallerimize
olan inancımız kuvvetli değilse bir yerden sonra bu uzun, ince ve meşakkatle
dolu yol çekilmez olabilir. Allah muhafaza yoldan çıkanlardan, sapanlardan
olabiliriz.
Yoldan çıkmak/sapmak, yolda
olmamak ölümdür. Bedenin olmasa da ruhun ölümüdür. Tükenmişliğin, teslim
olmanın, iradeye ket vurmanın adıdır. Yürünecek, yani kendisine istikamet
katacak yolu olmayanlar, her türlü yolun yolcusudurlar.
Evet, her iki cihanda da izzet
isteyen, kurtuluş isteyen, nimet verilenlerden olmak isteyen herkesin İslam’ın
yolunda yürümesi şarttır. Menzile ulaşmak isteyen, istikamet sahibi olup bu
istikameti korumak isteyen İslam’ın caddesinde yürüsün.
0 yorum