0

 

Son zamanlarda yerel ve ulusal medyada mağduriyetine ve mazlumiyetine geniş yer verilen Cevzet Soysal, 1998 yılında sabah evinden işe gitmek üzere çıkarken kaçırılmış ve ailesinin tüm girişimlerine rağmen kendisinden bir daha haber alınamamıştı. Girişimler karşılık bulmamış ve Cevzet Soysal emniyet arjivlerine faili mechul olarak kaydedilip, dosya tozlu raflara kaldırılmıştı. Taki eski istihbaratçı Sabri Uzun’un “İN” adlı kitabı yayınlanana kadar. Uzun kitabında “Hizbullah ve Cevzet Soysal Olayı” adlı başlıkta, o dönem Batman’da görev yapan bir polis memurunun ifadelerine dayanarak,  Cevzet Soysal’ın emniyet içindeki bir ekip tarafından hukuksuz bir şekilde kaçırıldığını ifade etmiş.  Daha sonra kanunsuz bir şekilde gündüzleri kaçıran gruptan birinin evinde bırakıldığını, geceleri ise kırsalda işkence edilerek sorgulandığı, beyanlarına yer vermiş. Sonunda İnsanlık dışı sorgulama ve işkenceler esnasında Cevzet Soysal’ın boynunun kırılarak öldürüldüğünü ve Beşiri kırsalına gömüldüğü ifadelerine yer vermiş. 

Türkiye Büyük Millet Meclis (TBMM) insan hakları inceleme komisyonu, Batman’da incelemelerde bulunarak “1998-2000 yılları arası soruşturma, kovuşturma, yargılama, ceza ve infaz” ile ilgili bir raporu hazırlamış.

TBMM insan hakları inceleme raporunda incelenen döneme ait bazı tespitlere geçmeden önce Cevzet Soysal hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. Cevzet Soysal hayatının merkezine İslami ölçüleri koymuş, ailesi, yakınları, komşuları ve iş arkadaşları tarafından sevilen, sıcakkanlı, güler yüzlü, samimi, dürüst ve dindar kişilik olarak bilinip sevilen bir şahsiyet.

Cevzet Soysal olayı medyada gündem olunca o dönem bölgede yaşananlarla ilgili olarak 1998-2000 tarihleri arasında Batman’da TBMM insan hakları inceleme komisyonu tarafından yapılan raporu inceledim. Bu raporda soruşturma, kovuşturma, sağlık kontrolleri ve cezaevi evrelerinde birçok mağduriyetin yaşandığını tespit edilmiş.

Yaşananlarla ilgili olayı yaşayanların raporda yer alan birkaç tesbiti paylaşmak istiyorum.

1- Heyet raporunda Cezaevi Cumhuriyet Başsavcısı ve müdürüyle yapılan görüşmede; “Son 40 gün içinde 6 faili mechul cinayetin olduğunu(Batman tutanak 1998, sayfa 1 ), faili mechuller ile ilgili Başsavcılığın kendi araştırmasının olmadığını, olaylar ile ilgili bilgilerin Emniyet Müdürlüğünden geldiğini belirtmişler.” Raporda tespit edildiğine göre o dönemde emniyet içinde dava dosyalarını istedikleri gibi şekillendirmek isteyen odak ve grupların varlığında hukuksuzlukların haksız suçlamalarla mağduriyet yaşatmasının çok zor olmadığı anlaşılıyor.

2- Heyet raporunda “Değişik nedenlere bağlı olsa da Batman’da uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmış olduğu belirtilmiş. Güvenlik güçleri ve eğitim kurumlarının bu konuda daha bilinçli ve eğitici yaklaşımlar ortaya koyma zorunluluğu dile getirilmiş”.  Aradan geçen 17 yıl boyunca özellikle ilimizdeki uyuşturucu madde kullanımını önlemeye dönük çalışmaların yetersizliği sonucu, uyuşturucu kullanımının ilkokul seviyesine düşmesinde, yetkililerin zamanında gerekli önlemleri almadığı veya yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Raporda ayrıca uyuşturucu kullanım ve ticareti ile ilgili olarak ta “Emniyet narkotik şubesinin muhbir diye nitelendirdiği(X eleman) kullandığı(Batman tutanak 2000,sayfa12,13,14,19,20,21,22,28,31,32,33,35,36) X elemanın uyuşturucu ticareti için kişilerle temasa geçip, zaman zaman yüklü para teklif ederek uyuşturucu için teşvik ettiğini, ve bu şekilde sabıkası olmayan kişilerin uyuşturucuya bulaştırıldığı” belirtilmiş. Rapordan anlaşıldığı kadarıyla o dönemde devlet kurumlarında yerleşmiş kimi kişi, grup ve yapıların halkın sosyal inanç ve kültürünü deforme etmek için çeşitli faaliyetler yürüttükleri anlaşılmaktadır.

3-Heyet raporunda “Gözaltına alınanların kaydının tam yada düzenli tutulamadığı bunda bina yetersizliğinin etkisinin olduğu( Batman tutanak 1998, sayfa 30) belirtilmiş. Evet tamda burada rapordaki tespitlere ışık tutacak olay. Emniyet içindeki farklı suç grupların, emniyetin bina alan yetersizliğini kullanarak, devlet kurumlarında çetevari uygulamalar yaptıklarının somutlaşmış örneği Cevzet Soysal davasıdır.

TBMM insan hakları inceleme komisyon raporunda dikkat çekilen noktalara baktığımızda yukarıdaki üç örnekte dahi devlet imkânlarının kullananların yaşattığı mağduriyet. Burada devlet imkanlarını kullanan kimi kişi, grup ve yapıların suçsuz şahısları, kendileri gibi düşünüp inanmayanları ve özelikle sisteme entegre edilememiş dindar yapıların üye ve gönüllülerini ne kadar mağdur ettikleri anlaşılmaktadır. O dönemde bu tür olumsuzlukların varlığı meclis raporlarıyla anlaşılmasına rağmen gereği yapılmadığından genelde tüm bölge halkı özelde dindar kesim bu hukuksuz uygulamaların en büyük mağduru olmuş. 

TBMM tutanaklarında bir derece yerini almış dönemin hukuksuz uygulamaları Mahkemeyi Kübra’da ayan ve beyan olacak. Ama bu dünyada iken bazı gerçeklerin açığa çıkması insanları sevindiriyor tabi.

 

Cevzet Sosyal olayı ile ilgili son durum ise, başbakanlığın olaya el attığı ve olayla ilgilendiği yönünde sevindirici olumlu duyumlar alıyoruz. Umudumuz yetkililerin konu hakkında detaylı araştırmaların yapılarak, bu ve benzeri tüm faillerin tespit edilerek cezalandırılmaları ve devletin SOYSAL ailesinden özür dileyerek yaralarına bir derece merhem olmasıdır.  Son olarak şunu belirtmek isterim bu dosyanın detaylı incelenmesinde birçok Cevzet Soysal vakasının aydınlanacağı kanaatindeyim. 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *