0

 

Referandum sürecinde son haftanın virajını da döndük. 2017 nin ilk ayında Türkiye Büyük Millet Meclisin’de anayasa değişiklik maddelerinin görüşmeleri sırasında yaşananlar ve ortaya çıkan görüntülerin tasvip edilecek cinsten değildi. İktidar ve muhalefet partilerinin vekilleri arasında meydana gelen tartışmaların seviyesi gerçekten iğrenç bir durumdu. Çünkü yaşananları bırakın mecliste temsil makamındaki insanlar için sokaktaki avam insanlar arasında dahiyaşanması tasvip edilecek gibi değildi. Meclisteanayasa değişiklik maddeleri üzerindeki görüşmeler esnasında yaşananların seviyesizliği toplumu ayrıştırıp kutuplaştırmanın işaret fişeği görevini gördü.Meclis görüşmeleri süreci ve resmi gazetede yayınlanana kadar tarafların kullandığı dil ve söylem ayrıştırma ve ötekileştirmeyi artıracak nitelikteydi.

15 Temmuz ile ülke üzerinde hesap yapan, ancak ilk etapta amaçlarına ulaşamayan emperyalist güçler hedeflerinden vaz geçmiş değillerdi. Bu güçler bin bir suratlı olup bukalemun gibi emellerini maskeleme suretiyle gizleme yeteneğine sahiptirler.Anayasa değişiklik paketinin görüşmeleri esnasında mecliste ortaya çıkan ayrıştırıcı dil ve davranışın topluma taşınması için bu güçler tetikteydi.Coğrafyamız üzerinde emellerinin gerçekleşmesi için toplumun ayrışarak kutuplaşması bu güçler için önemli bir kazanım olacaktı. İktidar ve muhalefetin dil ve söyleminde ortaya koydukları ilk tablo bu emellerin gerçekleşmesi için uygun bir fırsat olarak ortaya çıktı.Bu güçler, darbe teşebbüsü ile akim kalmış amaçlarının gerçekleşmesi için bu fırsatın değerlendirilmesi için epey gayret gösterildi ve gösterilmeye devam ediliyor.

Küresel emperyalistler bir yandan içerdeki maşaları üzerinden emellerine ulaşmaya çalışırken diğer taraftan ülke sınırları dışındaki aktörler ve değişimler ile ülkemizde etkili olma gayretindedirler. Emperyalistlerin coğrafyamız üzerindeki hesap ve hedefleri bugünden başlamamış. Ancak 15 Temmuz darbe teşebbüsünde söylem ve eylemleriyle ortaya koydukları, asıl niyetlerinin anlaşılması için önemli bir gösterge oldu. Emperyalistlerin en büyük hedefi coğrafyamızı istikrarsızlaştırıp dış müdahalelere açık hale getirmektir. Bu şekilde toplumda dini, mezhebi, etnik, inanç ve düşünde farklılıkları üzerinden toplumu kutuplara ayırma peşindeler. Kutuplaştırdıkları toplumlarda güvensizlik,kaos ve iç karışıklıklarla istek ve emellerini gerçekleştirme imkanı elde ederler.

Küresel emperyalistler kendileri dışındaki hiçbir toplumun karakaşına ve gözüne hayran değiller. Onların tek bir hedefi var. O da kendileri dışındaki toplumlarıegemenlikleri altına almaktır. Bu hedeflerine ulaşmak için her türlü oyun ve hile onlar için mubahtır. İsteklerinin gerçekleşmesi için toplumların içinde kendi istek ve direktiflerini yerine getirecek satılmış emir kulları konumunda kişi ve kurumları daima oluşturmayı hedeflemişlerdir. Kendilerine bağladıkları bu kişi ve kurumlar üzerinden toplumu ayrıştırmayı istemekteler. Bu şekilde ayrıştırabildikleri coğrafyalarda daha rahat hareket etme kabiliyeti elde etmektedirler. Emperyalist güçlerin 18 yy. başlarından beri ortaya koydukları ve gerçekleştirmeye çalıştıkları coğrafyamızı küçük parçalara bölerek tümüyle istikrarsızlaştırmaktır.

Ülkemizde 16 Nisan da gerçekleştirilecek olan referandum seçimini kendi emellerine alet etmek için fırsat peşindeler. Bu süreçte referandum kampanyalarında toplumun tarafları arasında ayrışma ve kutuplaşmanın olması için içerde ve dışarda imkânlarını seferber ettiler. Ortaya koydukları tavırla toplumsal duygu ve algıları yönlendirme suretiyle referandum sürecini etkilemeye çalışmaktadırlar.

Aklımızdan çıkarmamamız gereken bir nokta; emperyalist güçlerin coğrafya ve bölgemiz üzerindeki fitne ve kaos hesapları devam etmektedir. 6-8 Ekim ve 15 Temmuz da yapılmak istenip te gerçekleşemeyen istekler için şuan tetikte olup fırsatlar kollanmaktadırlar.

Bu yönüyle arifesine girmiş olduğumuz 16 Nisan referandum seçimini tercih ve kararlar ile toplumumuzu ayrıştırma ve kaos aracı olarak kullanma hedefindeler. Referandum halkın kendi yetkisini kullanmasıdır. Kullanılan bu yetki ile geçmişten yaşadıklarına bakarak geleceğe dair vereceği kararıdır. Bu karar üzerinden yaşadığımız toplumda bizim gibi düşünmeyen kesimleri ötekileştirme ve ayrıştırma doğru bir düşünce ve eylem değildir. Herkes kendi penceresinden bakıp değerlendirerek kararını verecektir.  Bana soracak olursanız, geçmişte yaşananlar ve gelecekle ilgili düşüncelerimden dolayı kararım EVETtir.

Referandumda sonuç ne çıkarsa çıksın bizler bu coğrafyada toplumumuzla birlikte ayrışıp kutuplaşmadan huzur ve barış içinde yaşama erdemliğini gösterebilmeliyiz.  Bu erdemliği gösteremediğimiz zaman Allah muhafaza, yanı başımızda altı yıldır yakılıp körüklenen fitne ateşinin bize sıçraması çok uzak bir ihtimal değildir. Emperyalistlerin danışıklı hamlelerine bakıldığında sergiledikleri tablo faydamıza değildir.

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *