0

 

 

Yüzyıla yakındır Ortadoğu emperyalist batı ülkelerinin üzerinde oyun ve senaryo planlarını yapıp sahnelediği bir coğrafya konumundadır. Bu oyun ve senaryolar birçok kez Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinde farklı şekillerde gerçekleştirildi. Batı emperyalistleri göz koydukları ülkeleri ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel olarak sömürmektedirler. Darbeler, bu sömürge faaliyetlerinin tıkanmaya yüz tuttuğu zamanlarda, kullanmakta oldukları hukuk dışı yöntemlerden sadece biridir.  

 

15 Temmuz gecesi ülke olarak yaşadığımız darbe kalkışmasının temel gerekçesi emperyalistlerin bölgemizdeki planlarının istedikleri şekilde işlememesinin sonucudur. Türkiye, jeopolitik öneminden dolayı özellikle bölgede emperyalistler tarafından atılacak adımlar için önemli bir konumdadır. Emperyalist güçler bu tür durumlarda, ilgili ülkelerden istedikleri tavizleri alabilmek için içerden ve dışarıdan ülkeyi kıskaca almaya çalışırlar.

 

Türkiye emperyalist batı tarafından son dönemde birçok kez içerden ve dışarıdan hamlelerle kıskaca alındı. Bunların ilki Oslo görüşmelerinde masada muhataplar arasındaki görüşmelerin medyaya sızdırılmasıyla başladı. Oslo görüşmelerinin sızdırılmasındaki asıl amaç, görüşmede bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı(MİT) Müsteşarı üzerinden hükümete gözdağı verilmekti. Bu gözdağı hükümette bir hayal kırıklığı yarattı. Buna rağmen hükümet prim vermedi.

 

İkinci kıskaca alma hamlesi ise; 2013 Mayıs ayında gerçekleşen “Gezi Kalkışması” idi. Gezi olayları esnasında özellikle bazı yerli ve yabancı medya yayınlarıyla, emperyalist güçlerin bir darbe kalkışmasıydı. Aslında toplumun birçok kesimi tarafından bilinmesine rağmen, batının insan hakları ve özgürlükler konusundaki çifte standartlığı,  içerde Gezi Kalkışması ve dışarıda Mısır’da seçilmiş İhvan hareketine karşı gerçekleşen darbe ve sonrasındaki tutumlarıyla ayan beyan ortaya çıkmış, maskeleri düşmüştü. Gezi olaylarında da emperyalistlerin içerdeki yerli iş birlikçileri yaşananlara çanak tutmayı vazife bildiler. Tüm girişimlere rağmen emperyalistler gezi kalkışmasında da asıl amaçlarına ulaşamadılar.

 

Üçüncü hamle ise; 2014 yılında bölgemizde yaşanan 6-8 Ekim kalkışmasıydı. Bu kalkışmada Suriye’de 2011 den beri süre gelen iç savaşın ortaya çıkardığı kaos ve kargaşanın üzerinden ülkenin doğusunda halkı kutuplaştırma ve ayrıştırma girişimiydi. Bu girişimde ülkenin doğusunda tüm İslami kesimler hedef alınarak bölgede iç savaş provası yapıldı. Ancak yapılan prova bölgedeki İslami grupların direnişi karşısında istenen şekilde sonuçlanmadı. 6-8 Ekim kalkışması emperyalist odakların istediği şekilde sonuçlanmaması bir yana, meydana gelen olaylar vicdan sahibi bütün kişi ve kesimleri aynı endişede bir araya getirme işlevi gördü. Bu tablo emperyalistler ve maşaları tarafından istenen bir durum değildi.

 

Dördüncü olarak; 7 Haziran seçimleri sonrası HDP ve uzantıları olan silahlı unsurların ülkede savaş ve kaos rüzgarları estirmeye başladılar. Bu kaos girişimiyle bölgemizde çukur siyaseti yürütülerek, bölge insanı kendi ülkesinde mülteci konumuna getirilerek mağdur edildi. Yapılan uygulamalarla halkın mağduriyetleri adeta katmerleşti. Mağduriyetlerin artarak devam etmesi ve bölge halkının ajite edilmesi için büyük çabalar gösterildi. Bu gayret ve çabalar emperyalistlerin istediği düzeyde gerçekleşmedi. Ancak kimi bölgelerde sokağa çıkma yasakları ile yaşananlar bölge halkının sosyolojisinde ciddi tahribatlar oluşturdu.  

 

Emperyalistler, zamana yayarak yaptıkları hamlelerle ülkeyi almaya çalıştıkları kıskaca alamayınca, adeta helvadan yaptıkları insan hakları, özgürlük ve insani söylem putlarını yemeye karar verdiler. Ve DARBE yapmaya karar verdiler. Kendi ülkelerinde yönetimlerinde bulunan, insanlarına karşı kabul edilemez gördükleri askeri müdahale ile Türkiye’ye ayar vermeye çalıştılar. Bu ayarın verilmesinde de maşa olarak 40-45 senedir, devlet kurumlarında büyük bir gizlilik içinde bir ur gibi kadrolaşan gülen grubunu kullandılar. Gülen grubu 40-45 yıldır eğilerek, bükülerek, saklanarak, çalarak “hedefe ulaşmak için her yol mübah” kaidesince elde ettikleri tüm birikimlerini Allah(cc) bir gecede suyun üzerindeki köpük misali heba etti. Bu darbede gülen grubu emperyalistler tarafından bir peçete misali kullanılıp atıldılar. Emperyalistler için kişi ve grupların hiçbir önemi yok. Önemli olan onların çıkarları ve gelecekleridir.

 

Allah’a şükürler olsun 15 Temmuz darbe girişimi de emperyalistlerin istedikleri şekilde gerçekleşmedi. Ancak şuan itibari ile sonucun istedikleri şekilde gerçekleşmemiş olması onları uslandırmaz ve hedeflerinden vazgeçirmez. Yüzlerine takacakları farklı bir maske ile bizleri avutmaya ve uyutmaya kaldıkları yerden devam etmeye çalışacaklardır.  

 

Buradan akıl sahiplerinin çıkarması gereken önemli sonuçlardan biri; karar, tutum ve davranışlarında emperyalistlerin manyetik alanına kapılıp yörüngesinde dönmeden, hakkın ve adaletin yörüngesinde durma ve dönme azim ve gayreti içinde olmalarıdır.

 

 

  

 

 

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *