0

 

Geçtiğimiz yılın 17 Aralığında yolsuzluk ve kara para aklama gerekçeleriyle gün yüzüne çıkan gülen grubuyla hükümet arasındaki mücadele devam ediyor. Daha önce 2011 yılında KCK soruşturma dosyaları üzerinden MİT Müsteşarı üzerinden başbakanı suçlamaya yönelik girişimlerde, hükümet ile gülen grubu arasında bir mücadele altan alta hissedilmişti. Taraflar bir birine karşı gardlarını almış birbirlerine hamle yapmak için uygun zamanı ve fırsatı kolluyorlardı.

17 Aralık 2013te hükümet bakanları ve çocuklarının içinde olduğu iddia edilen eş zamanlı yolsuzluk operasyonlarıyla artık taraflar arasında sesiz taktiklerle süren mücadelede kılıçlar kınından çekilmiş, mücadele kamuoyunun malumu olmuştu. 17 Aralık ve sonrasında 25 Aralıkta yapılan operasyonların yapılış şeklinden asıl amacın yolsuzluk olmadığını anlamak, fazla zekâ gerektirmiyordu. Yanlış anlaşılmasın yolsuzluk iddialarının tamamen hayal ve asılsız olduğuna inananlardan değilim. Hükümetin yolsuzluklar konusunda ak ve pak olduğuna inanmıyorum. Ancak yapılan operasyonun yapılışı ve yansıtılış şekli değerlendirildiğinde, hükümete ve iktidara karşı yapılmış bir hamle olduğu, ulusal ve uluslararası arenada hükümeti zayıflatmaya dönük bir girişim olduğu ortaya çıkmaktadır.

17 ve 25 Aralık operasyonları ve sonrasında gülen grubunun, emniyet ve yargıda elde etmiş olduğu nüfuz ve etkilik gün yüzüne çıktı.  Söz konusu yapının emniyet ve yargıdaki nüfuzlarını kullanarak, birçok kişi ve grubu mağdur ettikleri kamuoyu ve medyada manşetlerde yer almaya başladı.  Tabi bu mağduriyeti yaşayan kişi ve yapılar, daha önceleri yaşadıkları hukuksuz uygulamaları bas bas bağırmalarına rağmen hükümet seslerini duymadı, veya duymak istemedi. Yaşanan bu hukuksuzluklara hükümetin sesiz kalmasının en büyük nedeni, gülen grubuyla olan samimi pozitif ilişkileri, bunun yanında grubun böyle bir tavır içine girmeyeceği yönündeki kanaati ve grup ile olan uyumlarıydı. Ne zaman pozitif ilişkiler bozuldu ve grup okları hükümete çevirdi,  hükümet, yıllarca gülen grubunun kendi dışındaki kişi ve gruplara yaptığı hukuksuzluk ve mağduriyetleri dillendirmeye ve kamuoyuna sunmaya başladı. Geçte olsa bazı gerçeklerin farkına varılması adaletin tesisi ve halk açısından sevindirici bir durum.

Hükümetteki kadrolar 12 yıla aşkındır iktidarı ellerinde tutan kadrolardır. Bu 12 yıllık iktidarda gülen grubuyla ilişkileri gayet iyiydi ve iktidarın nimetlerinden beraber faydalanıyorlardı. Bu iyi ilişkiler sürerken yargı ve emniyette nüfuzu elinde bulunduran gülen grubu, İBDA-C, Vasat, Hizbullah, Tahşiye, El Kaide, Yakup Köse, Elazığ İhya-der, Adıyaman Vahdet-der ve Mustazaf-der gibi kendi dışında, kendi gibi düşünmeyen veya daha açık ifade ile kendisine biat etmeyen birçok İslami grup ve kişilere yönelik hukuksuz yargılama ve suçlamalarla birçok kişinin hapis ile cezalandırılmasına sebep oldu. Şüphesiz bu hukuksuz tutuklama ve yargılamalardan, Ergenekon, Balyoz, KCK ve Hanifi AVCI dosyalarının, nasipsiz olduklarını söylemek haksızlık olur. Bu sol düşünceye sahip kişi ve gruplarda emniyet ve yargı aşamasında gülen grubunun mağdur ettiği kesimler arasında yer almaktadırlar. 

İşin ilginci tarafı mağdur edilen kesimlerden sol fraksiyonlu grup ve kişilerin birçoğunun mağduriyeti, yasalarda yapılan yeni düzenlemelerle, anayasa mahkemesi tarafından yeniden yargılama hakkı  kazanarak mağduriyetleri büyük oranda giderildi. Ancak İslami kişi ve grupların mağduriyeti maalesef giderilmedi.

Gülen grubunun mağdur ettiği Tahşiye ve Rahle yayınevi dosyalarında yaşatılan mağduriyetlerin giderilmesine yönelik girişimler sonucu, 14 Aralıkta gülen grubunun medya ve yayın kurumlarına yönelik soruşturmalar başlatılmış ve 4 kişi tutuklanmıştı.

14 Aralıkta gülen grubuna yönelik yapılan operasyonlar ve sonrasında, grubun kendi dışındaki İslami grupları tasfiye amaçlı hukuksuz suçlamalarla mağduriyetler yaşattığı tüm kamuoyunda ve medya da yer aldı. Başbakanın kendisi “Şuan haksız bir şekilde ceza evlerinde olan birçok kişi var” ifadesi. Yapılan bu açıklama hukuksuz yargılamaların farkındalığı açısından önemli bir tespittir. Ancak iktidar merciinde bir başbakanın bu hukuksuzluğu ve adalete güvenin tesisi açısından tespit ile birlikte mağduriyetin giderilmesi gerekir.

 

Bu konuda hükümet madem hukuksuz cezaların verildiğini tespit etmiş. En azından kendi iktidarı döneminde yaşatılan mağduriyetleri gidermek için siyasi tüm dosyalar için yeniden yargılamayı sağlayacak bir yasal düzenleme yoluna gidebilir. Yok, böyle bir düzenleme yargıya büyük bir iş yükü olacak ve işin içinden çıkılamayacağı düşünülüyorsa kamuoyu vicdanını rahatlatmak için, ÇÖZÜM SİYASİ GENEL AFTIR.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *