0

 

YENİDEN İLME YÖNELMESİ

İmam Şafii, başına gelen bu olaydan sonra, valilikteki görevini bırakıp kendini yeniden

ilme verdi. Okudu, okuttu; ders aldı, ders verdi. İnsanlar için fıkıhta ebedi

eserini meydana getirdi. Bağdat'ta Muhammed ibnu’l  Hasan'ın evinde konakladı. Onun

eserlerini bizzat kendinden okudu. Böylece hem Irak'ın hem de Hicaz'ın fıkhını

birleştirmiş ve çağın en büyük fakihlerinden ders almış oldu. Bu sayede, fıkıh

ilminin kurallarını tespit edecek kadar yüksek bir mertebeye ulaştı. Bu konuda

muvafık ve muhalif herkes onun bu mevkiini tanıdı. Böylece onun ünü her tarafa

yayıldı, itibarı yükseldi ve nihayet, hakkıyla imamlık mertebesine ulaştı.

Bağdat'ta oturduğu sıralarda Iraklılarla fıkhi münakaşalar yapar ve kendisini

İmam Malik'in talebesi sayardı. Muayyen bir metot ortaya koymazdı. İmam Muhammed

dışında, yaşça kendisine denk olanlarla tartışırdı. İmam Muhammed'i ise

kendisinin hocası olarak görüyor, onunla tartışmaya girmekten çekiniyordu.

İmam Şafii daha sonra Mekke'ye döndü ve Harem-i Şerifte ders vermeye başladı.

Hac mevsimi gelince nice büyük âlimler onunla görüşür, onu dinlerlerdi. İşte bu

esnada Ahmed ibnu’l Hanbel de onunla görüştü. Artık Şafii'nin şahsiyeti yepyeni

bir fıkıhla ortaya çıkmıştı. Bu, ne yalnız Medine ehlinin fıkhı idi, ne de

yalnız Irak ehlinin. Belki de her ikisinden de alınmış yeni bir fıkıh ki, kitap

ve sünnet ilminin olgunlaştırdığı, Arapça'yı ve insanların ahvalini iyi

bilmesinin perçinlediği, kıyas ve re'yin geliştirdiği parlak bir aklın

hulasasıdır.

İmam Şafii, Mekke ve Bağdat arasında gidip geliyor, büyük üstatlarından almış

olduğu emsalsiz ilimle kendi üstün zekasını kullanarak ortaya koymuş olduğu yeni

bir fıkhı insanlara aktarıyor, onları bilgilendirmeye çalışıyordu. Etrafında

toplanan cemaat, bu büyük ilim deryasını can kulağıyla dinliyor, anlattıklarını

benimsiyorlardı. Fakat halk tabakasından bazı kişiler ve görüşler, aşırıya

giderek İslam'la çelişen durumlara düşmüşlerdi. Bu yüzden İmam Şafii, görüşlerin

birbiriyle çarpıştığı ve boğuştuğu Irak'ın gürültülü hayatından uzak kalmak

maksadıyla uzun bir süre Mekke'de oturmayı tercih etti.

İmam Şafii, h. 195 yılında 45 yaşlarındayken yeniden Bağdat'a dönmüştür. Gittiği

her yerde görüşlerini yaymaya çalışan İmam Şafii'nin bazı görüşleri üstadı İmam

Malik'in görüşleriyle çelişiyordu. Fakat üstadına olan saygısından dolayı onu

hiçbir zaman eleştirmiyor, sadece kendi görüşlerini dile getiriyordu. Fakat halk

arasında İmam Malik'in itibar ve saygınlığına dayandırılan birtakım bidatlere

karşı şiddetle mücadele etmiştir.

Şafii bazı İslam ülkelerinde, İmam Malik'ten kalan eserlerin, eşyaların ve

elbiselerin takdis edildiğini duydu. Hatta Müslümanlar arasında öyleleri vardı

ki, kendilerine herhangi bir konuda Resulullah şöyle buyurdu denildiğinde, onlar

da İmam Malik'in sözleriyle itirazda bulunmaya kalkışıyorlardı. Hatta Endülüs'te

halk İmam Malik'in sarığıyla yağmur duası yapıyordu. İmam Şafii ise bütün bu

bidatlere şiddetle karşı çıktı. Zira, insanlar imamlar konusunda aşırıya giderek

tehlikeli bir yola sapmışlardı. Her şeyden önce isabet etmesi de, hataya düşmesi

de mümkün olan bir müçtehidin sözleriyle Peygamberin hadislerine itiraz

edilemezdi. Ayrıca ilim adamlarına itibar ve değer kazandıran onların geriye

bıraktıkları ilim miraslarıdır. Onların sarıklarının, cübbelerinin takdis

edilmesi, ilimlerine değil de kılık kıyafetlerine saygı gösterilmesi çirkin bir

bidattır.

Ayrıca İmam Şafii bazı konularda İmam Malik'in görüşlerine muhalefet etmiş ve

"Hilafeti Malik" adlı bir kitap yazmıştır. Fakat üstadı Malik'e hürmetinden

dolayı bu kitabı meydana çıkarmakta tereddüt etti. Ancak bir yıl aradan sonra

Allah'tan hayırlısını dileyerek kitabı açıklayıp yaydı. Kendisine: "Bunu nasıl

yaptın?" denildiğinde, o: "Üstadım dostumdur, hak da dostumdur, bunlar

birbirleriyle karşılaşınca hakkın dostu olmak daha evladır" dedi.

İmam Şafii bu tenkidi Allah rızası için yaptı. Ancak yine de İmam Malik'i tenkit

ona çok ağır geldi. Çünkü o, üstadı idi. Bu tenkit Mısır'da fıkıhçıların

şiddetli itirazlarına yol açtı. Zira İmam Malik Mısır'da müçtehitler arasında

birinci mertebeyi işgal ederdi. Bu yüzden Malikiler, Şafii aleyhinde harekete

geçtiler. Onu tenkide başladılar. Hatta validen onu memleketlerinden çıkarmasını

istediler. Şafii de yanlış fikirlerle mücadeleye girişti.

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *