0

 

İşte yukarıda da belirtmeye çalıştığımız gibi tüm mezhep imamları, pırlanta değerinde olup, onların görüş farklılıkları bir ihtilaf olmamış, bilakis bunları bir rahmet olarak kabul etmek lazım. Ama maalesef yazımızın da başlığında vurguladığımızı söylemek zorunda kalıyoruz; mezhepler din değildir. Mezhepleri din olarak algılayanların içine düştükleri kargaşa gibi ortada. Oysa kargaşalar hak olsaydı, inanın Allah’ın yardımı gelecekti. Çünkü Allah Teâlâ Kur’an’ı kerimde “kesinlikle, kesinlikle ve kesinlikle rabbine yardım edene, yardım edecektir” buyurmuştur.

 

Ayrıca Mezheplerin çıkış noktası, bir gerekliliktir. Her bölgenin bir yaşantısı olduğu için, farklı görüşler ortaya çıkmış ve bu görüşler, bu meşru farklılıkların bir gereksinimidir. Bu yüzden ayet ve hadislerin bir kısmı, ihtilafı teşvik etmiştir. Bu manayı İslam alimleri “Ezmanın tagayyürü ile Ahkam dahi tagayyür eder.“ şeklinde formüle etmişler. Yani zamanların değişmesi ile fer’i noktada hükümler de değişebilir. Bu Allah’ın kâinata koymuş olduğu bir sünnet bir kanundur. İşte biz mezhepleri din olarak algıladıkça, bu mezhep çatışmaları devam edecektir. Bu çatışmalar sadece Şii ve Sünniler arasında da kalmayabilir.

 

Tarihte Şafii ve Hanefiler arasında büyük çatışmalar çıkmıştır. Bugün küfür odaklarının elinde kalan tek atom silahı, Müslümanlar arasında mezhep çatışmalarının fitilini yakmaktır. İslam dünyasına bir bakalım, Suriye’de, Irak’ta, Bahreyn’de, Pakistan’da, Hindistan’da ve Afganistan’da mezhep çatışması halen fiilen devam etmektedir. Yüzlerce insan, sırf farklı mezheplerden oldukları için, hunharca öldürülmektedir. Mezhep farklılıklarının insanların birbirlerini öldürmelerine sebep olması, akla mezheplerin din gibi algılandığı gerçeğini getirmektedir.

 

Bu sebeple son zamanlarda medreselerde farklı akımların akıntısına bırakılma hedefiyle yetiştirilen talebelerin, yanlış yönlendirilmesi ileri de telafisi zor olan bir musibeti ortaya çıkaracaktır. Küfür Müslümanlarla savaşta mağlubiyetin sebebini anladıktan sonra, galibiyetin Müslümanlar arası bir mezhep çatışması ile sağlanacağı planıyla tekrar taktik değiştirmiş durumdadır.

 

Şayet biz aklımızı başımıza almazsak ve bu çatışmaları devam ettirmekten usanmazsak, karanlık güçler bunu Şii, Sünni çatışmasının bir ilerisine götürmekten hiçte usanmayacaklar. Tıpkı tarihte olduğu gibi ehlisünnet mezheplerinin içinde de bir çatışma başlatacaklar. Son olarak biz bunların tümüne bir çeki düzen vermek için Kur’anın bize emrettiğine bakalım;

 

Kur’an, ısrarla, “hepiniz birden Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılmayın” (aliimran/103) diyerek birlik beraberliğe davet eder. “Dinde ayrılığı düşmeyin” (velateferrekubihi) (şura/13);

 

“Dinlerini paramparça eden (ferrekudinehum) ve çeşitli zümrelere ayrılanlardan da olmayın ki, o ayrılığa düşen her zümre kendi inancı ve kendi görüşü ile övünüp durmaktadır” (rum/32) buyurarak, din konusunda bilinçli ve duyarlı olmaya çağırır.

 

Hz. Peygamber de, mü’minleri bir vücudun organlarına benzeterek, kardeşliği pekiştirmeye çalışmıştır. Bütün bunlara rağmen, Müslümanlar yüzlerce mezhebe, cemaate, tarikata bölünmüştür ve bölünmeye de devam etmektedir. Şayet bu bölünmeler, bir camianın diğer bir camiadan istifadesi ve istişaresine destek olarak devam ediyorsa, bu bölünme değil, üremedir. Ve hây sıfatının sahibi olan Allah onları daha da güçlendirsin diyoruz. Aksi takdirde bu çokluk, yokluk çatışmalarına sebep oluyorsa, hem kendilerinin hem de başkalarının yokluğuna sebep olduklarından, daha büyük fitnelere ve Allah’ın gayretine dokunmalarına sebep olmamaları için, bu fitne ateşini söndürmelerini temenni ederiz. Saadet ve mutluluğun temeli için birlik olmaya davet etmeden önce, bu fitne ateşini hep birlikte söndürelim. Unutmayalım gibi fitne ateşi sönmeden, birlik olmaz.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *