İslam, toplumsal olduğu kadar dünyaya
bakan yönüyle de finansal ruha sahip bir dindir. İslam iktisadının finansal
ruhu üzerinden bir toplumun diri veya ölü olduğu anlaşılabilir. Bu ruh olmadan
mali imkân olsa bile bir kıymet ifade etmez. Nitekim parası kıymetli ve bol
olan Suud gibi bazı İslam ülkelerinde bu ruh olmadığı için yine güçsüzdürler.
Asrımızda dünya ölçeğinde alınan kararlar ve İslam âleminin etkisiz ve
yetkisizliğinin temelinde yatan sebep, finansal ruh yokluğudur. Gazze
hadisesinde İslam ülkeleri yöneticilerinin bu sessizliğinin temelinde yatan
nedenlerden biri yine finansal ruh krizidir.
İslam iktisadı açısından finansal güç oluşturmada ulema, akademisyenler ve
güvenilir iş insanlarının el ele vererek bu manada bir çalışma yapmaları
gerekir. İslam iktisadının finansal stratejisini bu üç kesimin beraber
yapacakları bir çalışma ile toplumsal bir ruh oluşur. Ulemanın bu işin
mensubiyet ve mesuliyetini, akademi camiasının işin mefkuresini ve iş
adamlarının da işin pratik bölümüyle ilgilenmeleri gerekir. Medreselerin ise
okul ve hayır kurumlarında bir iktisat stratejisi bölümü/birimi açmaları
gerektiği kanaatindeyim.
Ümmetin tüm unsurlarının bu üç kesimle
koordineli olarak çalışmaları gerekir. Ümmetin finansal ruhunu diriltmek için
bir seferberlik başlatılmalı. Finansal kurumlar olan İslami bankacılığın
yanında İslam iktisadını ayakta tutacak birçok meşru yola başvurulabilir.
Finansal hisse senetleri bunlardan biri. İslam tevhid düşüncesinin istikametine
mebni, ümmetin kendi İslami değerler sistemi ve bilinci içinde bir kalkınma
hamlesi oluşturulmalı. Bu iktisadi tekevvüne, her bir mümin kendi toplumsal
sorumluluğu gözüyle bakmalı. Herkes aile geçimini dert edindiği gibi, ümmeti bu
manada ihya edecek bir sorumluluğu da tasavvur etmelidir. Bu uyarıda asıl iş
ulemaya düşer.
İş adamlarımız, birikimlerinin
fazlasıyla, yani ailevi finansal bir krize yol açmayacak miktarını mudarebe,
muraba’a ve müşareke usulüyle bir havuzda biriktirebilirler. Burada biriken
sermayeyi normal şer’i yollarla bir akar’a çevirmek mümkündür. Bu işin şahsa
bırakılmadan, sağlam ve ehil bir heyet ile yürütülmesi gerekir. Dünyanın
dijital ortamı bu gibi çalışmaları çok kolay hale getirmiştir. Dünya malını
kişisel bazda yerebiliriz. Ancak bu bize ümmet olarak dünyanın iktisadi
imkânını din düşmanlarına bıraktırma seviyesine gelmemeli. Çünkü peygamberimiz
‘fakirlikten Allah’a sığınmış’tır. Bu anlayışla Peygamberimizin (sallallahu
aleyhi vesellem) bu duasının zihin dünyamızda bir yöntem oluşturması gerekir.
Bir ferdin finansal krizi ile ümmetin
finans krizi aynı değildir. Finansal sorunu finans yokluğu ve finansal gücü
yönetememe krizi olarak ikiye ayırmak mümkündür.
Mal edinme mülkiyetiyle idari mülkiyet
kelimesinin kök harfleri aynıdır. Bu manada biz Müslümanlar, mülkiyet ile
malikiyet ilişkisini iyi tasavvur etmeliyiz.
Ümmetin bu finansal ruhunun diri
tutulması için ulemamıza büyük iş düşmektedir. Ulema İslam toplumunu gıda,
silah ve maden işletme bilinci gibi bir iktisadi kalkınmayı anın vacibi olarak
davet programlarına almalılar.
Hisse senetleri, İslami finans
muhayyilesi helal bir alandır. Hisse senedi şer’i izleme sistemiyle sektör
olarak ciddi bir gelir kaynağıdır. Bu adım siyasi, askeri ve teknik boyutuyla
şer’i izleme sistemi, günümüz İslam iktisadı açısından bir umudu yeşertecektir.
Kısaca, ümmetin bağımsız mikro finansdan başlayarak makro finansal güce ulaşması gerekir.