Büluğ ve rüşt çağı kimlik ve kişilik evresi, hayata başlamanın da yeni esamesidir.

Gençlik, hayat şeceresinin en verimli meyvesidir.

Gençlik; zindeliktir, enerjik olma aktivasyonudur.

Fizyolojik ve biyolojik etmenler gençlerin psikolojik ve sosyolojik hayat serüvenini de etkiler. Zindelik, çeviklik, aktiflik, canlılık, yiğitlik, mertlik, heyecanlılık, duygusallık, acelecilik, acemilik ve tecrübesizlik bu yeniden doğuşun temel vasıflarıdır. Bu dönem bağımsız olma hali, toplumdaki sorumluluk bilinci, hayatta oynadığı rolün beyaz perdesidir.

Gençlik, geleceğin tohumudur diyen Nurettin Topçu aynı zamanda şu tespitlerde de bulunuyor. Bu tohumun özüne bakarak yarınımızı keşfetmek müşkül olmayacaktır. Her devrin gençliği kendi enerjisini harcayabildiği âlemde yaşıyor. Eski Mısır’ın gençliği tabiatla çetin mücadelenin sahnesinde, Sümer gençliği tapınakta, Yunan gençliği olimpiyatlarda, Roma gençliği ise forumda kendi simasıyla görülmektedir.

Hz. Peygamberin yetiştirdiği gençlik İslam’ın ilk gençlik dönemidir. Bu gençlik insanlığın iyiliği ve hizmet abidesi olma yolundayken Cengiz ve Moğol gençlerinin kestikleri kafalardan kule yapmak hususunda yarıştıklarını görüyoruz.

Aydınlanma dönemi Avrupa gençliği ise sanatta, siyasette, hukukta ve estetikte kendini göstermeye başlayarak dünyaya rol model oldular. Yeni bir ümit, yeni bir aşk ve yeni bir ışık oldular. Uzun yıllar sonra bu gençlik yaşlandı. Osmanlı devleti yaşlanan bu gençliği aşılayarak onlara hayat iksiri oldu. İmanı akılla, ruhu bedenle imtizaç ederek yeni bir model ortaya çıkardı.

Gençliğin değeri Allah’a karşı olan kulluk görevlerini ifa etmek, ailesi ve topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmekle olur. Gençlik, topluma huzur ve barış getiren, geleceği ümitle süsleyen, ülke bekasının teminatıdır.

İmanın benimsenmesi ve özümsenmesi nispetinde gençlik kıymet sahibi olur. Gençlik, batı taklitçiliğiyle özünden uzaklaştı ve ruhsuz dijital aygıtlara dönüştü. Ruhunu zinde tutan iman şurubundan mahrum kaldı. Mutluluğun ilacını teknolojide ve elde edeceği sermayede gördü. Manadan koptukça murdar işkembe mezbahasında sersem ve sarhoş oldu.

Kur’an; genç portrelerden imanlı, takvalı ve olumlu olan Habil’i

Hırslı, kıskanç ve eli kanlı Kabil’i,

Kavmiyle olan inanç mücadelesinde genç İbrahim’i

Hz. Yusuf’un nefsine dur diyebilen tavrını,

Hz. Yahya’nın birçok yönüyle çocuklara örnek olan özelliklerini,

Hz. İsa’nın genç yaşta inancı uğruna çektiği çilesini,

Hz. Meryem’in iffet abidesi metanetini,

Hz. Lokman’ın genç oğluna adap tavsiyelerini,

Ashabı Kehf’in sarsılmaz imanlarıyla Roma imparatoruna karşı cesur duruşlarını işledi.

Hz. Peygamber de ilahi davanın ilk muhataplarını gençlerden seçerek şirk önderleriyle amansız mücadeleye girişti. Gençlere güzel tavsiyelerde bulundu. “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin. “… biri de ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin kıymetini bilin.” Yine kıyamet gününde arşın gölgesi altında barınacaklar arasında “Rabbine ibadet ederek yetişen gençleri” saymıştır.

Günümüz gençleri tarihinden, inancından, geleneğinden, kültüründen ve geleceğini inşa eden sorumluluk bilincinden mahrum bırakıldı. Maddi dünyası imar edilirken topluma hizmeti ve ahiret yatırımı bloke edildi.

Ecdadımız bu toprakları kahramanca savundu. Al kanlarıyla her karışını suladı. Emperyal güçlere asla fırsat vermedi. İnanç ve kader birliğinde buluştu. Ya şehadet ya zafer parolasıyla ecnebileri Anadolulun bağrından temizledi. Fiili işgal ve saldırılara dur dedi. İstiklal mefkûresiyle serden geçti ama vatandan ve kardeşlikten vazgeçmedi. Kurtuluş harbinde kuva-i milliye şuuru ile vatan müdafaasında bulundu.

Vatanı ecnebilerden arındıran genç ecdadımıza beklenmedik bir kıyımla ecnebilerin kültürü ve kült ritüelleri kabul ettirilmeye çalışıldı. Yetmedi gençlerimizin yabancısı olduğu bayramlar dayatılmaya çalışıldı.

Ve son söz:

Toprağı vatan yapan imanlı gençlerin şecaatidir.