0

 

 


Tefekkür etmek, düşünmek, bazen bir köşeye çekilip sakinleşmek ve sessizleşmek... Belki gözleri uzaklara dikip belki de o gözleri yumup geçmişi, şimdiyi ve geleceği zikretmek... Her şeyden, herkesten bir müddetliğine de olsa uzaklaşıp sıyrılmak... 

Fikretmek, zikretmek ve keşfetmek... 

Bazen üzülüp gözyaşı dökmek, bazense gülümseyip tebessüm etmek...

Tefekkür eden yalnızdır. Ne herhangi bir hareketle belirtilir düşünceler, ne de herhangi bir ses, eylem, yazı ve ya araçla izah edilir zihindekiler…

Bazen elini dayanak misali dayar başına inan, yumar gözlerini. Bazen alır başını iki elin arasında diker bir noktaya bakışlarını… Yalnızca sessiz bir ortam vardır şimdi. Bir insan, bir nefsi, bir de rabbi… Yoktur tek bir garip ve yoktur tek bir ecnebi. Sessiz ibadeti, yalnızlığı, tefekkürü isteyen getirmez zaten kendisiyle; tek bir yabancı ve tek bir menfi özelliği, düşünceyi. Getirmemeli…

Bu sessiz ama bir o kadar önemli zikir, fikir ve şükür halkasına dâhil olmamalı; ne öfke ne kibir ne haset ne de riya! Hayır, olmamalı bunlardan hiçbiri… 

Tefekkür halkası; özüne dönmek, asıl fıtratına ulaşmak, en saf hâline, en temiz mizacına varabilmek iken içine nefsi hastalıkların karıştığı bir sohbet halkasından geriye hangi temiz ve masum sıfat kalır ki?

Bundan dolayı tefekkür eden oturtur karşısına nefsini. Nefsine hatırlatmaya başlar unutulan gerçekleri. Ve der ki:

“Ey nefsim, unutma ki senin de rabbin âlemlerin rabbi, benim de rabbim âlemlerin rabbi. O Rab (cc) ki, kalplerin içindekini, gönülde gizlenenleri, gaibi, hazırı en iyi bilen ilim ve irfan sahibi…

Yine unutma ki, hiçbir yalan söz kurtarmaz seni; hiçbir ikiyüzlülük örtmez, örtemez gerçek suretini…

Ey nefsim, ben seni bilirim gizleyemezsin benden kendini! Ve Rabbi Alim`e gelince; O (CC), benim de senin de tüm alemin sahibi…

Ey nefsim; sen sen ol ancak sakın örtmeye, gizlenmeye çalışma Rabbimin karşısında hatalarını, hastalık ve kötülüklerini. Çırpınma artık, itiraf et. İşte sen ve işte rabbin… O rab ki celal ve ikram sahibi. Bil ki o rabbi Rahim merhametlilerin en merhametlisi. O (CC)`na şirk koşmadığın müddetçe seni affedecek, seni bağışlayacak, tüm ayıp ve kusurlarını örtecek tek merci…

Hem ey nefsim, o Allah ki sende var olan tüm dertlerin, tüm kusur ve şikâyetlerin tek devası. Tek tabip de O (CC)…

Ey nefsim, yırt üzerine çöken kibir, gurur, enaniyet zifiriliğini… Bir düşün; yeri yaratıp üzerine koca dağları sabitleyen, göğü yaratıp bulutlarla bezeyen tek celal ve azamet sahibinin yanında, senin daha âlemde var olmadan sönen kibrin, gururun neye yarar ki? 

Gel diretme nefsim! 

Kırıp at üzerinden şeytani şakırtı ve gıcırtıları çıkaran zincirlerini... Tutun Allah`ın ipine ve bul birdenbire cennet bahçelerinde kendini…

Kişi telkin eder bu duygu ve düşüncelerini derinden derine nefsine. ‘Nefis nefistir, değişmez’ denmemeli! Nefis bizi değil biz tutabilmeliyiz nefsin dizginlerini... Kontrol etmeliyiz nefsin gidişatını… Belirleyen biz olmalıyız, rotayı…

Doğrudur nefis zor değişir. Ve elbet zaman ister. Ancak bir değişim ve beraberinde gelecek olan sabır ve gayret verecektir tefekkürün en güzel ve sağlam meyvesini… Öyle ki; kişi tefekkür ettikçe keşfeder daha önce keşfedemediklerini… 

Belki daha önce kendisine gizli görünen kapalı kapılar ve pencereler açıverirler teker teker kilitlerini…

Belki de kendisine bir zamanlar önce çok uzak görünen ufuk çizgisi artık yakınlaşır. Ve tadına varılır hikmetin. Tadına doyum olmaz hikmetin… Ve tefekkür edildikçe doyumsuzlaşır lezzeti, hikmetin de ona açılan kapı; tefekkürün de…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *