26

Peygamberlere Yüce Allah görev verir, bizden de onlara tabi olmayı emreder. Bütün peygamberler insanlığa örnek teşkil etme noktasında aynıdırlar. Toplumsal yönetime talip olmada tüm peygamberler aynı noktadadırlar. O da yönetimle Tağuti sistemin yerine İlahi nizamı hakim kılmaktır. Yüce Allah tüm peygamberlere kitap vermemiştir. Fakat, tüm peygamberleri mucizelerle göndermiştir.

Verdiği mucizelerin, peygamberlerin mizacına göre olması, birine görev verirken o kişinin mizaç ve yeteneğine göre verilmesinin önemini anlamaya çalışacağız. Yani toplumsal yapılarda görev; liyakat ve ehliyete göre verilmeli. Bu bir devlet veya teşkilat olmuş fark etmez. Görev veren amir, görev verdiği memurun yetenek, mizaç ve karakterini göz önünde bulundurarak ona görev vermelidir.

Biz bunu peygamberlere verilen mucizelerde net bir şekilde görüyoruz. Bu manada üç peygamberden misal vererek konuyu anlamaya çalışacağız.

Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed (aleyhimusselatu vesselam)…

Bu üç peygambere verilen mucizelere toplumsal yönetimde görev verme tahallukunun nitelik yönünü öğreneceğiz. Hz. Musa’nın mizacı ve mucizeleri, Hz. İsa’nın mizacı ve mucizeleri ve Hz. Muhammed’in mizacı ve mucizeleri.

Hz. Musa’nın celalli ve güçlü yönü ön plandadır. Bu sebeple mucizesi de yutan, yaran ve yok eden cinstendir. Hz. İsa, umudu yeşerten, yumuşak, kalplere sevgiyle giren, şefkat ve merhamet yönü ön plandadır. O’na verilen mucizeleri de iyileştiren, ihya eden ve elinin değdiği yerin yeşerip iyileştiği şeklinde olmuştur. Hz. Muhammed’in(s.a.v.), toplumu ihya edip barıştıran, insanlık değerlerini yükselten ve evrensel değerler sistemini insanlığın ortak noktası haline getiren bir mizacı vardır. O’na verilen mucizeler de yükselme, kısa zamanda uzun mesafe kat edebilme yönündedir. O’na verilen mucizelerden Kur’an ve ondaki isra mucizesinde bunları görüyoruz.

Bu üç Peygamberin mucizeleri üzerinden amirin; tayin edeceği memurun mizaç, yetenek ve karakterini göz önünde bulundurarak görev vermesinin gerekli olduğunu görüyoruz.

Hz. Musa hem fiziki hem de ruhi olarak güç ve kuvvet sahibi olduğu için, mucize şeklinin de ona göre verilmesine bugün Müslümanların devlet ve teşkilatlanmada buna dikkat ettiklerinden emin değilim.

Hz. İsa(as) ise, ihya eden, şifa veren ve doyuran mucizeler göstermiştir. Çünkü Hz. İsa(as)’ın yumuşak tebliğ ve davetiyle bilinen biri olduğunu toplum da biliyordu. Bu manada mizacı merhamet ve şefkat üzere olduğundan yüce Allah ona verdiği mucizeleri de bu mizac ve karaktere göre veriyordu. İlginç olan hususlardan biri de bu her iki peygamberin aynı kavme ama farklı zamanlarda gelmesidir. Demek ki İlahi sistemde zaman ve zemine göre davet farklı bir merhale alabiliyor. İlk çalışmada Dar-Ul Erkam’ın bile olmaz. Sonra Dar-Ul Erkam ve daha sonra Medine’de toplum yönetimi. Bunlar nebevi hareketin çok önemli stratejik noktalarıdır.

Hz. Muhammed(sav) son ve evrensel peygamber olduğu için mucizeleri de evrenseldir. O’nun en büyük mucizesi şüphesiz ki Kur’an’dı-. Diğer ilahi kitapların aslı değiştirildi. Kur’an’ın aslının değiştirilememesi büyük bir mucizedir. İlginçtir ki, Kur’an’ı Kerim’de, Hz. Muhammed’in (sav) Yüce Allah tarafından en çok uyarıldığı konuların başında insanlara acıması ve kucaklayıcı olması yönü olmuştur. Bedir esirlerini serbest bıraktığı için uyarılmış, İbnu selul’un affolunması için ısrar ettiğinde(Tevbe/80) uyarılmış ve Hz. Zeyd ve Zeynep hadisesinde yine uyarılmıştır.(Ahzab/37) Bunu da O’nun mucizelerinden sayabiliriz. Konumuz olan toplumsal yönetim açısından Yüce Allah’ın Peygamberlere verdiği mucizeleri farklı bir açıdan anlamaya çalıştık.     

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *