“2026 Bütçesi Bir Tercih Belgesidir”
TBMM Genel Kurulu’nda konuşmasına “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek başlayan Serkan Ramanlı, bütçelerin yalnızca teknik metinler olmadığını vurguladı. 2026 Bütçesi’nin kimin kazanıp kimin kaybedeceğini gösteren açık bir tercih belgesi olduğunu ifade eden Ramanlı, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün görüşmekte olduğumuz 2026 Bütçesi, sadece rakamlardan ibaret değildir. Bu bütçe; kimin rahat edeceğini, kimin biraz daha yoksullaşacağını gösteren bir tercihler manzumesidir. 2026 yılı için 16 trilyon 216 milyar lira gelir, 18 trilyon 929 milyar lira gider öngörülmektedir. Aradaki fark 2 trilyon 712 milyar liralık bütçe açığıdır. Ancak asıl dikkat çekici olan, 2 trilyon 741 milyar liranın yalnızca faiz ödemelerine ayrılmış olmasıdır.”
“Uygulanan Sistem Adalet Üretmiyor”
Ramanlı, hükümet yetkililerinin ve bürokratların emeğini takdir ettiklerini ancak sorunun kişilerden değil sistemden kaynaklandığını belirtti:
“Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz’ın, Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in ve bürokratların gayretini elbette inkâr etmiyoruz. Ancak direksiyonda kim olursa olsun, uygulanan sistem adalet üretmiyor, derde derman olmuyor ve kaynaklarımızı heba ediyor.”
Pandemi, 6 Şubat depremleri ve zirai don gibi olağanüstü maliyetlerin farkında olduklarını belirten Ramanlı, mevcut tablonun yalnızca dönemsel zorunluluklardan değil, kapitalist ekonomik sistemden kaynaklandığını dile getirdi.
“Faizler Yükseliyor, Bedelini Halk Ödüyor”
Faize dayalı ekonomik modelin sosyal harcamaları baskıladığını söyleyen Ramanlı, konuşmasına şöyle devam etti:
“Devlet; emekliye, işçiye, çiftçiye, öğrenciye kaynak bulmakta zorlanırken, vergi gelirlerinin neredeyse yüzde 20’sinin küresel tefecilere aktarılması normal karşılanıyor. Oysa sorun gelir yetersizliği değil, faiz ve borç merkezli ekonomik anlayıştır.”
IMF’nin dahi küresel borçlanma sisteminin sürdürülemez olduğunu kabul ettiğini hatırlatan Ramanlı, yükselen faizler ve kısılan sosyal harcamaların bedelinin her yerde halk tarafından ödendiğini vurguladı.
“Aslan Payı Faize Gidiyor”
Faiz giderlerinin bütçedeki ağırlığına dikkat çeken Ramanlı, çarpıcı karşılaştırmalar yaptı:
“Faiz giderleri; Milli Eğitim bütçesinin 1,4 katı, Sağlık bütçesinin neredeyse 2 katı, Tarım bütçesinin ise 5 katıdır. Sonra da ‘Neden çiftçi üretmiyor?’, ‘Neden emekli geçinemiyor?’, ‘Neden gençler umutsuz?’ diye soruyoruz. Çünkü biz aslan payını borcun faizine kaptıran bir bütçe yapıyoruz.”
“Vergide Adalet Şart”
Vergi sistemine de değinen Ramanlı, dolaylı vergilerin ağırlığının sosyal adaleti zedelediğini söyledi:
“Yoksul da zengin de satın aldığı maldan aynı oranda vergi ödüyorsa burada büyük bir adaletsizlik vardır. ‘Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almalıyız’ diyoruz ama dolaylı vergilerin yüksekliği bunun tam tersini gösteriyor. Bu alandaki sınırlı iyileştirme öngörülerini ise takdir ediyoruz.”
“Faiz Merkezli Ekonomi Toplumu Yıpratıyor”
Konuşmasının sonunda sistem eleştirisini derinleştiren Ramanlı, faiz merkezli ekonomik yapının toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkilediğini belirtti:
“Eşit işe eşit ücret talebi, ev hanımlarının görünmeyen emeği, öğrencilerin yetersiz bursları, çiftçinin belini büken mazot fiyatları, kredi borçlarıyla boğuşan esnaf… Bunların tamamı faiz merkezli, üretimden kopuk bir ekonomik modelin sonucudur.”
Türkiye’de vatandaşın borcunun 5 trilyon lirayı aştığını hatırlatan Ramanlı, neredeyse her iki kişiden birinin bankalara borçlu olduğunu ifade etti.
“Çözüm Faiz Değil, Üretimdir”
HÜDA PAR’ın ekonomik vizyonunu özetleyen Ramanlı, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Çözüm, ayağımızı yorganımıza göre uzatmaktır. Daha fazla tüketmek için borçlanmak değil; tasarruf, sosyal adalet ve üretimdir. Çözüm faiz değil, üretimdir. İsraf değil, hakkaniyettir. Faizsiz, adil ve insanı merkeze alan bir ekonomik düzen mümkündür. Bu ülkenin kaynakları küresel tefecilere değil; emekliye, işçiye, çiftçiye ve gençlere harcanmalıdır. Bütçede adalet yoksa, toplumda huzur olmaz. Faiz varsa, bereket olmaz.”
