Akıl sahibi her insan ve bilhassa
Müslümanlar aklen çok acı çektiler. Aklın çektiği acı, sahibini sahada hummalı
bir çalışmaya sevk etmiştir. Bu da insanın fıtratında var olan bir hassesi ve
insanın en iyi tarafıdır. Fıtratımızda bu olmasa veya bu manada fıtratı tahrip
olmuşsa insanın, asrın bu felaketine karşı acı hissetmez olur. Bu tip bir akıl
akıl olmaktan çıkıp, bir kısım kirli hissiyata yenik düşmüş, çok dar ve kindar
bir iskeleye dönüşmüş yanlış beşeri bir tasavvurdur.
Şu ana kadar, depremin oluşturduğu
tahribatı gören her akıl sahibi acı çekmiştir. Ancak bu saatten sonra,
yardımların sistematik, ihtiyaçlar çerçevesinde ve belli bir ölçü dahilinde
olması gerekir. Bundan sonra toplumsal ruhumuzun ızdırap çekebileceği
noktaların oluşmamasına destek olmanın yardım kadar önemli olduğuna dikkat
etmeliyiz. Bunun için de çok koordineli, bilinçli ve belli bir ölçü içinde
yardımlarımızın yapılması gerekir. En çok dikkat edeceğimiz bazı hususları
paylaşmak istiyorum.
Birincisi; yardım kuruluşları ve tüm
İslami camialar yardımda takdire şayan bir performans gösterdiler. Bunu, laik
sol seküler kesimin sabote edecek bir çalışmaya şimdiden girmiş olduklarının
bilinmesinde fayda görüyorum. Bunu yaparken göz açık bir canavarın önce güç
yettirdiğinden yemeye başlaması gibi, İslami camiaların vakıf, dernek ve
tarikatlarına saldırarak başlamalarının her zamanki taktikleri olduğunu
bilelim. Bunu siyaset, medya ve diğer kendileri gibi düşünen kuruluşları
üzerinden yapacaklarını ön görmek için keramet sahibi olmaya gerek yoktur.
Dış mihrakların, İslam ülkelerinin güzel
ve ciddi bir dayanışma ve yardımlaşması karşısındaki sessizliği çok manidardır.
En büyük yardımların Erbil, Afganistan, Pakistan, Katar ve Kuveyt gibi diğer
birçok İslam ülkelerinin halkından ve şahıslardan gelmesi onları felç etti. Bu
Müslüman toplulukları birbirine düşürmek için iki yüz yıla yakındır yıktığımızı
zannettik meğer yanılmışız diyorlardır. NATO’nun yardım gemisi yerine uçak
gemisi göndermesinin bundan başka bir tanımı olacağını düşünmüyorum. Buna çok
dikkat edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bunlar bizzat müdahil olmazlarsa da
içerde kendileri gibi düşünen azınlık seküler yapılar üzerinden yapmalarını
muhtemel görüyorum.
Buna karşı, sayın Cumhurbaşkanının çıkıp,
sahada yardım yapan tüm kurum, kuruluş ve İslami yapıları tebrik ve teşekkür
etmesiyle bir ön tedbir alınarak işe başlanılması gerekir. Yardıma ilk günden
beridir yardım için sahada olan, AFAD, Kızılay, Umut Kervanı, İHH... gibi
yapıların bir araya gelip, deprem esnasında yapılanları hep beraber
değerlendirmeleri gerekir. Bu manada bu yardım kuruluşları olarak bir karede
bulunacak bir birlikteliği gerçekleştirmeleri gerekir. Böyle bir manzaranın
iman ve insani meziyetini kaybetmeyen her kardeşimizin ruhuna büyük bir coşku
vereceğine inanıyorum.
Yardımların daha çok hijyenik ve
sistemsel boyuta dikkat edilmesi gerektiği kanaatindeyim. İhmal, yağma,
kaçırma, salgın ve yaygın hastalıklara mahal vermeyecek cinste yardımların
yapılması gerekir. Kısaca acil yerine adil, çok yerine düzen, yollardan çok yordama
dikkat edilmesi gerekir. İslam ülkelerinde yaşayan Müslümanların bu dayanışması
depremde gömülmeden bu konuda yapısal bir istimrarı sağlamak için bir girişimde
bulunulması gerekir.
Kısaca gelen yardımlardan hareketle büyük
insanlık ailemizin dayanışması için çok şey yapılabilir. Bunun sağlanması için,
beşeri sistemlerden bağımsız ben-i Adem mülahazasıyla bir insani yaklaşım
biçiminin beslenilmesi gerekir. Bu büyük insanlık ailesine zarar veren her
gediğin kapatılması için her birimize düşeni yerine getirmede cesur adımların
atılması gerektiği kanaatindeyim. Hijyen, düzen, disiplin, şefkat, merhamet ve
dayanışma ruhunu yeniden dünyaya aşılamak için bu manada her kes üzerine düşeni
yapmalı. Deprem evlerimizi yıktı, bizler de yıkılan evlerimiz üzerine gönül
binalarımızı imar etmeliyiz.