Gazze üzerine yapılan vahşi
saldırılar üçüncü ayına girdi. Dünya tarihinde hiç rastlanmamış bir saldırı ve
bombardımana maruz kalan Gazze, direnmeye devam ediyor ve inşallah yakın bir
zamanda zafere de ulaşacaktır. Katliamcı Siyonist rejimin sahip olduğu askeri
ve ekonomik güç ile Filistin direnişi arasındaki maddi imkânlar elbette
kıyaslanamaz. Ancak devasa askeri güç ve arkasındaki desteğe rağmen Siyonist
yapı hiçbir hedefine varamadı ve varamayacaktır. Evet, her iki tarafın sahip
oldukları askeri ve ekonomik imkânlar arasında devasa bir fark mevcut. Ancak
zaferin maddi imkânlarla kazanılacağı tezinin yanlış olduğunu Aksa Tufan’ından
sonra bir kez daha öğrenmiş olduk. Zafer ve başarının bir iman, azim ve cesaret
meselesi olduğunu Aksa Tufanı bir kez daha ispatladı bize.
Siyonist
askerlerin çoğunun krizler yaşadığı ve savaşmak istemediğini bilmeyen kalmadı.
Siyonist yapının bu durumunu fark eden bazı batılı dost ve yardımcıları tavır
ve duruşlarını yavaş yavaş değiştirmeye başladılar. Siyonistler ve destekçileri
Gazze halkının şehri terk edeceği ve İslami direnişin kısa sürede yok edileceği
hesabını yaptılar ama yanıldılar. Katil çeteler her defasında tehditler
savurarak kendince Filistinlileri korkutacaklarını hesaplıyorlar. Heyhat..!
Yetmiş beş yıldan beri hep savaş durumunda olan bir halk ve direnişçilerini iki
ayda pes ettirmek kimin haddine.
Artık şu
hakikati bütün dünya biliyor ki, İslami Direnişin elinde yeterince silah olsa
bir iki ayda israil diye bir yapı ortada kalmayacaktır. Ve inşallah bu gerçeğin
yaşanacağı zaman da uzak değildir. Bugün değilse yarın, yarın olmazsa diğer
gün… Mazlumların akan kanının son bulacağı, kendi öz topraklarında korkusuzca
yaşayacakları günler oldukça yakın.
Evet, Filistin
halkı çok zor bir dönemden geçiyor, bu bir gerçek. Ancak bu halk karanlığın en
koyu olduğu anın sabaha en yakın vakit olduğuna da içten iman etmiş bir halk.
Bu halk, hem düşmanından hem de dost sanılanlardan en büyük darbelere ve
ihanetlere maruz kalmış. Filistin ve onun İslami mukavemetine destek sağlayacak
olanların ne halde olduklarını anlatmaya gerek yok. Çevredeki Arap
sultanlarının İslami direnişe düşmanlık konusunda israil’den geri kalan bir
tarafları yok çünkü. Hatta israil’den de beter durumda olanları var maalesef.
Kimileri de şovmenlik yapmaya devam ediyor. Dostlar pazarda görsün hesabı.
Gazze iki aydan
beri kan gölü içindeyken arada bir laf edenleri de israil şu HAMAS’ın işini
bitirse de kurtulsak diyenleri de tarih ilelebet lanetle anacaktır. Şeytanlık
ve nifakta eski seleflerine rahmet okutan bu hainler tayfası, dilerim katliamcı
Siyonist yapıdan daha evvel belalarını bulurlar, kazdıkları kuyuya kendileri
düşerler inşallah.
Kassam’ın
askerleri ve bilcümle direnişin diğer grupları her gün direnişlerini daha da
güçlendirerek, genişleterek sürdürmeye devam ederken Siyonist yapıyı
destekleyen büyük şeytanın bile tavır değiştireceğini göreceğiz. Zira bu
devletlerin tek bir kutsalı var, o da çıkarlarıdır. Bölgedeki menfaatlerini
koruyamayacak kadar beceriksiz, korkak bir orduya sahip bir yapıyı neden
destekleyecekler ki! Emperyalist devletler seçtikleri kuklalarının becerikli
olmasını isterler. Aksi halde onu bırakır başka bir kukla edinirler. Kısacası
onların dostları kendi öz çıkarlarıdır.
Aksa Tufanı imanın zaferidir,
haklı davasında azim ve sebatla duruşunu bozmadan yola devam eden yiğitlerin
destanıdır. Onlar, şu ayeti kerimedeki hakikatin zaferin anahtarı olduğuna
yakinen iman etmiş gerçek müminlerdir. “Ey iman edenler! Sabredin. Sabır
yarışında düşmanlarınızı geçin. Hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah’a
karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz”. (Al-i İmran, 200)