7 Ekim Aksa Tufanı
Operasyonu’ndan bu yana geçen üç aya yakın sürede işgalci terör rejiminin Gazze
Şeridi’nde sivil halka yönelik bombardıman ve soykırıma varan katliamları
aralıksız devam ediyor.
Dünyanın gözü önünde TV’lerin
canlı yayınladığı ve hiçbir insani ve ahlaki sınır tanımayan vahşet ve
soykırıma rağmen başta İslam ülkeleri olmak üzere dünya devletleri ve
uluslararası kurumlardan beklenen adım maalesef gelmiyor. İsrail terör örgütü
(İTÖ)’nün katliamlarının başladığı ilk günlerde çaba gösteren ve diplomasi ile
sonuç (!) alınacağını söyleyen devletlerin yetkilileri hiçbir sonuca varamadı
ve zamanın geçmesiyle maalesef Gazze gündemlerinden düştü.
Zamanla tepkilerin düşeceğini
iyi bilen siyonistler ve destekçileri var güçleriyle Gazze’ye ölüm
yağdırıyorlar. Müslüman ülkelerin yöneticilerinin yaşanan bu kadar vahşet ve
soykırıma rağmen gösterdikleri pasif tavır ve kör ilgisizliği anlamak mümkün
değil. Neyse ki, liderlerin ve yöneticilerin aksine İslam ümmeti ve dünya
halkları sürekli bir teyakkuz halinde ve Gazze’de vahşetin sona erdirilmesini
farklı etkinlikler, mitingler, eylemler ve boykot çağrısı ile haykırıyorlar.
Aksa Tufanı operasyonu birçok
algı ile oluşturulan tabuları yıktı. Bu direniş ve cihad ruhu sonrası artık
hiçbir şey eskisi olmayacak. Bu ruh hem Müslüman ülkelerde hem de dünya
genelinde büyük bir uyanışa, İslam’a yönelişe ve halkların şuurlanmasına vesile
oldu. Dünya siyonizmi ile küresel emperyalizmin yıllardır kurguladığı algıları
çöktü ve batının sahte maskelerini indirdi.
Allah’tan başka kimseden
medet beklemeyen direniş cephesi Gazze cihadı ve mücahidlerinin işgalci
siyonistlere her gün ağır darbeler indirmesi ve ilerlemesini engellemeleri
sonucu İTÖ, dünyanın farklı ülkelerinden paralı katiller sürüsünü yardıma
çağırıp cepheye sürdü. Bu bile İTÖ’nün kendi kamuoyu ve dünya kamuoyundan
gizlemeye çalıştığı aldığı ağır darbeleri anlamaya yeterlidir. Çünkü kendi
sözde ordusu korkaklardan ve mücahidler karşısında psikolojisi bozulan canlı
ölülerden oluşuyor. Çağırdığı yedek askerler de cepheye gelmiyor, gelenler de
fırsat bulunca cepheden kaçıyor. İTÖ, büyük şeytan ABD ve batılı emperyalist
ülkelerden aldıkları silah gücüne güveniyor. O silahlar gün gelecek onlara
dönecek ve zulüm düzenleri yıkılacaktır inşallah.
HAMAS’ın kurucu lideri Şeyh
Ahmed Yasin 1999 yılı mayıs ayında El Cezire televizyonunda "Dönemin
Tanığı" isimli programda, israil terör devletinin 2027’de olmayacağını ve
yıkılacağını söylüyor. Bu röportajın bir de Aksa Tufanı operasyonundan sonra
tekrar izlenmesini öneriyorum. Bu röportajda Şeyh, ayet vermiyor. A’raf Suresi:
34 ve Enbiya Suresi: 44 ayetleri ve tefsirlerinde buna işaret vardır.
Aynı şekilde İbn Haldun da
Mukaddime adlı eserinde; insanlar gibi devletlerin de bir ömrü olduğunu
belirterek, bir devletin ömrünün üç nesli geçmeyeceği tespitinde bulunuyor. Her
neslin ortalama kırk yıl ömrü olduğunu varsayarak, devletlerin ömrünün de
yaklaşık yüz yirmi yıl olduğunu ifade etmiştir.
Evet, Aksa Tufanı operasyonu,
Gazze direnişi ve dünya genelinde yaşanan uyanış ve İslam’a olan yöneliş
inşallah Şeyh’in verdiği müjdenin kapılarını açacak ve İTÖ’nün yıkılışına giden
sürecin, kaçınılmaz sonun başlangıcı olacaktır. Bizlere düşen de Gazze’yi
gündemimizden düşürmeye yönelik oyunlara ve suni gündem tuzaklarına dikkat
etmektir. Şeyh’in müjdelediği zafer gerçekleşene kadar Aksa ve Gazze’yi
gündemimizden düşürmeyelim. Her alanda mücadeleye devam edip tepkimizi
gösterelim ve işgalcileri destekleyen firmalara yönelik boykotu yaygınlaştırarak
hayat metodu haline getirelim.
Pazar günü Mardin’de Peygamber Sevdalılarının mitingi ile yılın ilk günü İstanbul’da 308 STK’dan oluşan Milli İrade Platformu öncülüğünde sabah namazında camilerde başlayan İstanbul Fethinin anahtarı olan Galata Köprüsünde düzenlenen Filistin’e destek yürüyüşü ve devasa mitingi tebrik ediyor ve zulüm düzeninin yıkılmasına vesile olmasını diliyorum. Selam ve dua ile…