İnsanlar gittikçe asosyalleşiyor.
Akrabanın akrabasını ziyaret etmesi gün geçtikçe azalıyor. Telefonla sormak,
bir mesaj atmak veya kurulan sosyal medya gurupları üzerinden haberleşmek
yeterli görülüyor.
Yakıt fiyatlarının artması, insanların
bir şehirden diğer bir şehre gitmesini zorlaştırdı. Büyük şehirlerde
yaşayanların hayat şartları zorlaştı. Evler küçüldükçe küçüldü. Evlerin odaları
daracık bir kutuyu andırır oldu. Bir akrabanın diğer bir akrabasının evinde bir
gün misafir kalması nerdeyse tamamen imkânsız hale geldi. Biraz imkânı olanlar
kafasını dinlenme bahanesi ile tatil yerlerini tercih eder hale geldi.
Akraba ziyaretleri artık taziye
ziyaretlerinden ibaret hale geldi. Bir de bayramdan bayrama büyük anne ve
babaların yanında bir araya gelme ile yetinilir oldu. Hâlbuki dinimiz akrabalık
bağlarının sıkı tutulmasını emretmekte, bu bağları koparanları uyarmaktadır.
Pandemi sürecinde insanlar evlerine
çekilmek zorunda kaldı. Hastalık bulaşmasın diye akrabalar birbirine gitmedi.
Bu da var olan aile ve akrabalık bağlarını da kopardı. Pandemiden sonra bu
etkiden henüz çıkılmadı. “Gözden ırak gönülden ırak tabiri” gereğince
ziyaretleşme olmayınca gün geçtikçe gözden ırak olanlar gönülden de ırak oldu.
Yıllar sonra bir vesile ile bir araya gelindiğinde bazen iş işten geçmiş,
kimisi vefat etmiş, kimisinin ise gözünün feri kalmayıp ihtiyarlamış. Eski
canlılık ve ruhundan eser kalmamış. Çocuklar büyümüş, yeğen dayıyı, dayı yeğeni
tanımaz olmuş. Hâlbuki akrabalık bağları Allah’ın koparılmasından sakındırdığı
bir bağdır. Allah (c.c.) Bakara süresi 27’inci ayeti kerimesinde:
“Onlar, Allah’a verdikleri sözü,
pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah’ın korunmasını emrettiği bağları koparan
ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta
kendileridir.” Muhammed süresinde:
“Demek siz (İslâm’dan) yüz çevirip de
yeryüzünde fesat çıkaracak ve akrabalık ilişkilerini koparacaksınız öyle mi!
İşte Allah’ın lânetlediği, kulaklarını sağır ve gözlerini kör ettiği kimseler
bunlardır. Bunlar Kur’an’ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde
kilitler mi var.” (Muhammed, 47/22-24.)
Akrabalık bağları ile ilgili Allah Resulü
bir hadisi şeriflerinde:“Rahim (akrabalık), Allah'ın rahmetinin
eserlerindendir. Allah ona şöyle demiştir: ‘Kim seni korursa, Ben de ona
merhamet ederim. Kim seni koparırsa, Ben de ondan ihsan ve rahmetimi keserim.”
Başka bir hadisi şerifte:
Rasulullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Allah, mahlûkatı yaratıp
tamamlayınca, akrabalık bağı ayağa kalkarak şöyle dedi:
“Ya Rabbi! Burası, akrabalık
münasebetlerini kesmekten sana sığınanların makamıdır” dedi.
Cenab-ı Hak: “Evet, sana sıla yapana
benim de sıla yapmama; senden alâkayı kesenlerden benim de kesmeme razı olmaz
mısın? buyurdu.
Akrabalık bağı şöyle dedi: “Evet, razı
olurum ey Rabbim!”
Yüce Allah: “Bu sana verilmiştir”
buyurdu.
Allah Resulüne gelen bir sahâbe: “Ey
Allah'ın elçisi, benim yakınlarım var. Ben onları ziyaret ederim, onlar bana
gelmez. Ben onlara iyilik ederim, onlar kötülük eder. Ben onlara yumuşak
davranırım, onlar bana kaba davranır” dedi. Peygamberimiz (s.a.s.):
“Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül
yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandığın sürece, Allah’ın yardımı
seninledir.”
Allah Resulü sılâ-i rahîmi sıkı sıkıya
korumuş ve bu konuda en güzel örnek olmuştur. Hayatındaki örneklerden biri:
Doğumunda kendisini ilk olarak emziren
Ebû Leheb'in cariyesi Süveybe'yi hiç unutmamış, Mekke’de iken onu ziyaret etmiş
ve ona ikramlarda bulunmuştur. Hicret edince Medine’den ona giyecekler
göndermiş, Mekke Fethi’nde onun oğlunun durumunu sorup araştırmış, onun da
annesinden önce vefat ettiğini öğrenmiştir.
Allah her daim Resulünün yolunu
sürdürenlerden eylesin, amin.