Hamd âlemlerin Rabbine, salat ve selam da
O’nun pak Rasulüne olsun.
İkinci el alışveriş sitelerinde,
sokaktaki satılık bir arabanın üstünde, emlak sitelerinde şu ibareyi gördünüz
mü hiç: “Acil ihtiyaçtan satılıktır.”
Peki bu ibare sadece ürün ilanlarında mı
olur? Mesela satılmaması gereken şeylerde, manevi güzelliklerde, somut değil de
soyut müktesebatımızda olamaz mı? Olmaz mı hiç, satış konusunda biz bir
numarayız.
Acil ihtiyaçtan neyi satar insan? Sadece
evini, arabasını, evindeki kilimini değil bazen haysiyetini satar. Halbuki
insanı insan yapan şeylerin başında gelir haysiyet. Ancak ondan önemli ne varsa
artık, haysiyetini feda ediverir ulaşmak istediği o şeye.
İnsan bazen de acil ihtiyaçtan ailesini
satar. Bu satmanın maddi olmadığını anladık değil mi? Çevresindekiler, kendine
çıkardığı ekstra işler, yapmayı planladığı ve olmazsa olmaz diye düşündüğü
hayaller, kariyer basamakları, başarı merdivenleri vs. için ailesini harcar
gözünü kırpmadan.
Halbuki ailesi onun her şeyiydi. Doğumdan
ölüme yanında olacak yegâne varlıktır aile. Ancak -Allah muhafaza-ölüm
döşeğinde başına gelir aklı... Ah keşke, der. Keşke ailemin mutluluğu için bile
ailemden ayrı kalmasaydım.
İnsan acil ihtiyaçtan bazen de dinini,
imanını satar. Bakın şu İslam beldesinde Müslüman ailelerde doğup sonra da nefs
için, şeytan için, siyaset için, kadın veya para için dinini beş kuruşa
satanlara; ne demek istediğimi anlayacaksınız. Zaten bunlar en basiti... Tabiri
caizse İslam’ın ekmeğini yemiş, ilmiyle bir üne kavuşmuş, taraftar toplamış
ancak sonradan çark etmiş kişilere bakarak bunlar masum bile kalıyor. Kur’an-ı
Kerim’de Karun’un konu edilmesi boşa değil.
Kişi acil ihtiyaçtan bazen de rahatını
satar. Evinde ayaklarını uzatıp keyif yapmak dururken koşturur, didinir, Allah
için çabalar, insanlara Allah’ın dinini tebliğ etmek için gecesini gündüzüne
katar. Çünkü buradan gelecek sevaba acilen ihtiyacı vardır. Çünkü hayat
kısadır, yapılacak iş çoktur ve yaşlılık hemen kapının arkasında, Azrail
aleyhisselam da kapının dışındadır.
İnsan acil ihtiyaçtan gençliğini de
satar. Bilir ki buradaki geçici bir gençliğe karşılık ebedi bir gençlik onu
bekliyor. Peşinci değildir, ileri görüşlüdür. O gençlik Allah yolunda nasıl
giderse gitsin, yaşanılan zorluk kadar ahirette kolaylık olacağını bilir.
Zindana da atılsa, eziyet de görse, paramparça da edilse gam değildir onun
için. Çünkü bedeni, gençliği, varlığı, her şeyi onu yaratana fedadır.
Efendimiz(asv) uzun bir hadis-i şerifin
sonunda buyuruyorlar ki:
“Herkes sabahleyin işine çıkar, kendini
satar. Ya kazanır, ya kaybeder.”(Müslim, Tahare, 1)
Rabbim bizleri, nefsini Allah’a
satanlardan eylesin. Şeytana satılmaktan ve şeytana satılmışların şerrinden
bizi ve kıyamete kadar gelecek neslimizi muhafaza eylesin.