HÜDA PAR’ı birçok duyarlılığı ve girişiminden dolayı sağlıklı yarınlar adına önemli bir tercih olarak görmekteyim. HÜDA PAR’ın yoğun gündeme rağmen çalışma programına ‘Seçmeli Ders ve Ana Dilde Eğitim’ konusunu alması, bu konuda panel, TV programları ve çalıştay yapması/yapacak olması takdire şayandır. Bu çerçevede alandan biri olarak konuyu görmemek ve es geçmek doğru değildir.

2025-2026 Eğitim Öğretim Yılı için seçmeli ders takvimi 30 Ocak ve 12 Şubat arası olarak belirlendi. Ortaokul seviyesi öğrenciler için önümüzdeki Çarşamba gününe kadar seçmeli ders havuzundan ders seçilebilir. Seçmeli derslerin –özellikle Yaşayan Diller kapsamındaki derslerin- öğrenci ve ailesinin tercihine bırakılması doğru bir karardır; ama bu, uygulama da böyle değildir. Seçmeli ders noktasında okul idarecileri; öğrenci ve veli tercihinden ziyade şu hususları öne çıkararak dersi ya kendisi seçiyor ya seçtiriyor gibi yapıyor:

İlgili hükümet, bu konuyu nasıl görüyor?

Mevcut hükümet, seçmeli ders noktasında özellikle ‘Kuran-ı Kerim, Siyer, Temel Dini Bilgiler’ gibi dersleri önemsemektedir. Diyanet ve duyarlı birçok STK da bunu önemsediği için -ki doğru olan ve yapılması gereken de budur- bu dersler azımsanmayacak bir sayıda seçiliyor. Seküler eğitim ve modern tezyifin etkisinde kalan çocuklarımıza bu dersleri seçmek ve seçtirmek lazımdır; hatta bu derslerin tercihe bağlı olarak zorunlu hale getirilmesi gerekir.

Benim okulumdaki öğretmenlere nasıl ek ders çıkarabilirim?

Burada ilişkiler, biraz daha farklı yürüyor. Daha çok ‘ahbap çavuş ilişkisi’ diye değerlendirilebilecek bu etkileşimde ‘Öğrenci, sınava hazırlanıyor; öğrencinin ihtiyacı var. Zaten diğer dersler için öğretmenim de yok!’ paslaşmasıyla ‘Matematik, Türkçe, Fen ve Tarih’ gibi dersler yeniden seçiliyor/seçtiriliyor.

Seçmeli ders havuzunda bilgiye, yeteneğe, inanca ve öğrencinin ana diline cevap veren dersler mevcuttur. Öğrenci veya velinin yetenek, inanç ve bilgi içerikli üç farklı dersi seçmesi doğru bir tercih olur. Türkçe dışında ana dil olarak Kurmancca, Zazaca, Lazca ve diğer dillerin konuşulduğu bölgelerde anadil dersi birinci ders olarak seçilmelidir. Hükümet, MEB, siyasi partiler, STK’lar ve ilgili kişiler bu işi önemsemelidir. İnsani ve İslami bir hak olan ana dilini konuşma, bu dilde eğitim alma, bu dili bilim ve edebiyat dili olarak kullanmanın önündeki engellerin kaldırılması için çabalamak lazımdır. Allah’ın verdiği bir hak engellenmemeli, zamana bırakılmamalıdır veya kısmi kolaylıklar bir minnet sebebi kılınmamalıdır.

Muhafazakâr olarak bilinen çoğu kişi, Kurmancca ve Zazacaya zihin kodlarına işlenen olumsuz bir algı nedeniyle mesafelidirler. Maalesef bunlar basit ve komik gerekçelerle bu derslerin seçilmesini zorlaştırıyorlar.

PKK, DEM ve Sol zihniyetli çoğu kişi de ana dilde eğitim der; ama isteklerinde samimi değiller. Bu iş, onların elinde sadece bir propaganda malzemesidir. Kurmancca ve Zazacayı seçmeli olarak seçmeye yanaşmayan, el altından izin vermeyen bu kör zihniyet;  ana dillerini öğrenmek isteyen öğrencileri ikilemde bırakıyor.

"Ben, madem Zaza, Kurmanc veya Laz’ım; bu dili öğrenmek, öğretmek ve geliştirmek benim hakkımdır." şeklinde gelen bireysel, toplu, partisel isteklere acil cevaplar ve çabalar üretmek lazımdır.

İnsan dahlinin olmadığı ilahi birer lütuf ve ayet olan diller ve renkler bir çatışma sebebi değil; tanışma ve anlaşma vesilesi olarak bilinmeli ve görülmelidir. Bu bağlamda seçmeli ders ucubesi bir tarafa atılarak anadilde eğitimin önü açılmalıdır. Kardeşliğin lafta kalmamasının en önemli adımlarından biri insana dili, kimliği, rengi, inancı ve değerleri üzerinden verilen değerdir. Gerisi lafügüzaftır.