Niçin mi?
Geçen her sürede bir arpa boyu yol gidilmediğini görmek için…
Tarih, tekerrürden ibarettir, derler ya.
Aslında tarih, tamamen tekerrürdür.
İbret alınmadığı için mi?
Gaflet halinden dolayı mı?
Nemelazımcılık mı?
İhtiras mı?
Siz deyin şu sebeple…
Ben diyeyim tüm sebeplerle…
Şu yerküre zıtlıkların kapışma alanıdır.
Haliyle düşman/hasımlar, doğal olarak birbirlerinin açığını gediğini yakalamaya çalışacaklar.
Ve bu çok doğaldır.
Bir hasım, diğer bir hasmın zaaf, eksik, açık ve gediğini kollamıyorsa bu hayret edilecek bir durumdur. Bu hasımlık, ezeli bir düşmanlığa veya hiç azaltmayacak bir harisliğe dönüşmüşse; bir diğer hasım hile ve tuzaklarıyla sürekli alan kapmaya çalışıyorsa doğal olarak diğer hasımların bu hile ve tuzaklara karşı tavır sergilemesi, nemelazımcı davranmaması lazımdır.
İnsanlık serüveni başladığı ve imtihan süreci start aldığı günden bu yana istikamet yolunda duran baş düşman, asıl hasım ve hilekâr rakip şeytan; her an açık kolladı, kolluyor; vesvese verdi, veriyor.
Bu şaşılacak bir durum değil, olmamalıdır.
Şeytanla beraber ona hizmet eden cin ve insanlardan müteşekkil bir aldanmışlar ve aldatıcılar ordusu karşısında doğal olarak hak ve istikamet safında yer alanların teslimiyet, itaat, sabır, direnme ve bilenme ile daha bir uyanık ve dikkatli olması lazım değil mi?
Gelinen noktada VEHNE kapılıp dünyacı bir havaya bürünen ve bireysel takılan Müslümanlar, maalesef bu gaflet haliyle şeytan ve dostlarına alabildiğine açık verdiler ve zaaf sergilediler.
Şeytan ve aveneleri de bu gardı iyi aldılar.
İşgal, iftira, yıpratma, aldatma, tefrika, korkutma ve yalnızlaştırma gibi kroşelerle Müslümanların üzerine geldikçe geldiler.
Gelinen noktada ahval-i pür melalimiz budur!!!
İsterseniz rastgele çevirdiğimiz birkaç kişiye
“Ümmet mi, kavim mi?”
“Şeriat mı, demokrasi mi?”
“Gazze mi, konforun mu?” türünden birkaç soru yöneltelim.
Bilelim ki ilk tercihi %20'yi geçmeyecektir.
Geçenlerde namaz kılma oranımızın %20’lerde olması da buna bir delildir.
Siyasileri ve iktidarları eleştirir dururuz; eleştirelim, harekete geçmeleri için uğraşalım!
Amenna!
Ama raflardaki boykot mallarının hala rağbet görmesi bunun başka delilidir.
Cebimizden infak adına devede kulak bir şeylerin çıkması bunun ispatıdır.
Duaya bile üşengeç ellerimiz ve kızmaya varmayan dillerimiz bunun alametidir.
Ve ve ve…
Bu aldanma sonucunda sineğin ısırmasından kaçıp akrebin ısırmasına ses çıkaramaz olduk. Sinek ısırmalarını o kadar abarttık ki, akrep ısırmalarını tedaviye koşanları 'Niçin sinek ısırmalarını görmüyorsun?' diye suçlar olduk.
Yılan gibi zehirli, ahtapot gibi çok kollu hayvanların başı dururken kuyruk ve kollarla uğraşmak boşa kürek sallamak değil de nedir?
Yılanın başını ezeceksin, ahtapotun kafasını koparacaksın ki kuyruklar ve kollar zaten işlevsiz kalır; ama aksi durumda o baş kısa sürede yeni kuyruklar ve kollar oluşturacaktır.
Bugün ümmetin kalbine saplanmış paslı bir hançer, ciğerlerine işlemiş bir kanser hücresi, gönüllere sürekli fitne eken bir dessas olduğundan şüphe edilmeyen siyonit işgal rejimi ve ABD gibi asıl bir düşman dururken tali ve yönetilen lokal hasımlarla uğraşmak safların zayıflaması ve güç kırılması olur.
Irak, Mısır, Lübnan, Suriye gibi kaleler tek tek düşmüş.
Gazze’nin düşmesi an meselesi.
Düşman gözünü şimdiden İran, Türkiye ve Pakistan’a dikmiş…
Hala niçin Gazze, niçin niçin diyorsan, diyorsak ve diyorsalar…