ÖSYM sorularını inceledik.
Özellikle Türkçe soruları bizim kültürümüz, ahlaki ve örfi değerlerimizle çok
alakasız. Allah için bu soruları hangi kalem hazırlamış? Bu vatanın ekmeğinden
hiç mi yememiş? Hiç mi bu ülkenin manevi değerlerinden bahsetmezsin? Yazık!
CİMER’e bu konuyu mutlaka yazalım. Yani bu ülkeyi yönetenlerden; kültürümüzle,
inancımızla, örfümüzle, geleneğimizle örtüşen, bize benzeyen bir eğitim sistemi
istemek hakkımızdır.
Türkçe soruları, bu ülkenin
zihin dünyasını oluşturan sorulardır. Genç dimağlara fikir aşılayan sorulardır.
Türkçe sorularını incelediğinizde göreceksiniz; gerçekten halkımız, örfümüz ve
inancımızdan çok uzak sorular...
Aslında eğitim sistemimiz
bizden uzak bir sistem... I. Dünya Savaşı'nın üzerinden yüzyıl geçti. Biz 1.
Dünya Savaşı'ndan sonra kurgulanmış bir anayasayla, bir eğitim modeli ile
yönetilmek zorunda değiliz. Ecdadımız bu savaşta yenilmiş olabilir, ülkemiz bu
savaştan sonra işgale maruz kalmış olabilir. Alimlerimiz, şeyhlerimiz,
üstadlarımız, en kıymetlilerimiz bu savaştan sonra dar ağaçlarında sistemin
zulmüne maruz kalarak idam edilmiş olabilir. Bu zulüm bizim neslimize
uygulanarak devam mı edecek? Bu Batıcı, emperyalist, sömürgeci, materyalist,
inançsız, İslamsız sistem; bizim çocuklarımıza da mı uygulanacak?
Allah aşkına bu ÖSYM'nin
sorularını kim hazırlıyor? Soruları yazarken ne hedefleniyor? Uzun uzun
paragraflarda en ufak bir insani erdem; çocuklara, gençlere aşılanmaz mı?
Erdemden uzak, inançtan uzak, İslam’dan uzak, toplumdan uzak bir gençlik
yetiştiriliyor. Sonra bu gençlik nereye gidiyor, deyip de ah vah etmenin ne
anlamı var?
Senin kurmuş olduğun eğitim
sisteminin çıktısı, günümüz gençliğidir. Öyleyse gelin şu eğitim sistemini bir
sorgulayalım.
Aynı şey anayasa için de
geçerlidir. Muhalefetten tutun her kesimden insan mevcut anayasanın toplum
düzenini sağlayamadığını, darbecilerin yazmış olduğu bir anayasa olduğunu,
milletimizin özüyle uyumlu olmadığını ifade ediyor. Anayasaların bir toplumsal
sözleşme olması gerektiğini, halkın hak ve hukuklarını, halkın inançlarını
muhafaza etmesi gerektiğini herkes ifade ediyor. Sivil olması gerektiğini
herkes ifade ediyor; ama iş faaliyete gelince, iş harekete geçmeye gelince, iş
değişime gelince, kimseden bir faaliyet, bir gayret, bir çaba, bir özveri
göremiyoruz ve bu durum bizi gerçekten endişelendiriyor.
Bu ülkede iki şeyin acilen
değişmesi gerekiyor: Birincisi anayasanın ikincisi hâlihazırdaki eğitim
sisteminin. ÖSYM başta olmak üzere soru yazan bütün komisyonlar değişmelidir
veya bu komisyonların zihniyeti değişmelidir. Kökleşmiş bir zihniyet
değişmeyeceğine göre komisyonların değişmesini öneriyoruz. Bu halkın bağrından
çıkmış, inanç değerlerine bağlı, İslam'ın özünü bilen komisyonlar oluşturup
çocuklarımıza ahlaki, imani erdemleri de kazandıracak sorular hazırlanmalıdır
ve bu soruların hazırlanabilmesi için de bu vasıfta bir komisyon
oluşturulmalıdır. Aynı şey ders kitapları için de geçerlidir. Baştan sona
müfredat ve ders kitaplarındaki metinlerin ciddi anlamda değişime ihtiyacı
vardır.
HÜDA PAR, yıllar önce detaylı
bir rapor hazırlayıp hükümete sunmuştu. Farklı sivil toplum kuruluşlarının da
hazırladığı çok güzel ve ciddi, müspet raporlar var. Yeter ki bu konuda adım
atacak bir iradeye, bir samimiyete, bir gayrete sahip olabilelim.
Bu arada camilerimizde Yaz
Kur'an kursları var. Allah'a hamd olsun! Gerçekten çok büyük bir nimettir. Biz
bu konuyla ilgili daha önceden de yazmıştık. Bir imam ve bir müezzinin bir
mahallenin yüzlerce çocuğuna ders verme imkanının olanaksız olduğunu, bu
kursların daha verimli hale getirilebilmesi için MEB ve Diyanetin protokol
imzalayıp birlikte hareket etmesi gerektiğini ifade etmiştik. Konuyla ilgili
girişimler var mı bilmiyoruz; ama bir yaz Kur'an kursu dönemi tekrar geldi.
Görünen o ki bu Yaz Kur'an kursunda da yüzlerce çocuğa bir imam ve bir müezzin
ders vermek zorunda kalacak. Ne kadar verimli geçer, bu durumda? Gelin bunu
birlikte düşünelim. Buradan din kültürü öğretmeni olan, Kur'an dersi
verebilecek, müsait olan bütün kardeşlerimize diyoruz ki: Lütfen camilere 9 ile
12.30 arasındaki Kur'an derslerine gidelim. İmamlarımıza, müezzinlerimize
yardımcı olalım. Annelerimiz, bacılarımız; pastalar, börekler, çörekler yapsın,
camiye giden çocuklara dağıtsınlar. Bakkal amcalarımız; sakızlar, şekerler
ikram etsinler. İmkanı olanlar alıp çocuklarımıza dağıtsınlar. Camiyi, cemaati,
İslam'ı çocuklarımıza sevdirelim. Cami imamını ve müezzinini daha verimli ders
verebilmesi için mahalleli olarak onları destekleyelim. Rabbimiz bu yazın
çocuklarımızın kendisine yönelişine bizleri vesile eylesin.