Allah’ın verdiği sayısız nimete
rağmen bir mümin, neden cimri davranır ve Allah’ın kendisine lütuf ve keremiyle
ihsan ettiklerinden Allah yolunda harcamaz? Elbet bunun birçok sebebi
vardır. Bunlardan ilki ve en önemlisi müminin dünyanın fani ve imtihan
mekânı, ahiretin ise kalıcı ve daha hayırlı olduğunu unutmasıdır. Dünyanın fani
ve imtihan mekânı olduğunu unutunca ebedi yaşayacağı zannıyla ona sarılır ve
bütün gayret ve çabasını onun için harcar. Hırsla kazanmak için mücadele eder.
Kazandıkça daha fazla kazanayım der ama kazandığı da kendisine yetmez. Dünyanın
peşinde koştukça dünya da onu uğraştırır, onu peşinde koşturur. Dört elle
dünyaya sarılınca tamamen dünyevileşir ve tüm derdi dünyalık olur. Günümüz
şartlarında mümini saran onu Allah’a kulluktan alı koyan en büyük bela ve
musibet belki de dünyevileşmesi ve mala olan tutkunluğunun artmasıdır. Bu
tehlikeye asırlar öncesinden Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle işaret etmiştir:
“Her ümmetin bir fitnesi vardır.
Benim ümmetimin fitnesi de dünya malıdır.” Başka bir hadisi şerifte: Resulullah
(s.a.s.), Ebu Ubeyde’yi (r.a.) Bahreyn’e cizyeleri toplamak için gönderdi. Ebu
Ubeyde(r.a.) bir takım mallarla geri dönünce, Ensar geldiğini duydu ve Hz.
Peygamber’in (s.a.s.) etrafında toplandılar. Namaz bittikten sonra, Hz.
Peygamber (s.a.s.) tebessüm ederek: “Öyle zannediyorum ki Ebu Ubeyde’nin (r.a.)
bir şeyler getirdiğini işittiniz” hep birlikte “evet” dediler. Bunun üzerine
Allah Resulü (s.a.s.): “Öyleyse sevinin ve sizi sevindiren şeyi ümit edin.
Allah’a yemin olsun ki sizin için fakirlikten korkmuyorum fakat sizin
dünyevileşmenizden korkuyorum. Sizden öncekiler dünyevileşti ve dünya için
birbirleriyle boğuşup helak oldular. Genişleyen dünyanın sizi de helak
etmesinden korkuyorum” buyurdu.
Dünyaya karşı olan aşırı hırs
insanın elindekilere daha çok sarılmasına sebebiyet verir. Elindekilerin
yetmeyeceği ve fakirlik korkusu bir nevi onu sarar. Haliyle daha çok cimrileşir
ve eli kaskatı kesilir. Diğer yandan şeytan da ona telkinlerde bulunur ve onu
fakirlik ile korkutur. Bu gerçeği Allah (c.c.) ayeti kerimede şöyle buyurur:
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur
ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir
lütuf vaat eder. Allah her şeyi hakkıyla kuşatan ve bilendir.” (Bakara, 2/268)
Dünyaya olan düşkünlük kişiyi
hayır yolunda değil kendi arzu heves ve istekleri uğruna harcamaya sevke eder.
Bir nevi ona bir kere dünyaya geldin, bu dünyanın tüm lezzet ve zevklerinden
faydalan. Bu da onu dünyevi lezzetler uğrunda harcamaya sek ederken Allah ve
ahiret uğrunda harcamaktan ise alıkoyar. En kötüsü de bu durumun kendisi
için en hayırlı olan şey olduğuna inanmasıdır. Hâlbuki o bununla kendisini
tehlikeye attığının farkında değildir. Ayeti kerimelerde Allah (c.c.):
“Allah yolunda harcayın. (Cimrilik
yapmak suretiyle) Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Her türlü
hareketinizde dürüst davranın. Çünkü Allah dürüstleri sever.” (Bakara, 2/195.)
“Allah’ın bol ihsanından
kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler bunun kendileri için hayırlı
olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu onlar için şerdir; kıyamet günü cimrilik
ettikleri boyunlarına tasma olarak asılacaktır. Göklerin ve yerin mirası
Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Âl-i imrân, 3/180.)
“İşte sizler, Allah yolunda
harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik
ederse, ancak kendi aleyhine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise
fakirsiniz. Eğer O’ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum
getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar. (Muhammed, 47/38.)
Allah, bizi cimrilerden
eylemesin. Amin.