Bilgelerden biri öğrencileriyle beraber
yürürken, birbirlerine öfkeyle bağıran iki adam görürler. Bilge gülümseyerek
öğrencilerine döner ve sorar: İnsanlar öfke anında birbirlerine neden bağırarak
seslenirler acaba?
Öğrenciler birazcık durup
düşündükten sonra biri hocalarının bu sorusuna şöyle cevap verir: Bizler
sükûnetimizi kaybedince seslerimiz yükseliyor. Bilge hoca buna şöyle karşılık
verdi: İyi ama, seslendiğin kişi karşında, yakınında duruyorken neden sesini yükseltesin
ki? Diyeceğini daha hoş bir şekilde de ifade edebilirsin.
Diğer öğrencilerinde her
biri bu soruya bir şekil cevap verdi ama bilge bu cevapların hiç birini
onaylamadı ve en sonunda kendisi şöyle dedi: İki kişi arasına nefret ve öfke
girince kalpleri birbirinden uzaklaşır. Dolayısıyla aralarındaki bu uzak
mesafeden birbirlerine seslerini duyurmak için bağırmak zorunda kalırlar.
Birbirlerine besledikleri nefret arttıkça onunla orantılı olarak aralarındaki
mesafe de açılır.
Bilge hoca devamla şöyle
dedi: Peki iki kişi birbirlerini sevince ne olur? Bu durumda o iki adam
birbirlerine bağırmazlar, belki gayet nazik ve ince bir ses ve üslup ile
konuşurlar. Çünkü kalpleri birbirine yakın olunca bağırma gereği duymazlar.
Peki aralarındaki muhabbet daha da artınca ne değişir? Bu durumda onlar normal
şekilde konuşmaya bile ihtiyaç duymazlar ve sadece birbirlerinin kulaklarına
fısıldarlar. Bunun da ötesi bir derece var ki, seven insanlar bazen konuşmaya
bile gerek duymazlar, bakışarak birbirleriyle anlaşırlar. (Hz. Pir Celaleddin-i
Rumi bu hakikati şöyle ifade eder: Yemeden doyun, kulaksız duyun, harfsiz
konuşun; susun söz bitti artık”)
Bilge öğrencilerine dönüp
şöyle dedi: O halde kalplerimizi birbirimizden uzaklaştıracak olan öfkeye, o
öfkeyi var eden sebeplere geçit vermememiz gerek.
Hz. Peygamber(sav)
efendimize sahabeden biri sordu: “Ya Resulullah bana tavsiyede bulunur musun”?
Resulullah(sav): “Öfkelenme” dedi. Adam
bu sorusunu birkaç kez tekrarladı. Efendimiz her defasında “Öfkelenme” diye
cevap verdi.(Buhari)
Evet öfkeye hakim olabilmek çok
önemlidir. Öfke aynen ateş gibidir kontrol altında olmayan bir öfke duygusu,
başkalarından önce sahibini yakar. Hem dünya hem de ahirette büyük zararlara
düşürür.
Konumuzu öfke hakkında söylenmiş birkaç
veciz sözle noktalayalım:
“İnsanın taşıyacağı en ağır yük, kindir.
Öfke, kötü bir öğütücüdür”.
“Öfkenin öncesi, delilik; sonu
pişmanlıktır. Öfke çaresizlik ve yalnızlığın kamuflajıdır. Bir anlık öfke, her
şeyi yok eder”.
“Öfke seni küçültürken, affetmek seni olduğunun
ötesinde büyümeye zorlar”.
“En keskin kılıç öfkeliyken konuşulan bir
kelimedir”.
“Öfkenin en iyi ilacı, onu
geciktirmektir”.
“Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz
kızarır”.
“Öfkeyle kalkan zararla oturur”.