Savaş insan
türüne ait bir vakıadır. Başka hiç bir türde savaş diye bir şey yoktur.
Ayıların ya da fillerin iki gruba ayrılıp birbirlerini imhaya çalıştıkları
görülmemiştir. Çünkü hayvanlarda başkalarını kırıp bitirme, her şey benim
olsun, kontrolüme girsin diye bir düşünce ve amaç da yoktur. İnsanoğlunda olan
o sınır tanımayan hırs ve bencillik, büyüklenme duygusu savaş dahil birçok
diğer şer ve kötülüklerin de kaynağıdır. Yani insanın dış dünyasında görülen
iyi veya kötü her şeyin tohumu onun özünde ve içindedir. İnsanın içindeki şer
veya hayır tohumunun yeşermesine insan kendi iradesiyle karar verir, elleriyle
de ortamını oluşturur. Bu nedenledir ki insanoğlu yapacağı kötülüklerden,
zulümlerden sorumlu tutulacak ve hesabını verecektir.
Savaş vakıası insan doğasının bir kaçınılmazı olduğundan Kur’an “Savaşmayın,
savaşı kendi dünyanızdan kaldırın, silin” demez. Ama Kur’an savaşmanın ana
hedefinin ne olması gerektiği, kimlerle ve nasıl savaşılacağı üzerinde durur.
Kur’an’ın emrettiği savaşın hedefi saldırganlık, zulüm ve fitneyi hedef alır.
Hz. Pir(ra) bu hedefi “Delinin elindeki silahı almak” olarak tanımlar. Yani
saldırgan niyetleri olan birinin elindeki silahı etkisiz kılmak gerekir. Tabii
ki saldırganın saldırısına karşı malı, canı korumak da meşrudur. Bazen bu durum
farziyet noktasına ulaşır. Bugün Siyonizm denilen vahşi yapı, bölgemiz ve tüm
dünya için apaçık bir tehlikedir ve bütün dünyanın buna karşı durması, önlemler
alması gerekir. Bu gayrı meşru yapı kurulduğundan bu yana katliam ve talandan
başka bir iş yapmamıştır. Ama ne yazık ki Batı Dünyası bölgedeki çıkarlarını
korusun diye bu yapıyı icat etti ve destekledi, desteklemeye de devam edecek.
Batı, kendi varlığını güçlü olmakta arayan ve zayıfı ezmenin kendisi için bir
hak olduğunu düşünen bir yapıya sahiptir. Böyle bir yapıya karşı barıştan söz etmek
onun iştahını kabartmaktan öte bir işe yaramaz. Tek doğru olan, saldırganlığını
kendine bir hak olarak gören bu yapılara direnmektir. İşte bugün Gazze’li
mücahit direnişçilerin yaptığı budur.
Modern çağ denilen dönemle birlikte savaş teknolojisinde meydana gelen korkunç
gelişmeler bütün bir dünyayı üzerindeki tüm canlı türleriyle yok etme sınırına
ulaştı. Dolayısıyla bir savaş ahlâkından ve kuralından söz etmek çok zor. Batı
dünyası elinde bulundurduğu silahlarla dünyayı cehenneme çevirdi. “Batı tarihin
en büyük günahıdır” demiş bir düşünür. Hakikaten öyle. Bunların çıkarlarına
olan her şey doğru, çıkarlarına dokunan her şey de yanlış, tehlikeli ve yok
edilmesi gerekir. Akif’in ifadesiyle mimsiz medeniyetin sahipleri bunlar.
İşte Gazze’de olup bitenleri görüyoruz. Siyonist çete şu gün itibariyle
çoğunluğu çocuklar ve kadınların oluşturduğu sekiz bin sivilin evlerini
başlarına yıkarak katletti. Kendini dünyanın medeni uygar toplumu sayanlar bu
vahşet ve barbarlığa yardım için sıraya giriyorlar. Kendilerini “Müslüman
ülkeler” diye adlandıranların hal-i pürmelali ise gözler önünde. Bunların ve
milletin parasıyla besledikleri ordularının gücü ancak milletlerine yeter.
Savaş silahları ne kadar korkunç, düşman da ne derece vahşi ve saldırgan olursa
olsun Müslüman’ın savaşın kurallarını ihlal etmemesi lazımdır. Hz.
Peygamber(asv) yaptığı savaşlarda savaş ahlâkına uyulmasını sıkı tembih etmiş,
buna aykırı olaylar olunca çok sert tepki göstermiştir. Şu günlerde Kassam
Tugayları’nın elindeki iki bayanı serbest bırakmalarından sonra kadınlardan
birinin yaptığı açıklamalar savaşan direnişçilerin savaş ahlakının farkında ve
bilincinde olduklarını gösteren bir olay oldu. İhtiyar Bayan Lifshitz’in
dünya basınına yansıyan açıklaması şöyle “Esir alınınca beni götürdükleri
tünelde Kur’an okuyan birilerini gördüm. Bana anneleriymişim gibi davrandılar.
Tuvaletimi yaptığım yeri bile bana temizletmediler.”
Siyonistler Gazze üzerine bir kara harekatına da başlamış görünüyorlar ama buna
bir hafta bile dayanamayacakları ortada. Evet işledikleri bunca zulmün
kendilerini yok etmesinin zamanı geldi. Eskiler şöyle demiş: "Zulüm ile
âbad(mâmur) olanın akıbeti berbat olur"
Mücahit direnişçiler son derece kararlı, tedbirli, imanlı ve sabırlılar. Rabbim onları muvaffak eylesin, saldırgan vahşi siyonistleri de döktükleri kanda boğsun inşallah.