Sure hakkında bir hadis-i
şerifte Yasin’in Kur’an’ın kalbi olduğu zikredilmektedir. Bu mana üzerinden bir
okuma yapacağız. İkinci ayetinde “Hükmeden”, son ayetlerinde “Yüce Allah’ı
emreden, yargılayıp idare eden” anlatan bir içeriğe sahiptir sure. Biz bunu
zihin dünyamızda iyi tasavvur etmeliyiz.
Sorun, meseleye diriler için
inen bir kitabın ölülere veya hastalara okunup okunmaması gibi bir sorunlu
bakıştadır. O, hayatımıza, ölümümüze ve ölüm ötesine de müdahil olup dünya ve
ahiretimizi şekillendiren her iki dünyamıza şamil ilahi bir kitaptır. Dünya ve
ahiret hayatımızı ondan bağımsız düşünemeyiz.
Kur’an’ı hayat nizamı olarak
kabul etmeyen, emirleriyle savaşan birine hasta veya ölümünde tabi ki
okunmasının bir anlamı olmaz. Ama hayatını onun emirleri için feda eden bir
Müslümanın hayatında, hasta, ölüm ve ölüm ütesi olan hayatlarının tüm
merhalelerinde Kur’an onunla beraberdir.
İkinci bir husus; bir mümin
sekerata girdiğinde, cenazesinde, öldükten sonra taziyesinde, cuma akşamları ve
kandil geceleri gibi anlarda Müslümanlar bir araya geliyorlar. Bu vesileyle
toplananlara Kur’an’ın ilahi davası hatırlatmak başta olan sebeplerden biri ve
birincisidir. Burada “Yasin okunmasın” demek yanlıştır. Bu gibi doğal
toplantılar bu iş için birer fırsattır.
Peki, niçin daha çok Yasin
okunuyor? Çünkü o Kur’an’ın özetidir. Biri öldüğünde veya hastalandığında
inancımız gereği o ziyaret edilir. Teselli ve dualar yapılır. Kur’an aynı
zamanda bir duadır. Ve en önemlisi de kardeşlik görevlerini yerine getirmek
için bir araya geliyorlar. Böyle ortamlar gönüllerin daha çok yumuşadığı
ortamlardır. Okunan Kur’an pür dikkatle dinlenir. İlahi dava için bir tebliğ ve
davet ortamıdır. Yasin okununca sanki Kur’an’ın tamamı okunmuş gibi olur. Tüm mesele
budur.
Yasin’e ve kitabullaha
yaklaşımımızı bu manada yeniden gözden geçirmemiz gerektiği kanaatindeyim. Dava
dolu bir düşünce ile diri, hayatın nizamı olan bir bakış ve ona göre hükmeden
bir tefekkürü yeniden teşekkül etmemiz gerekir. Yoksa meseleyi bağlamından
kopararak, bu kitap ölüler için mi, yoksa diriler için mi indi diye bir takım
spesifik tartışmalara girmek bu aziz kitabın muhtevasına uygun değildir.
Kur’an’ı izzet ve vakar
içinde, hayata bakan yönü üzerinden muasır bir tahayyülü yeşerterek okumalıyız.
Hayata hükmeden bir kitap oluşunu idrak edemeyenlerin, onun ruhundan anlamaları
mümkün değildir.
Şimdi de onun içeriği
üzerinden konuyu anlamaya devam edelim; O, Hükmeden (2) peygamberin diğer
peygamberler gibi Allah tarafından gönderilerek(3) ilahi istikameti (4)
gösteren, daha öncekilerde olduğu gibi bu ilahi kitabın nizamından gafil
olmamaları için uyarmak için gönderildiğini beyan eder. İnanmayanların katı
kalpliliği (10) Kur’an’a uyanların ise mükâfatının verileceğini (11) her
Peygambere kavimleri tarafından hakaret(20) edildiği, nankörlerin yardımlaşmaya
karşı olumsuz tutum sergilediklerini (47) ölülerin kabirden kalkma
sahnesini(52) mahşerde kimseye yanlışlık yapılmayacağını(54) cennettekilerin
cennet nimetlerini (55-58) cehennemliklerin o anki durumunu(51) kişinin ayak ve
ellerinin kişi üzerinde ifade vereceğini(65) tabiat ve içindekilerin nasıl
hareket ettiklerini(36-40) hayvanları ve diğer nimetleri nasıl istifade
ettirdiğini(70-73) inkarcıların davetçi(Peygamberleri) üzmesine karşı tevhidi
dava ile teselli edilmesini(67) kainatı yoktan yaratan Yüce Allah’ın ölüleri
nasıl dirilteceğini(79) gösterir.
Yüce Allah her şeye ferman
eden bir güç olduğunu(82) her şeyin idare ve yönetimi elinde olan Yüce Allah’ın
subhan olduğunu beyan eder.
Kısaca başı Kur’an’ı
hükmeden, sonu her şeyin yönetiminin Yüce Allah’ın elinde olduğu ayetiyle biten
Yasin’in sık sık okunma sebebi; mana itibariyle Kur’an’ı özetlediği için iki
kişinin bir araya geldiği her yerde Yasin-i Şerif’i bu maksatla okunması
istenmiştir. Yasin’i sık sık bu manada okumaya devam edelim. Buna karşı
çıkmanın bir manası yoktur. Her okunan Yasin Kur’an’ın özeti okunmuş olur ve
dinimizce bu güzel bir bakıştır.
0 yorum