88

Fransız-Ermeni askerleri Maraş’ta “Burası artık Türk memleketi değil. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek kadınlarımıza saldırmış. Merhum Sütçü İmam da kadınlarımızın çarşafına el uzatan işgalcilere hadlerini bildirmiştir. 

     Tarih kitapları mı yalan söylüyor, yoksa kendini bu ülkenin sahibi gören Batıcı zihniyet mi?

Çarşafa el atıldı diye kurtuluş mücadelesi başlıyor Maraş’ta. Ülke kurtuldu diye bayram yapılıyor. Ama bayramı kutlayanlar; ülkenin hakiki kurtarıcıları olan çarşaflı, sarıklı, dindar insanlar olmayıp ülkeyi işgal eden güçlerin kadınları gibi giyinen Batı zihniyetli öğretmenler kutlamaktadır. Ülkeyi işgalden kurtaran çarşaflı, sarıklılar ise hala hüzünlü. O zaman biz bu ülkeyi kurtardık mı, kurtaramadık mı? Kurtardıysak bu ecnebi öğretmenler kim? Kurtarmadıysak neyin bayramını kutluyoruz? 

     Sayın ecnebi öğretmenler! Sütçü İmamlara da mı yabancısınız. Sırtını dayadığın Kemalist sistemin dönemini bilip de Maraş'ı ‘kahramanlaştıran’ simgeyi bilememek cehaletin en karanlık halidir. 1925'te tüm halkı temsil edecek “Kırmızı şeritli madalya” alan ve 1973'te "Kahraman" unvanını almasına sebep olan olayın çıkış noktasını bilmemek cehalettir.

      Peki, Sütçü İmam’ın başlattığı direniş olayın hikayesi nasıldı?

      31 Ekim 1919 tarihinde Uzunoluk hamamından çıkan 3 kadın ve bohçalarını taşıyan bir erkek çocuğu gören Fransız-Ermeni devriyesinden bir asker, "Burası artık Türk memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!" diye bağırarak kadınların peçesini açmak isterler.

      Kadınlar, tesettürlerine saldıran askerlerden kurtulmak için bağırarak çevreden yardım isterler. Olaya ilk müdahale eden Çakmakçı Sait olur. "Gavur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!" diyerek Fransız-Ermeni Lejyonerlerinin üzerine yürür. Üzerinde silah olmayan Çakmakçı Sait, askerlerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeder. Olayı gören Sütçü İmam silahıyla bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürüp diğerini de yaralar.

      Tarihi vakıa da gösteriyor ki örtümüze hakaret eden cahiller bizden değiller. Ya Ermeni ya da Fransız askerleriydiler. Demek ki örtüden rahatsız olan cahil kafalar bizden değiller. Bunlar olsa olsa ecnebi taifesinden olabilirler. Dağdan gelip bağdakini kovmak istediklerine göre bunlar işgal güçlerinin askeri/öğretmeni oluyorlar. 

     Bu zihniyete sahip olan insanlar; farklı fikir ve inançlara saygı duymayıp %99’u Müslüman olan insanların mukaddesatlarına saldırarak ecnebi zihniyetin ürünü olduklarını kendileri gösterdiler. Değerlerimize tahammül etmeyen bu Fransız malı ecnebileri nasıl ki Sütçü imamların imanlı cesaretleri ile kovuldular, aynı şekilde bu İslamî şiarlara tahammül etmeyen, Müslümanları Müslümanca görmekten rahatsız olan içimizdeki ecnebiler de benzemek istedikleri emperyalist devletlere gitsinler. İslamî mukaddesatımızla alay eden, çocuklarımızı şirke bulaştıran ecnebi öğretmenlerin millî eğitimde yeri olmamalı, olursa bu toplumsal bir felaket olur.

    Kurtuluş Savaşını anlatan bir karede bir tane mini etekli resim bulabilir misiniz? Mümkün değil, bulamazsınız. Çarşaf düşmanı olup da ‘Cumhuriyet kadınıyım’ diye övünen mini etekliler ise görüntü olarak zamanın işgalci güçlerin kadınlarına benzemektedirler. 

    Cepheye mermi taşıyan kadınlar kime benziyorlar? Bugün bu topraklarda sözde esaret altında yaşamıyorsak bunu, çarşafıyla cepheye mermi taşıyan, yeri geldiğinde omuz omuza çarpışan Nene Hatunlara, Kara Fatmalara, Şerife Bacılara borçluyuz. Yarı çıplak kadınlarına değil…

     Son dönemlerde 29 Ekim, 10 Kasım gibi günlerde okullarda tuhaf şeyler oluyor. Önemli günler adı altında halkın %99'u Müslüman olan bir ülkede onların değerlerini küçümseyen ve en önemlisi İslam’a olan düşmanlıklarını minik çocuklara empoze eden yaratıklara neden yetkililer sessiz? 

    Hiçbir kural tanımaz, ahlaki ilkesi olmayan bu ucube öğretmenler ile gelecek; karanlığa doğru yönlendiriliyor. Müslüman çocuklarını şirke bulaştırıyorlar. Çocukları kula kulluk etmeye yönelten bu zihniyet ülkenin tam bağımsızlaşması önündeki en büyük engeldir. Bu gerici, mağara döneminden kalan ucube kılıklı öğretmenlerin çocuklarımıza öğreteceği hiçbir şey yoktur. Nefsinin esiri, şeytandan ilham alan bu zihnî karanlık ecnebi giyimli öğretmenlerle bu ülkede birlik ve beraberlik sağlanamaz. 

Sözümüzü Mehmet Göktaş Hoca'nın sözüyle bitirelim:

Öğretmen Efendi,

Çocuklarımızın kime ibadet edeceğine sakın burnunu sokma, buna biz karar veririz.

 

Vesselam…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *