88

     Gün geçmiyor ki bir hırsızlık vakasıyla uyanmayalım. Hafta sonu pazar günü sabah kalktık elektrikler yok. Neyse gelir, dedik. Bekledik, bekledik; lakin elektriğin geleceği yok. Balkona çıktım, evin biraz ilerisinde elektrik arıza ekipleri gözüme ilişir. Ama yanlarında polis otosu da vardı. Polis otosunun burada ne işi olur? Polisler gelse gelse inşaatlarda çalışanlar için gelir, öğrencilerin sınavda dikkatleri dağılmasın diye... Ama mahallede inşaat çalışması da yok. Polisler, öğlene kadar beklediler.  Elektrik arıza ekipleri de arızayı gidermek için uzun süre uğraştılar. Trafomuz yenidir, daha bir yılı dolmadı. Patlama sesi de yok. Bu kadar uzun sürecek tamir işi ne olabilir, diye düşünürken, küçük kardeşim geldi. Dediğine göre hırsızlar, trafonun kilidini kırıp şalterleri indirmişler, sonra da kabloları çalmışlar. Meğer polisler onun için gelmişler ve elektrik arızası da onun için uzun sürmüş. Yer Seyitler Mahallesi...

     Haziran ayı içerisinde Batman'ın İluh Mahallesinde bulunan İluh Camisine giren hırsızlar caminin abdesthane ve tuvalet yerlerindeki muslukları söküp çalmışlar. Hırsızlar, işi Allah’ın evine kadar götürmüşlerse iş çığırından çıkmış demektir.

     Maalesef bağımlılığın artması ile birlikte hırsızlık olaylarında da ciddi bir artış olmuştur. İçtikleri zehrin parasını bulmak için her türlü haltı yemeye çalışıyorlar. 

     Daha önce Batman Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube ekipleri, 2020’nin olay istatistiğini kamuoyuna paylaşmışlardı. Bir yılda il genelinde 934 hırsızlık olayı yaşanmış. Bunun içinde 90 tanesi motosiklet hırsızlığıdır. Demek ki ortalama günde 3 hırsızlık olayı yaşanıyor.

     Peki hırsızlığın önüne nasıl geçilir derseniz; kanunlarımız İslamî olsaydı, çözüm kolay olurdu; ama kanunlarımız ve eğitimimiz Batılı değerlere göre şekillendirildiğine göre çözümü de onlar bulsunlar diyeceğim, ama görünen köy kılavuz istemeyecek kadar aciz durumdalar. İslam'ın hâkim olduğu devirlerde İslam toplumunda asayiş ile ilgili suçlar ancak parmakla gösterilecek kadar azdı. Memleket, yüzünü Batıya döndürdükten sonra gün yüzü göremez oldu. Günde ortalama üç tane hırsızlık vakası yaşanıyor, diğer vakaları saymıyoruz şimdilik.

     Geçmişte bu kadar kamera olmamasına rağmen hırsızlık olayı bu kadar yaşanmıyordu. Şimdi ise her yer kamera; ama hırsızlar korkmadan millete zarar verebilmektedir. Demek ki maneviyatı zedelenen insanları laik/seküler yasalar zapt edemiyor. İslam'ın hâkim olduğu zamanlarda İslam toplumunda herkesin başına bekçi bırakılmıyordu. Onun yerine her kalbin manevi bir bekçisi olan takva vardı, Allah korkusu vardı. Eğer siz insanlardaki Allah korkusunu, ahiret endişesini söküp atarsanız potansiyel suçlu yetiştirmiş olursunuz.

     Eskiden kapılar tahtadan yapılırdı, pencereleri de örten sadece perdeler vardı. Şimdi ise çelik kapılar, demir parmaklı pencereler, site bekçileri, kameralar, araçlara takılan alarmlar... gibi tedbirler alınmasına rağmen hırsızlık olaylarında gerileme olmuyor. Aksine artışlar olmaktadır. İşin sadece hukuki boyutunu ele alıp ahlaki boyutunu ihmal ederseniz olacağı bu olur. 

     Taşları bağlayıp itleri salmak çevreye zarar getirir. Toplumu irşad eden Kur'an öğretmenlerini zindanlara atarsanız ortalığı şeytanın avanelerine bırakmış olursunuz. Şeytan ise kötülükten başka bir şey düşünmez. Memleketi yakıp yıkar. Maddeci zihniyetin ektiği tohumların topluma yansıması kâbus olarak döner. Ya bu nesli İslamî bilinçle bilinçlendirirsiniz ya da kapılarınıza attığınız hiçbir kilit sizi koruyamayacaktır.

     Tüm çağlara hitap eden Kur’an ile hareket etmezsek buyrun sizi aldıklarınız yasalarla baş başa bırakalım. Fransa'dan aldığınız idare hukuku ile idare edin. Olmuyorsa Almanya ve İtalya'dan alınan ceza kanunları ile de yargılayın. Fransa dünyanın en ahlaksız toplumu ve sömürgeci bir toplum. İtalya ve Almanya ise en faşist sömürgeci yönetimlere sahiptirler. Birinci ve ikinci dünya savaşın çıkmasına ve milyonlarca insanın ölmesine sebep olan devletlerin kanunları ile halkınızı idare ederseniz, sonuç...

     Hırsızları hapse atıp bir müddet onları hırsızlıktan alıkoyarsınız, ama çıktıktan sonra tekrar aynı işe devam ediyorsa Jung'u dinleyin. 

Jung; “Sırf hapiste olduğu için hırsızlık yapmayan hırsız, ahlaklı bir kişi değildir” der. Dürüstlük ve ahlak; fırsat bulamadığı için yanlış bir davranıştan uzak durmak değil, fırsat olmasına rağmen yanlış davranışı tercih etmemektir...!

İşi kökten halleden Kur’an ile hareket edenlerden olmak duasıyla... 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *