0

 

   Ayet...“Ve Adem’e tüm isimleri öğretti”

   Hadis...“Alemler helak oldu. Alimler hariç alimler helak oldu. Amiller hariç amiller helak oldu. İhlâs sahipleri hariç. İhlas sahipleri dikkat etsin önlerinde büyük tehlikeler vardır.”

   Abdullak ibn-i Mesud...“Şüphesiz ilim bilgi çokluğu değil Allah’tan korkmaktır.”

                Şüphesiz şu bilinmelidir ki Allah'ın Alîm isminden ve ilim sıfatından uzaklaşan bütün ilimler yada ideolojiler adları sosyalizm, marksizm, leninizm, apoizm ve kemalizm olsa da şeytanın ilim ağacının dallarıdırlar. Kendi bilgilerini tanrısallaştıran bilim çağı ya da modernizm dediğimiz şu asırda bu dalların yoğunluğu göklerden süzülen kusursuz ilme savaş açmış kimi zaman da kirletmeye çalışmıştır. Onun için Nebi(a.s) “faydasız ilimden Allah'a sığınırım” kelamını pekiştirmenizi istiyor. Ve büyük bir medeniyet inşa eden devrin güzide ashabından Abdulah bin Mesut diyecekti ki: “ilim bilgi yokluğu değil lakin ilim Allah'tan korkmaktır.” Onun içindir ki islâm düşünce tarihinde marifetullah gibi bir kavram ortaya çıkmıştır. Demek ki ma’lumat çokluğu yetmiyor bununla beraber haşye (korku) da gerekmektedir.

Eğer tarihe hakikat nazarıyla bakılıp ve hakkıyla temaşa edildiğinde tarihin tozlu ama hiç eskimeyen raflarında ciltler dolusu ilimden, ilmi münazaralardan, ilmi yolculuklardan, ilmin gizeminden, değer ve öneminden bahseden malumat yığını ile karşılaşılır. O rafın müdavimlerinden olan bir kitabı elimize aldığımızda sayfalarda şuna şahit oluruz: Öğretmenin Allah-u Taala öğrencinin ise Hz. Adem olduğu bir sahne ile karşılaşırız. “Ve Adem’e tüm isimleri öğretti” fermanıyla Hz. Adem ilk ilmi yolculuğuna çıkmış olur.Hz. Ademin alim oluşu görülürken Meleklerin de Allah-u Taala’nın öğrettikleri dışında bir şey bilmedikleri göze çarpar. Sayfaları biraz hızlı çevirince meşhur Habil ile Kabil olayıyla karşılaşırız. Ve olay şöyledir:

Kabil tarihteki ilk kanı döker. Ve kanın sahibi Habil ise mazlmane bir şekilde vurulup yerlere serilmiştir. Ama Kabil cahildir. Kardeşini nasıl defnedileceğini bilemez. Tarih o gün bir olayı kaydeder. Tarihte ilk defa bir kuş insana bilmediğini öğretir. Ama bu sefer zahiren bazı şeyler terstir. Muallim bir hayvan, muallem ise bir insandır.

 

                İçinde Hz. Adem’in ve çocuklarının anlatıldığı elimizde bulunan bu kitabı usulca fazla yıpratmadan bırakınca yerine rafta bulunan farklı bir kitabın ilimden ve ilmi serüvenden bahseder bize. Kitabın giriş kısmında; Hz. Musa'ya Allah tarafından vahyedildiği rivayet edilen nasihatı İslamın parlama devrini temsil eden selef uleması kendine rehber ve prensip edinmiştir. der ve sözü nakleder: "Demirden bir çift çarık ve demirden bir değnek edin. Sonra bu çarık eskiyip değneğin kırılıncaya dek ilim talep et." emrine muhatap olan Hz. Musa'yı uzun ve yorucu bir yolculuk bekler. HZ. Musa ve yardımcısı ellerindeki azıkları ile beraber artık yola çıkmışlardır. “Ve bir miktar uzaklaştıklarında, (Musa) yardımcısına:” ağzımızı çıkar!” dedi. “Doğrusu bu yolculuk bizi hayli yormuştur.” sözüyle Hz. Musa aslında bizlere bu yolun yorucu ve meşakkat dolu olduğunu asırlar öncesinden haber verir. Ve Hz. Musa yanında ilminden faydalanacağı bir üstad arar. Sanki ufukta bir şeyler belirir artık. “Sonunda orada, kendisine katımızdan bir lütufta bulunarak (ilmimizden) bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan birini bulurlar.” Hz.Musa’nın amacı hasıl olmuştur artık. Ayette geçen "Abden min ibadina"nın tam karşılığı “kullarımızdan bir kul”dur. Bu kul ise İslâm rivayet geleneğinde “Hızır (yeşil adam)” adıyla ünlenmiştir. “Musa ona dedi ki: “Doğruyu bulma konusunda sana öğretilen bilgiden bana da öğretmen için sana tabi olabilir miyim?” deyince “O (hızır) korkarım ki sen benimle birlikteliğe sabredemezsin!” dedi. Meğer ki bu yolculuğun azığı sadece birkaç parça ekmek ve balık tan ibaret olmadığını, aksine en büyük azığın sabır ve sebat olduğunu dile etirmiştir Hz. Hızır.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *