0

 

                Ve söz Hz. Musa’dadır. Artık Hz. Musa; “İnşallah beni sabırlı biri olarak bulacaksın.” dedi ve ekledi: “Ben senin hiçbir emrine karşı gelmeyeceğim” diyerek başlar Hz. Musa'nın ilmi yolculuktaki imtihanı... Ve sonrası ise malumdur zaten. Muallimin Hz. Hızır Muallemin Hz. Musa olduğu bu kıssa da bitmiştir artık. Bize ise bu kıssadan en büyük hisseyi almak düşer asırlar geçse de üzerinden...

                Koridorlarının uzun, kitaplarının ise çok olduğu bu kütüphanede eğer daha fazla ellerimizi kitapları uzatıp okumaya devam edecek olursak bu işin ve uğraşan bir ömre sığmayacağı bir hakikattır. Biz en iyisi içinde muallimin ve muallemlerin çok olduğu bu kütüphaneden yavaş yavaş ayrılıp, tarihi kapıdan çıkınca dışarı, bir yol ve tabela bize bugüne gelmemizi işaret eder lisan-ı haliyle... Ve yola koyuluruz...

İlim ne bir şairin şiiri kadar sadece hisse, ne de bir kâhinin kehaneti kadar yalnız fehme hitap etmektedir. Bilakis ilim göze hisse, akla, fikre, görünene, görünmeyene ve de saadet-i dâreyne hitab eder. Şair ne güzel demiş ilmi anlatırken; “İlim kolonsuz bir binayı ayağa kaldırır.” Bunu derken aslında ilmin nelere kadir olduğuna  neleri yapıp neleri yapamayacağını anlatmaktadır. İlmin deryası, okyanusu ve de asıl kaynağı olan Kur'an uyuyan, oturan, kalmak bilmeyen bizlere; “Kalk ve uyar” der. Kolonsuz bir binayı (mecazen de olsa) kaldıran ilim neden bizi de kaynağından aldığı güç ve ruhla ayaklandırmasın.

                 “İslâm dünyası darmadağın bir halde olmasına rağmen iktisadi, siyasi ve askeri alanlarda ciddi sıkıntılar yaşamasına rağmen neden dünyayı yöneten güçler küresel tehdit olarak müslümanları ilan etmiş durumdadırlar. Acaba onlar müslümanlardan mı, yoksa islam'dan mı korkuyorlar? Acaba müslümanlardan mı yoksa onların ellerinde olan ama müslümanların kendilerinin bunun farkında olmadıkları sermaye den dolayı mı telaşlanıyorlar? Bu üzerinde durulması gereken bir husustur.” “Bugün islâm âleminin yeniden ayağa kalkması için yeniden silkelenip dirilmesi; yeniden basiretin açılması için ve yeniden kulağını açıp yeniden duyup özüne dönmesi için bir ruha ihtiyaç vardır. Ancak bu ruh ümmeti ayağa kaldırıp harekete geçirir. O ruh ise Kur'an, sünnet ve bu ikisinden beslenen ilimdir. Kur'an'ın mucize oluşunu anlatmaya kalkınca aciz Velid bin Muğire Kur’an’ı inkar etmesine rağmen o gün şunları söyleyecekti;  Allah adına yemin ederim ki bu sözlerde bambaşka bir tatlılık, letafet; ayrı bir güzellik vardır. O, altında bulunan kendi dışındaki diğer tüm sözleri kırıp geçirir/yerle bir eder ve onların üzerine çıkar. Ondan üstün, ondan daha yüce bir söz bulunamaz.”

 

                Dinin içinin boşaltıldığı, imanın amelden, amelin ahlak ve hukuktan, ahlakın kutsaldan koparıldığı amaçtan yoksun bir dünyada yaşıyoruz. Böyle bir dünyayı ıslah edecek tek lider Hz. Muhammed, tek söz onun evrensel mesajdır. Nebi(a.s)’ın aramızda olmayışı sebebiyle bu iş onun varislerine yani alimlere düşer. Nasıl ki zulumat dolu bir mekanı gülistana vede nurefsan’a çevirmişse Nebi(a.s) “Rahmetel’lil alemin” olarak onun varislerine de özelde Rahmetel’lil Amed Rahmetel’lil Batman Rahmetel’lil Adana olmak düşer. Islahın ve kurtuluşun yegane projesi muhakkak ki mualliminin Kur'an ve sünnet, mualeminin ise bütün ümmetin olmasıyla gerçekleşir. Sözün gücünü, gücün sözüne üstün kılan, kaleme ve yazdıklarına yemin eden kelamıyla size değer katan ve kalemi yaratan, onunla öğreten Allah-u Teala ümmeti muallim ve muallellerle ayağa kaldıracaktır...

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *