0

 

     Ey Azizim; Düşüncelere hep prangalar mı vurulurmuş bu hayatta. Acep hep bize mi uzanırmış kan kusan namlular ocağın ayazında. Torba dolusu ahımız yok muydu o günlerde zaten birde seni ayırdılar bizden? Ağaran sadece sakalın mıydı senin yoksa sakalınla beraber günler miydi? Sitem yüzlü silgiler tüm gerçekleri örtbas ettiler utanmadan gülerek. Acaba gülmeli miydik şahadete yoksa sensizlik sebebiyle hüzne gark mı olmalıydık? O günlerde anneler çocuklarına sukut etmeleri için şeker verirdi. Bize şekerden daha tatlı ne verilebilirdi ki gözyaşlarımızı saklamamız için. Salkım salkım zulüm yağarken âlemi ervaha biz baş başa kalmamalı mıydık zalimler ve zulümleriyle? O gün zulüm ayakta kol gezerken münzevi olup köşemize mi çekilmeliydik? Yoksa her gün aşura her yer kerbela hepimiz Hüseyin’iz demeli miydik? Resmedilmiş destanının üzerinde ki kara yüzlü prangaları kırmalı mıydık?  O an saman mı çabuk tutuşur yoksa zaman mı senin yokluğunda? Bu soruyu samana mı sormalıydık yoksa su gibi cari olan zamana mı? Aşkı sana mı sormalıydık yoksa aciz mecnuna mı? Sorunca sakın Leylalar yerinmesin? Sen leylanı zikrederken otuz üçün esrar ve gizemiyle. O dakikadan sonra ne hacet Mecnuna sorup Leylaları küstürmeye.

   Ey Azizim; Bedii gülüşün yok muydu senin ölüme, her kese ve her şeye rağmen? Gülüşünden ders almazlar mıydı rahleyi tedrisatında? Eteğine yapışıp toplamazlar mıydı yitik sadakalarını? Unutmuşlar mıydı ey can Hüseynim yeryüzünün tüm yollarının kapısı ölüme çıktığını? Ölümden sonra yolların tek yola indiğini ve Allah dan başlayan yolun bir gün yine Allah ta biteceğini fehmetmezler miydi? Seni öldü bilirken insanlar. Zülfikari bir vuruşun yok muydu küfrü baştan aşağı titretecek? İçinde bulunduğumuz kışın buzu erirmiydi hiç sen uzaklardayken? Sen hem ay hemde güneş değilmiydin? Ne olur doğmazmısın hem gecemize hem gündüzümüze. Doğmanla erimezmiydi firakımız bir an bile olsa? Geceleri yıldız olup tekrardan rehber olmaz mıydın yolunu kaybetmiş bizlere? Parlamanla üşümekten kurtulmaz mıydı vuslatımız? Isıtmaz mıydın karla kaplı olan nurefşanımızı? Bir teselli vermez miydin kambur olan gözlerimize? Yorgun olan kirpik ve gözlerimizin içini sevindirip güldürmez miydin?

       Şehadete talib olanlar kefenini giyip gezmezler miydi sokaklarda? O an boş Donkişotluk para edermiydi cenk meydanında? Ve dimağları bunun farkına varmaz mıydı artık? Efsunlanmış mıydı bütün kalpler o vakit? Sen masivaya vurmuşken tekmeyi. Kalpler gözünü açmaz mıydı senin gibi bir hakikate sen serden geçmişken? Mağaranın dili o gün konuşup hakkı haykırmaz mıydı? Yollar ve bastığın toprak haber vermez miydi meleklere, oralardan derdi halkı olmuş bir yiğidin geçtiğini? Sen ve azığın yola koyulmuşken.

       Yüreğimizin en ulvi reyhanı olmaz mıydın? Reyhanlar yarışırken koku yaymak için şuhedayla. Mektebimin nadide üstadı olmaz mıydın? Her taraf miski amber kokarken kokunla. Karanlık yüzlü gecelere inat nurlandırmaz mıydın bugünümüzü yarınımızı? Tenha olan vakitlerdeki uzun secdelerindeki duana bizi de misafir etmez miydin? Allah sana lütfetmişken tüm güzellikleri. Gözden ırak olunca gönüldende ırak olurmuydun? Her vakit süslerken rüyalarımızı.

 

      Ey Azizim birçok kişinin adamlığını çeketinin astarında unuttuğu bir vakitte, bu konuda ders vermez miydin bizlere. Ve arz etmez miydin bu halimizi pürmelâlimizi Rabbimize...

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *