23 Nisan Çarşamba günü İstanbul’da Silivri merkezli 6,2 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Korkup pencereden atlayanların dışında yaralanan veya ölen yok çok şükür.. Rabbim muhafaza eylesin, beterinden korusun. Ancak tedbir noktasında yıllardan bu yana yapılan uyarılara rağmen hâlen yol katedilememiş olunması kahredici bir durum..

Oysa göreve gelmeden önce ne demişti İBB eski başkanı İmamoğlu?

“Beş yılda bu işi çözeriz” demişti. Peki sonuç? Görevde bulunduğu ikinci dönemine rağmen hak vere..

E haklı tabi adam.. Tatil yapmaktan fırsat buldukça İstanbul’a hizmet yerine temel atmama törenleri yapmaktan, son demlerinde ise devletin tepesi cumhurbaşkanlığına nasıl çökerim provalarından fırsat bulamadı.

İstanbul halkıyla alay edercesine İstanbul’u Kentsel dönüşüme sokacağına gitti birkaç tane KENT lokantası açtı.

Şimdilerde ise 560 milyar yolsuzluk iddiasıyla suç örgütü kurmaktan cezaevinde. Üstelik depremin merkezi Silivri’de olması da ayrı bir tevafuk..

Tabi bu iş sadece belediyelerle çözülebilecek bir mesele değil. Çevre Şehircilik Bakanlığının İstanbul için çok ciddi plan projeyle olaya el atması lazım. Aksi halde iş liyakatsizlere ya da “Benim görevim değil onun görevi” söylemine indirgenirse olabilecek yıkıcı bir depremin altında herkes kalır, Allah muhafaza…

***

HAMAS’ın silahlarını bırakmasını istiyorlar.. Ancak bu şekilde bir kalıcı ateşkes sağlanır diyorlar.. Yoksa çocuk, kadın tüm sivilleri sığındıkları çadırlarda dahi yakarak öldürürüz tehdidinin gereğini yapıyorlar en vahşi şekilde!..

Siyonistler, 2 Marttan bu yana gıda, sağlık ve yakıtın girmediği Gazze’de salgın hastalıklar, hafif yaralıların dahi tıbbi cihaz eksikliğinden sakatlanması, ilaçsızlık ve açlıktan ölümlerin başlamasını bekliyorlar.

Teröristler; yaptıkları soykırımın kameralardan tüm dünyaya yansıtılmasından rahatsız olmadıkları gibi, İslam ülkeleri yöneticilerinin umurunda olmayanlar ile seyrederken dudaklarını ısıranların acizliklerini izlemekten de zevk alıyorlar.

HAMAS’a, ‘Elinde tuttuğun esirlerimizi serbest bırak ardından silahlarını bırak, Gazze’den çekileceğiz’ diyorlar..

Herkes de biliyor ki siyonistlerin sözüne güvenilmez. Aylardır sürdürülen ateşkes görüşmelerinde HAMAS’ın tüm şartları yerine getirmesine rağmen siyonist rejim ve ABD’nin süreci uzatarak amaçlarına ulaşmak için bir oyalamacada bulunduğu aşikar..

Aracı olan ülkeler de bunun farkında..

Başta Türkiye olmak üzere sorumluluk sahibi Müslüman ülkeler daha neyi bekliyorlar? Tüm Gazze halkının soykırımdan geçirilmesini mi? Sıranın kendilerine gelmesini mi?

Yetmez mi bu kadar kan, gözyaşı ve acı…

***

HÜDA PAR yine hayırlı bir işe el attı. Ailenin korunması ve sapkınlığın suç sayılması için Meclis Başkanlığı’na bir kanun teklifi verdi. Bildiğiniz gibi Türkiye’de “Hayasızca Hareketler”de bulunmanın cezası yok..

Yani zina suç olmadığı gibi aleni cinsel ilişkiye bile ceza yok! Rusya gibi birçok gayrimüslim ülkede bile yasak getirilen LGBT sapkınlıkları Türkiye’de maalesef suç değil!

Gerekçe; batılı ülkelerin on yıllardır dayattığı uyum yasaları çerçevesinde “Özgürlükler kısıtlanamaz”! prensibi..

İyi de insan fıtratını bozan, nesli ifsat eden ahlaksızlık ve sapkınlıklara özgürlük mü denir!

Resmen akıl tutulması yaşıyorlar..

Teklif, mecliste grubu bulunan partilerce desteklenip kanunlaşırsa, sapkınlık ve ahlaksızlık ciddi oranda suç sayılacak.

Kanun teklifine şimdiden toplumun önemli çoğunluğundan destek var. Tabi azınlık sapkın güruh ve destekçileri de salyalarını akıtıyor.

Savaş yöntemlerinin değiştiği günümüzde emperyal düşman, dönüştürdüğü aparatları vasıtasıyla Müslüman milletimizin kültür ve geleneğini aşağılayarak, ahlaksızlığı yaygınlaştırarak ve aile kurumunu hedef alarak toplumu soysuzlaştırma faaliyetlerini yoğun bir şekilde sürdürüyor.

Unutulmamalıdır ki Aile insanlığın kalesidir. Aile yoksa nesil de yoktur.

HÜDA PAR’ı, attığı bu hayırlı adımdan dolayı bir kez daha tebrik ediyorum.