Siyonist sözde cumhurbaşkanı Isaac Herzog, gittiği Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde konuşarak, “Dünya israile takıntılı biçimde odaklanmak yerine Afrika’daki büyük insani krizlere yönelmeli.” demiş.
En son söylenecek sözü en başta belirtmek gerekirse; sadece bu cümle bile Sudan’ın El Faşir şehrinde Hızlı Destek Kuvvetleri(RSF) milislerinin 500 gündür abluka altında tuttukları şehirde ne olduysa bir anda başlattıkları vahşetlerin kimlerin eseri olduğunu açıklıyor olmalı.
HAMAS ile israil arasında varılan ateşkes anlaşması sonrası siyonist rejim, yaptığı soykırımı unutturmak ve dünya çapında nefret odağı olan imajını düzeltmek için birçok yola başvurdu.
Bunlardan biri uluslararası medya ve özellikle sosyal medyanın etkin kullanılarak dezenformasyon üretmesiydi. Nitekim katil Netanyahu’nun geçtiğimiz ay BM için gittiği New York’ta influencerlerle bir araya gelmiş, X’i markajlama ve Tiktok’u satın alma stratejilerinden söz etmişti.
Toplantıya katılan influencerler, daha sonra yoğun bir şekilde HAMAS’ı “terörize” gösteren ve işgal topraklarındaki gaspçı yapay toplum siyonistleri de “korku ve endişe içerisinde yaşayan masum bir halk”mış gibi gösteren yoğun paylaşımlarda bulunmuşlardı. Bu influencerler, hâla devam ettikleri yalan algı odaklı her bir paylaşım için ise ücret olarak 7 bin dolar alıyor.
Siyonist israili, yaptıkları vahşiliklerden aklama operasyonunun bir diğer yöntemi ise Gazze’de yaptıkları vahşi katliamlar benzeri katliamları, Müslüman coğrafyalarda kimliği Müslüman görünen ancak İslam’la hiçbir bağı olmayan soysuzlar üzerinden yaptırarak Gazze’de kendi yaptıkları soykırımı unutturmak peşinde!..
İşte, bir süredir El Faşir’de yapılan vahşetlerin asıl sebebi bu!..
Sudan’daki kaosun yıllardır sürdüğünü biliyoruz. Ancak ne 2000’lerde Cancavid’lerin ne de Kuzey-Güney ayrılık savaşında, RSF’nin son günlerde Sudan halkına yönelik vahşi katliamları kadar ileri gidilmemişti.
RSF paramiliter milislerinin, katlettikleri binlerce sivilin kanını döktüğü El Faşir’deki toprak parçasının kızıllığı uydudan bile görülüyor!..
Soru şu; Cancavid’lerin devamı olan bu örgüt ne denli vahşi olsa da neden kadınlara tecavüzle birlikte çocuklara kadar en vahşi şekilde yaptıkları katliam görüntülerinin yayınlanmasını istediler?
Sonrasında bunun kendileri için bir idam fermanı olacağını bilmiyor da değiller aslında... İşin saha gerçekleri var ve eğer işlerse UCM var...
Ancak emir kulu da olsalar, uluslararası kamuoyunun sessiz kaldığı sahiplerinin kendilerine koruma sağlayacağına inanıyor olmalılar.
Hemedti olarak bilinen Mohamed Hamdan Dagalo’nun lideri olduğu RSF’yi BAE destekliyor, BAE’yi de israil!..
Sudan’dan çıkardığı altınları BAE merkezli işleten ve uluslararası bağlantılara sahip Hemedti’nin serveti 2023’te 7 milyar dolardı.
Hemedti’nin destekçisi BAE’nin ise Sudan'ın altın dahil olmak üzere çoğu henüz keşfedilmemiş tarım ve mineral kaynakları üzerinde Hemedti’den çok daha büyük çıkarları bulunuyor.
Ancak daha önce El Faşir’de yaşananlara dair yazımda da belirttiğim gibi BAE’nin asıl görevi; ABD ve israil tarafından Sudan dahil, Arap-Afrika kıtasında halkların küresel emperyalizme karşı yükselen İslami bilince kavuşma ve İslami yönetim modeli inşa etme çabalarını sabote eden taşeron güç olarak kullanılmasıdır.
BAE, iki yıla yakındır RSF'ye silah tedariği ile paralı askerlerin geçişlerini komşu Çad ve Libya’nın güneyindeki el-Kufra, Uganda'daki Kajjansi, Somali'nin Puntland kıyısındaki Bosaso kentinde inşa ettiği üslere indirdiği uçaklar üzerinden yapıyor. Ayrıca Sudan'ın Güney Darfur'daki Nyala ve el-Faşir'e 200 km uzaklıktaki el-Malha olmak üzere ikmal ve istihbarat amaçlı kullandığı iki üssü daha bulunuyor.
2024 Temmuz’da sızdırılan BM Güvenlik Konseyi belgelerine göre RSF ile bağlantılı bir uçak enkazında BAE pasaportları bulunmuştu. Bir diğer tespit, Uluslararası Af Örgütü’nün Mayıs 2025'te BAE'nin Darfur'a gelişmiş Çin yapımı silahlar gönderdiğini ortaya koydu.
RSF, El Faşir’de katliamlara başlar başlamaz gerek BAE’deki sosyal medyada etkin hesaplar, gerekse israilli hesaplar, paramiliter güç RSF’ye karşı savaşan Sudan Silahlı Kuvvetleri’ni(SAF) hedefe koyan paylaşımlarda bulundu.
Batı medyasında yazıları çıkan BAE’li analist Amjad Taha, Sudan ordusunu(SAF) İhvan hareketi ve HAMAS'la ilişkilendiren paylaşımlarda bulundu. Taha, yaptığı bir sosyal medya paylaşımında HAMAS’ın elindeki bir aile ile Sudanlı bir ailenin fotoğraflarını paylaşarak bunların “Müslüman Kardeşler zihniyetinin kurbanı”! olduğunu yazdı.
Aynı fotoğraf karesini israilin Arapça sosyal medya hesabı da yayınlayarak altına şu mesajı koydu: "Kendilerine 'Müslüman Kardeşler' diyenlerin terörü, her yerde aynı vahşi terörizmdir. Bu iki kadın, Müslüman Kardeşler örgütüne bağlı güçlerin elinde, biri Sudan'da, diğeri Gazze'de olmak üzere, çocuklarıyla birlikte öldürüldü.”
Peki, işin aslı neydi?
Görüntüsü yayınlanan Sudanlı kadın ve çocuklarını, Sudan ordusu değil, BAE’nin desteklediği RSF milislerinin katlettiği.. Gazze’de rehin tutulan kadın ve çocuklarının da Kassam tarafından öldürülmediği, israilin hava saldırılarıyla öldürüldüğü gerçeği var ortada..
Dolayısıyla; El Faşir’de yaşananlar, siyonistlerin Gazze’de yaptıkları soykırımın izlerini silebilmek için yaptırdıkları vahşi katliamlar üzerinden sosyal medya araçlarıyla dünya halklarını etkilemek için yürüttükleri kanlı bir algı operasyonudur.