Küresel Sumud filosuna katılmak için Ankara’dan İstanbul’a oradan da 1 Eylül Pazartesi günü Tunus’a indik. Uçakta sanatçı Ender Tekin, İttihadül Ulema’dan Mehmet Özer hoca, mütercim yazar Ayçin Kantoğlu ve daha başka isimler de vardı.. Herkesin tek bir amacı vardı; 23 aydır Gazze’de sürdürülen soykırımın son bulması, ablukanın sona ermesi ve insani yardım ulaştırabilmek..
Havaalanından otele geçtik. Otelde Türkiye’nin farklı illerinden filoya katılmak için gelen kardeşlerle karşılaştık onlarla hasbihal ettik. Aynı günün akşamında HÜDA PAR milletvekili Faruk Dinç de geldi.. Saadet partili milletvekilleri: Necmettin Çalışkan ve Mehmet Atmaca, Gelecek Partili Sema Silkin Ün, Yeniden Refah partili Ali Yüksel’le birlikte toplam beş vekil Tunus’a gelmiş Gazze’ye gitmek için yola revan olmuşlardı.
Burada, Barcelona’dan gelecek olan gemileri bekliyorduk. Ama öncesinde organizasyonun düzenlemiş olduğu bir eğitim sürecinden geçecektik. Organizasyonu düzenleyen Avrupa ekibi gerçekten bu işin uzmanı diyebileceğimiz isimlerden oluşuyordu. Aralarında daha önce ablukayı kırmak amacıyla tekneyle yolculuk yapan bir çok isim vardı. Dört gün süren eğitim sürecinde bu uzman isimler işgalci israilin her türlü olası senaryolarına karşı şiddetsiz bir şekilde sivil inisiyatif olarak nasıl bir tavır takınılması gerektiği konusunda seminerler verdiler. İşin hukuki boyutu, günler sürecek yolculukta insani ilişkiler ve psikoloji üzerine konuşmalar yaptılar. Gerçekten faydalı bilgiler ve de disiplinli organizeli hareketlerinden şahsen ben istifade ettim..
Dört günlük eğitim sonrası 4 Eylül’de Tunus’tan yelken açarak Akdenize açılacak ve Gazze’ye gidecektik ancak daha buradayken siyonist işgal rejimi, filomuzdan iki gemiye drone saldırısı gerçekleştirdi. Sonrasında bazı gemilerde teknik aksaklıklar nedeniyle liman yönetiminin engeli ve anlamlandıramadığımız farklı engellerle karşılaştık.
Farklı bir gece bir teknemizin yakıt deposu delinirken bir başka teknemizin motor aksanlarından biri faili meçhul bir şekilde kırıldı. Sonraki günlerde ise organizasyon, katılımın yüksek olması ve karşılaşılan engelleri baz alarak gidecekler arasında kura çekti. Listeler tekrar tekrar yenilendi. Sonuç olarak 15 gün bulunduğumuz Tunus’ta bulunan Türkiye delegasyonu olarak ve milletvekilleri dahil birkaç teknik kişi hariç hiçbirimiz gemilere binemedi.
Bu duruma tüm Türkiye’den gelen arkadaşlar olarak çok üzüldük. Çünkü bizi bu filoya katılmaya iten ana sebep; Gazzeli kardeşlerimizin çektiği acılardı ki bu acıları dindirmek de İslam kardeşliğimizin bir gereği olmakla birlikte insani ve vicdani sorumluluğumuzu getirmekti.
Yüreğimiz buruk bir şekilde ülkeye döndük. Ancak teknelere binemesek de bu saatten sonra filonun amacına ulaşması için karada var gücümüzle çalışacağız inşallah..
Gelinen aşama itibariyle tüm dünya halkları uyanmış, ayağa kalkmış, artık her şeyi sorguluyor..
İşgalci israilin uzun yıllardır küresel çapta yürüttüğü medya, siyaset, ekonomi, istihbarat, kültür sanat olmak üzere gerek algı operasyonları gerekse de fiziki saldırıları gibi çok katmanlı faaliyetleri tutmuyor artık geri tepiyor elhamdülillah...
Müslüman olsun gayrimüslim olsun 44 ülkeden farklı milletler bu filoda yer alıyor. Farklı dinler farklı milletleri bir araya getiren insanlığın ortak vicdanıdır, kanayan yaraya merhem olmaktır. Mazlumun yanında zalimin karşısında durmaktır. Bu hali dolasıyla Küresel Sumud Filosu’nu Hilfulfudul hareketine benzetiyorum.. Vicdanlı insanların Gazze için adalet eksenli başlattıkları bu çok uluslu insanlık hareketi de günümüzün Hilfulfudul’u olarak okunabilir.
Herkes gücü nispetinde Küresel Sumud filosuna destek olmalıdır. İsrail’in olası müdahalesine karşın İslam ülkeleri teyakkuzda olmalıdır. Lağvedilmesi gereken BM kaybettiği misyonuna tekrar kavuşmak istiyorsa Gazze’de süren soykırımı durduracak net adımlar atmalı ve Küresel Sumud Filosu’nu Akdeniz’den Gazze’ye kadar koruyacak barış gücü konuşlandırmalıdır.
İşgal rejiminin daha gemiler yola çıkmadan yaptığı açıklamalarla müdahale edeceği gibi tehditler savururken başta İslam ülkeleri ve vicdan sahibi tüm devletlerden beklenen; soykırımcı aparthed rejiminin tehditlerine karşı vatandaşlarını koruyacaklarına dair askeri taahütte bulunmaları hayati öneme sahip olmakla birlikte uluslararası normlara uygun hareket eden bağımsız bir ülke olduklarının da nişanesi olacaktır.
Bugün Filistin’le başladığı insanlık dışı vahşeti çevre Müslüman ülkelerle devam ettiren, nihai hedefinin ise tüm insanlık olan siyonist işgal rejiminin hak ettiği cezayı bulması için bu saatten sonra kimin elinden ne geliyorsa ortaya koymalıdır. Çünkü bu bir insanlık vazifesidir.
Küresel Sumud filosu Akdenizden Gazze’ye hareket halindeyken yüreği Gazze ile çarpan halklara çağrımız; meydanlardan siyonist rejimi protesto gösterileri düzenlemeleri, sosyal medya hesaplarından küresel somut filosuna güçlü destek vermeleridir. Diğer yandan boykotu en güçlü şekilde uygulamaları çağrısında bulunuyoruz. Çünkü bu mesele beni seni herkesi ilgilendiriyor.
Rabbim başlatılan bu insanlık seferini Gazze’nin zaferiyle taçlandırsın inşallah..