Ateşkes anlaşması sonrası Filistinlilerin sevincini küçümseyen, tahrip olmuş Gazze üzerinden işgalci terörist rejimin başarılı olduğunu düşünenler oldu ve bu düşüncelerini yüksek sesle dile getirdiler.

Sonuçları ve kayıpları göz önünde bulundurduğumuzda Gazze’nin ve İslami direnişin kaybettiğini iddia edenlerin elinde güçlü argümanlar da var elbette.

İsmail Heniyye, Salih Aruri ve Yahya Sinvar gibi çok önemli üç ismin şehid olduğu, enkaz altındakiler ve kaybolanlarla beraber 100 bin kaybın yaşandığı, 200 binden fazla yaralının olduğu, az sayıda sağlam yapının kaldığı bir Gazze, bu kanaatin oluşmasına neden olabilir.

Evet, meskenler kadar, camiler, okullar ve hastaneler de bombalardan nasibini aldı ve Gazze’nin 7 Ekim önceki haline dönebilmesi için belki on yıllar gerekebilir.

Ama bir şeyi gözden kaçırmayalım: Aksa Tufanı sonrası Gazze’deki direniş hareketleri sadece dünyanın 6’ıncı büyük silahlı gücü olarak kabul edilen Siyonist işgal rejimiyle değil fiili olarak Amerika, İngiltere ve Almanya ile savaştılar. Savaş sırasında askeri anlamda, açık ve gizli olarak, işgal rejimine çok sayıda ülke silah, mühimmat ve para desteğinde bulunurken, Gazze yardımsız kaldı ve kendi imkan ve çabalarıyla bu devasa silah gücüne sahip vahşi düşmanla savaştı. Lübnan’dan işgal topraklarının ta ortalarına kadar atılan füzelerin, Yemen’in ticaret gemilerine karşı yaptığı hamlelerin Siyonist rejimi ve destekçilerini rahatsız ettiği bir gerçek ve elbette önemli; ama bunlar Gazze’ye yönelik vahşi saldırıların durmasına ya da azalmasına yetmedi.

Ateşkes oldu evet; ama ateşkesi dünyadaki imajı yerle bir olan, yıllarca “soykırım mağduru” rantı yerken son bir senede işledikleri cürümlerden dolayı “soykırımcı” olarak tescillenen işgalci terör rejimi ve onun soykırımdaki ortakları daha çok istedi. Ateşkes yapmaları elbette alınlarındaki o kara lekeyi silemeyecek ve bundan sonra dünyanın her yerinde insani değerlere önem verenlerin gözünde laneti hak etmiş kişiler olarak anılacaklardır.

Gazze halkı izzet ve şerefin somut hali olarak tarihe geçmiştir.

Gazze’nin kahraman savaşçıları şehadetten bir an olsun geri adım atmazken, Gazze halkı yaşadıkları onca korkunç saldırılar ve vahşet karşısında metanetini kaybetmedi, teslim olmadı, tökezlemedi.

İşgalci Siyonist teröristlerin ve onların destekçisi emperyalistlerin neler yaptıkları, neler yapabilecekleri, vahşette sınır tanımadıkları konusunda kimsenin şüphesi yok.

Ama Gazze, algıları yerle bir etti.

İnsanlık, 21. Yüzyılda İslam ahlakıyla mücehhez insanların, can pahasına zulme nasıl direndiklerine, şerefli ölümlerin yüz binlerin dirilmesine vesile olduğuna şahitlik etti.