Avusturalya hükümeti Siyonist bir parlamenterin vizesini iptal etti ve ülkeye girişini engelledi.
Brezilya milletvekili, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklama kararı üzerine Netanyahu’nun Brezilya’dan geçişinin yasaklanmasını istedi.
İtalyan antrenörler derneği, soykırımcı işgal rejiminin uluslararası futboldan men edilmesi gerektiğini belirtti.
Kuzey İrlanda’da bir şirket bir günlük geliri olan 180 bin Euroyu Oxfam İrlanda’nın Gazze acil yardım kampanyasına bağışladı.
Şöyle bir göz gezdirdiğimizde önümüze düşen birkaç haber…
Lokantalardan kovulmalar, kimliğini gizleyen turistler, büyük çaplı gösteriler…
Soykırımcı rejim, Amerika’nın siyasi ve askeri desteğine, küresel medya manipülasyonlarına ve karartmalara rağmen dünyanın her yerinde katil ve soykırımcı olarak hedef alınıyor.
Casim el Azzavi’nin dediği gibi “77 yıldır İsrail, Batı’nın sarsılmaz desteği ve hayranlığından yararlandı ve sık sık Ortadoğu’daki tek demokrasi olarak gösterildi.”
Özellikle Amerikan yönetimleri ki Cumhuriyetçi ya da Demokrat hiç fark etmiyor, uzun yıllardır işgalci Siyonist rejimi stratejik bir müttefik ve ahlaki bir ortak olarak görmüş, ona büyük miktarda mali ve askeri yardım sağlamıştır. Hatta bir önceki başkan Biden, “Eğer İsrail olmasaydı biz bir İsrail kurardık” diyerek Amerika’nın bölge siyasetini ne üzerine kurduğunu net olarak ifade etmişti.
HAMAS, 7 Ekimde, işgale, Aksa’ya yönelik saldırılara bir karşılık vermek amacıyla bir operasyon gerçekleştirdi. HAMAS’ın bir amacı da Siyonistlerden esir almak ve zindanlarda uzun yıllardır insanlık dışı şartlarda tutulan Filistinli esirlere karşı takas imkanı elde etmekti.
Çoğunluğu askerlerden oluşan 251 kişiyi esir aldı HAMAS; ama Siyonist işgal rejimi kendisinden bekleneni yaptı ve HAMAS esir almasın diye işgal topraklarında yaşayan ve o sırada Gazze sınırında bir müzik festivalinde bulunan kişilerin üzerine bomba yağdırdı. İşgalci teröristler iki şeyi kazanmayı umuyorlardı. Hem HAMAS’ın esir almasını engelleyecekler hem de “HAMAS sivilleri katletti” diyerek dünya kamuoyunu manipüle edeceklerdi.
İlk anlarda bunu başardılar.
Yalanı yaymaya hazır dünya medyasının bir kısmı “HAMAS bebekleri katletti” iddiasını hiçbir delil ve görüntü sormadan yaymaya başladı.
Sonra yalanları ellerinde patladı.
Görgü tanıkları ve hatta kimi askerler, bölgedeki sivillerin İsrail helikopterlerinden atılan füzelerle katledildiğini açıkladılar.
Siyonist terör çetesi ise artık her şeye kulağını kapatmış, büyük bir soykırımın hazırlığına girişmişti.
80 yıldır hiçbir anlaşmanın şartlarını yerine getirmemiş olan işgalci teröristler, arabulucuların yanında imza attıkları anlaşmaları kısa sürede çiğnedi ve katliama devam etti.
Tüm karartma çabaların rağmen dünya her şeyi gördü ve görmeye devam ediyor.
Soykırım mağduru olduğunu söyleyerek Batının her yerinde “imtiyazlı çocuk” muamelesi gören insan kılıklı yaratıklar artık birçok yerde cüzzamlı muamelesi görüyorlar.
Gazze’de yaşanan açlık, çocuk cesetleri ve bunların karşısında bir şey olmamış gibi kahkaha atan vahşi yaratıklar, Nazilerin toplama kamplarındaki görüntülerin tüm anlamını kaybetmesini sağladı. Gazze’de yaşanan soykırım, artık birçok zihinde Nazilerle ilgili iddiaların abartılı olup olmadığının sorgulanmasına neden oluyor.
Bir süre sonra Siyonistler de bunu kabul etmek zorunda kalacaklar: Gazze’de yaşanan insani felaket küresel algının sarsılmasına yol açtı. Baraj sadece çatlamadı; patladı ve bundan sonra hiçbir halkla ilişkiler çalışması, hiçbir diplomasi ve propaganda uluslararası öfke ve kınama selini durduramaz.
Samiri’nin çocukları bölgeden de insanlık aleminden de tecrit edileceklerdir.