Fedakârlık eden insanlar cesur insanlardır. Herkesin kendi
nefsini öncelediği, dünyalık kaygılar insanların gözünü korkuttuğu bir zamanda,
kendi nefsinden ziyade davasını tercih etmek, dünyalık kaygılara yenilmemek
büyük ve cesur insanların işidir.
Herkesin uyuduğu vakitlerde kalkıp ders çalışmak, herkesin
rahat yatağında uyuduğu bir vakitte maişetini temin etmek için sabahın erken
saatinde kalıp işe gitmek, çok sevdiği bir şeyi almak için nefsinden kısmak
çoğu kişinin yapabileceği bir şey.
Ama asıl fedakârlık, Allah ‘ın dini, davası için; toplumun
felahı için, toplumun Allah’ın boyası ile boyanması için yapılan
fedakârlıklardır. Dünyalık kaygılar gözetilmeden yapılan fedakârlıklar, hesabı
kitabı tutulmayan fedakârlıklar büyük insanların veya büyük bir davaya sahip olan
insanların işidir.
Her şeyin bir fiyatının olduğu bir zamanda, bütün dünyalık
hesapların üzerinde bir hesap yapmak ve ayetin tabiriyle “Benim ücretim
âlemlerin Rabbine aittir.” sırrınca fedakârlıklarının karşılığını Allah’tan
beklemek; küçük hesapları ve planları bozan büyük insanların işidir.
Feda edebiliyor olmakta özgürlük saklıdır. Ama görebilene…
Allah için feda etmek, müthiş bir özgürlüğün ifadesidir.
Dünyayı elde etme arzusunun zirve yaptığı bir zaman ve toplumda, ezberlerin
dışına çıkıp Allah için feda etmek, insanı dünyalık prangalarından kurtarır.
Dünyanın ve dünyalıkların büyük bir yük olup belimizi
büktüğü bir zamanda, sırtındaki yükü indirmenin insana verdiği müthiş bir haz
ve zevk vardır. Dünyalıklardan kurtulabiliyor olmanın, dünyalık lüks ve
rahatından feda edebiliyor olmanın, verdiği büyük bir haz ve özgürlük vardır.
Davanın başarıya ulaşması, toplumsal anlamda önüne koyduğu
hedef ve programların hayata geçmesi, dava sahibi Müslümanların yapacağı
fedakârlıklar nispetindedir. İslam davasının hizmetkârları, mensupları ne kadar
çok fedakârlık yaparlarsa, toplumun felahı, inşası o oranda gerçekleşebilir.
Zira sahabe de o dönem, İslami mücadelenin başarıya ulaşması için fedakârlıklar
yapmamışlar mıdır?
Yine İslam davası için yapılan fedakârlıklar, kişi ile
davanın arasındaki bağı kuvvetlendirir. Davaya mensuplarında, bir aidiyet
oluşturur. Bu anlamda İslam davası için yapılan fedakârlıklar, bir anlamda da
davaya ne kadar sahip çıktığımızın bir ifadesidir.
Allah, fedakârlık edenleri ve davalarını yüceltir. Allah
İslam davası için gereken fedakârlıkları yapanlar ile hiç suya sabuna
dokunmayanları bir tutar mı? İslam davası için, davanın muvaffakiyeti için feda
edenler ile kolunu kaldırma takatini dahi kendinde görmeyeni Allah bir tutar
mı?
Allah kendi yolunda mücadele eden ile sadece asgari ibadet
ve sorumluluklarıyla yetinenleri bir tutar mı?
Allah kendi dini ve davası için fedakârlık edenleri aziz
kılarken, İslam davası için fedakârlık yapamayanları, o vazgeçemedikleri şeyler
ile belaya uğratır. Madem her şeyin sahibi Allah, o halde Allah ve davası için
feda etmek gerek.