Esir takasının birinci aşaması bitti, ikinci aşamaya geçilip siyonist çapulcuların Gazze’yi artık terk etmesi beklenirken ne olabilir sizce? Konu terörist israil olunca tahmin etmek zor değil.. Evet evet, işgalci rejim ateşkesi yine ihlal etti, şehidler var.. Siyonist yaratıkların sözünde durduğu nerede görülmüştür ki..
Salı günü Kahire'de düzenlenen Arap birliği zirvesinde önemli kararlara imza atıldı. Arap liderler, terörist israil’in Filistinlileri zorla göç ettirme planlarını reddetti.
53 milyar doları bulacak Gazze'nin yeniden inşasına ilişkin Trump'ın "Orta Doğu Rivierası" hayalini suya düşürecek Mısır planı kabul edildi.
Zirveye ABD’nin tepkisi ise akıllara ziyan bir açıklamayla oldu.Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Brian Hughes, yaptığı açıklamada, "Mevcut önerinin Gazze'nin şu anda yaşanamaz olduğu ve bölge sakinlerinin enkaz ve patlamamış mühimmatla kaplı bir bölgede insanca yaşayamayacağı gerçeğini göz ardı ettiğini” ifade etti.
Tabi, biz de inandık!..
Emlak baronu Trump’ın “Gazze’yi istiyorum, Gazze’yi Ortadoğu’nun Rivierası yapacağım” hezeyanı daha akıllardan silinmemişken, böylesi aptalca açıklamaya anca yine kendileri inanır..
Zirvenin sonuç bildirisi; siyonist israilin Filistin’de yaptığı tüm mel’anetlerin bir an önce son bulması üzerineydi. Arap Birliği’nden bu türden açıklama ve kınamaları yıllardır duyuyoruz ve eleştiriyoruz.
Ancak bu toplantıda ABD’nin son tehditlerine rağmen Filistin halkının yanında duran çıkışların, toplantının sonuç bildirgesine damga vurması sevindirici bir gelişme..
Mesela;
-Filistin halkının kendi topraklarından, gerekçesi ne olursa olsun yerinden edilmesinin kesin bir dille reddedilmesi ve aksi bir durumun bölgeyi yeni bir çatışmaya sürükleyeceği..
-1967 sınırları çerçevesinde bağımsız Filistin devleti kurulması..
-BMGK’ya Batı Şeria ve Gazze’de barış gücü konuşlandırma çağrısı..
Bunlar önemli çağrılar..
Ancak gelin görün ki, Filistin topraklarını siyonist rejime vermeyi kafasına koyan ABD’nin güdümünde olan bir kurum olan BMGK’dan barış gücü istemenin karşılığının olmadığını bilmeyen yok sanırım.
Bunun yerine bu hafta sonu toplanacak 57 İslam ülkesinin üye olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan(İİT) siyonist israili durduracak ortak askeri birliğin kurulması kararını çıkarıp uygulamaktır. Oluşturulacak ‘İslam Birliği Gücü’ acilen Filistin’e gönderilmeli ve akabinde başkenti Kudüs olan Filistin devleti ilan edilmelidir.
Arap Birliğinin toplandığı 4 Mart tarihi, aynı zamanda şarkın sultanı Selahaddin-i Eyyubi’nin vefat yıldönümüne denk geldi. Allah kendisine rahmet eylesin..
Bugün Gazze’nin içinde bulunduğu durumu; HAMAS’ın, Kassam’ın İslam ülkelerine yönelik çağrılarının askeri anlamda karşılık bulmamasını geçmişte Selahaddin-i Eyyubi de yaşamıştı.
Selâhaddîn-i Eyyûbî; büyük bir donanmaya sahip oldukları halde bu donanmayı İslam ve Müslümanların menfaati doğrultusunda kullanmayan Muvahhidiler hükümdarına yazmış olduğu bir mektupta şöyle söylüyordu: “Nasıl olur da küfür kendi milletine yardım eder, İslam kendi milletine yardım etmez?!”
Selahaddin’in bu söylemi bugün Gazze’yi canla başla savunan direnişin, Ebu Ubeyde’nin çağrılarıyla tarihin bir kez daha tekerrür ettiğini gösteriyor.
Hayatının büyük bir bölümünü at sırtında Allah için cihad ederek geçiren Selahaddin’in yolu Kur’an ve Sünnetti.. Kudüs’e giden yolda büyük bedeller ödemişti ancak çelikten sağlam imanı onu diri tutmuştu.
İhtilaflarına rağmen Müslümanları bir araya toplamaya ve düşmana yoğunlaşmaya muvaffak oldu ki; karşılığında ‘Kuzeyde Toros dağlarından güneyde Yemen’e, doğuda Dicle nehrinden Batı’da Tunus’a kadar uzanan bir “İslami Birlik Cephesi”ni’ muhkemleştirdi ve ardından Kudüs’ün zaferi nasip oldu.
Kassam mücahitleri de Selahaddin’in yolunu takip ediyor.
Gelinen aşamada Müslüman halkların, yönetimlerinden beklentisi; Emperyalistlerin güdümündeki BM’den barış gücü dilenmek değil, “İslam Birliği Barış Gücü”nü kurmaktır.