Seçimin ikinci turu için rehavet uyarıları işe yaramıştı.
Fakat aynı uyarının şimdi başlığını güncellemek lazım.
Hani İstanbul metrosunda her duraktan önce Türkçe ve
İngilizce uyarı anonsu yapılıyor, yetmiyor, durakta durunca bir daha anons
yapılıyor.
Sanki yolculara şöyle denilmiş oluyor: “Bakın bu araç yer
altında gidiyor, camdan bir yeri görmediğiniz için durağı hatırlatalım
istiyoruz, her ne kadar kapıların üst kısmında durakların isimleri sırayla
yazsa da dikkatinizden kaçabilir..”
Tamam seçimin puslu havası geçti. Ancak gemi sahil-i
selamete vardı demek fazla iyimserlik olur. Her ne kadar ekonomik ve diğer
problemleri avantaj olarak kullansa da özgürlük ve batı değerleri vaadiyle
yüzde ellilere yakın bir kitleyi peşinden sürükleyen rüzgar için her iki üç
dakikada bir uyarı anonsuna ihtiyaç var:
“Mevcut iktidara oy vermeyen 25 milyon insan için
rahatsızlık tahlilini yaptınız mı, itiraz röntgenini çektiniz mi, motivasyon
haritasını incelediniz mi, eğilim analizini yaptınız mı, durdukları tarafla
ilgili zemin etüdünü belirlediniz mi” gibi..
Şu anda dünyada herhalde böylesine yüksek bir katılımla
şaibe ve hile oranı bu kadar düşük bir seçim yapan ve ülkenin tüm idaresini de
çıkan sonuca teslim eden başka bir ülkenin olmadığı gerçeği meseleyi o kadar
hassas hale getiriyor ki.
Yüzde birlik, ikilik rakamlarla içinde binbir emekle
yüzdürülmüş nice geminin olduğu devasa bir ırmağın yatağı belirsiz bir
güzergaha çevrilmekten son anda kurtuluyor.
Şu coğrafyayı bir beden farzetseydik, herhalde seçim
akşamı, tansiyonunun fırladığını, nabzının tavan yaptığını, kalbinin
sıkıştığını, aklının başından gittiğini, dilinin tutulduğunu ve komple
kasıldığını söylemek israf olmazdı.
Üretilen değerler için bu risk çok fazla. Planlanan
gelecek vizyonu için bu tehlike asla tolere edilebilir seviyede değil.
Bunun adına ister “seçimde rota değişimine karşı sigorta”
deyin, ister, “güdümlü toplum mühendisliklerinin manevra kabiliyetine karşı
tedbir” deyin mutlaka çaresine bakılmalı.
Ya Türkiye’nin sol romantizmi gibi, ekolojik bir
gericilikle vaziyeti akışına bırakacaksınız, yol, köprü, havaalanı, yerli
savunma sanayii gibi ne kadar yatırım ve stratejik adımlar varsa hepsinden
vazgeçip, biraz bilim masalı, biraz heykel ve edepsavar sanatla göz
boyayacaksınız, ultra laik, zır nasyonalist, hafif sosyalist havada karnaval
gibi takılacaksınız, ya da şu beş yılda bir direkten dönme sendromuna çare
bulacaksınız.
Beş yıl da olsa sonuçta sınırlanmış her süre sayılıdır ve
nasıl bittiğini anlayamazsınız.
Bakın iki haftası geçti. Bu iki hafta da evet yeni
sistemin tam da olması gereken konforuyla bir çok atamalar yapıldı ve illa ki
seçimin havası yeni yeni dağılıyor.
Ancak bu toplumun geleceğe güvenle bakacak bir yönetim
devamlılığı için ve idarede savrulup da tekrar geçmişin hazin yıkımlarına geri
dönmekten emin olacağı bir rahatlığı sağlamak için her saniye çok değerli.
“Geçen seçimlerin sonucunu etkileyen bir iki tane
faktörün birkaç yıl sonra ne olacağı meçhul” algısı bile yarınlarla ilgili
olumsuz kaygıları besliyor.
Neticeye bakarak sadece eser ve hizmet siyasetinin yetmediği
gerçeğini de tekrar etmeye gerek yok.
Zihinlerden mi, iletişim becerilerinden mi, düzletilmesi
gereken kişisel zaaflardan mı, gençlikten mi artık nereden başlanacaksa bir an
önce harekete geçilmeli.
Kürtçesi daha makul ve hakkaniyetli olur. Hatta arapçası
bile.
Ancak bu anonsu İngilizce yapmaya herhalde gerek yok.