Batman son yıllarda hızla gelişen, genç nüfusu yüksek, dinamik bir şehir. Ancak bu dinamizmin yanında büyük bir tehlike sessizce büyüyor: "Madde Bağımlılığı."

Her geçen gün daha fazla aile, evlatlarının bu zehirli girdaba kapıldığını görmenin acısını yaşıyor. Bu durum sadece bireyleri değil, bütün bir toplumu yaralayan bir mesele. Çünkü bağımlılık, bir gencin hayatını karartmakla kalmıyor, ailesini, çevresini, hatta şehrin geleceğini de etkiliyor.

Geçtiğimiz günlerde Batman Valisi ve Belediye Başkanvekili Ekrem Canalp’ın yaptığı açıklamalar, toplumun dikkatini bir kez daha bu hayati meseleye çekti. Canalp’ın vurgusu çok netti: “Uyuşturucuyla mücadele sadece devletin değil, toplumun tamamının görevidir.” Gerçekten de bu sorunla sadece kolluk kuvvetleri veya sağlık birimleri uğraşamaz. Eğer bizler, aileler, öğretmenler, esnaflar, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, yani kısacası toplumun her kesimi bu mücadeleye omuz vermezsek, gelecek nesillerimizi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.

Madde bağımlılığı, yalnızca bir sağlık problemi değildir; aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel bir yaradır. Bir örnek vermek gerekirse; bağımlı hale gelen bir gencin okul hayatı biter, iş bulma şansı yok olur, ailesiyle bağları kopar. Sokaklarda savrulan bu genç, zamanla suç örgütlerinin ağına düşebilir. Böylece bireysel bir sorun, toplumsal bir güvenlik problemine dönüşür. İşte bu yüzden mesele, hepimizin meselesidir.

Batman’da birçok aile, çocuklarını bu tehlikeden korumak için büyük çaba harcıyor. Ancak sadece ailelerin mücadelesi yetmiyor malesef. Mahalledeki komşu da, okuldaki öğretmen de, camideki imam da, kahvede oturan esnaf da üzerine düşeni yapmalıdır. Bir gencin yanlış yola saptığını fark eden herkes, sessiz kalmak yerine şefkat eli uzatmalıdır. Çünkü çoğu zaman samimi bir nasihat, dostça bir uyarı ya da sıcak bir ilgi, o gencin hayatını değiştirebilir.

Vali Canalp’ın sözleri burada çok anlamlı: “Sorunun varlığını kabul etmek bir adımdır, ama çözüm için eyleme geçmek şarttır.” Gerçekten de sadece konuşmak, yürüyüşler yapmak, sosyal medyada paylaşım yapmak yetmiyor. Önemli olan, bu farkındalığı eyleme dönüştürmektir. Gençlerimizi sanata, spora, eğitime yönlendirecek projeler üretmeli; onları boşluğa, umutsuzluğa mahkûm etmemeliyiz. Bir futbol sahası, bir kütüphane, bir Camii veya herhangi sosyal bir aktivite bazen en etkili uyuşturucu önleme yöntemi olabilir.

Batman, tarihi ve kültürel değerleriyle müstesna bir şehir. Biz bu şehri, madde bağımlılığıyla değil, hoşgörüsüyle, misafirperverliğiyle, gençlerinin başarılarıyla anmak istiyoruz. Bunun için hepimize görev düşüyor. Sadece devletin polisiye yöntemleri değil, toplumun her ferdinin bu mücadeleye katkı sunması gerekiyor. Çünkü çocuklarımızı, gençlerimizi korumak, geleceğimizi korumaktır.

Unutmayalım, uyuşturucuyla mücadele bir kampanya değil; uzun soluklu bir seferberliktir. Her birimizin yapacağı küçük katkılar, büyük bir değişimin başlangıcı olabilir. Eğer el ele verirsek, Batman’ı karanlık sokakların değil, aydınlık yarınların şehri yapabiliriz.

Unutmayalım: Bir genci kurtarmak, aslında bütün bir geleceği kurtarmaktır. Selam ve dua ile...