Coğrafyamız insanı, son bir asırdır emperyal güçler ve vesayetçilerinin saldırıları ve tasallutu altında kan ve gözyaşı döküyor. Zira zamanın sömürgeci güçleri, İslam beldelerimizi, sınırlarını kanla çizdikleri Sykes-Picot’le şekillendirmişlerdi.
Her bir ülkenin başına da müstemleke valiler atamış, kendi değer yargılarını, eğitim sistemlerini, batılı kültürlerini halklarımıza empoze etmişlerdi zaman içerisinde…
Her türlü gayrimeşru yollar ve Müslüman coğrafyadan çaldıklarıyla kavuştukları ekonomik zenginliği silaha, zorbalığa dönüştürerek musallat oldukları ülkeleri daima sindirdiler. Kendileri nükleer silahlara sahipken hiçbir İslam devletinin nükleer enerjiye bile sahip olmasını istemediler. İran’a yönelik son saldırı bunun en açık delilidir..
Kimliğinden vazgeçmeyen halkların ülkelerini işgal ederek yakıp yıktılar. Hindistan’da, Keşmir’de, Mısır’da, Afganistan’da, Irak’ta korkunç katliamlar gerçekleştirdiler. Özüne dönmek isteyen ülkelerde ise taşeronları eliyle askeri darbeler yaptırdılar.
Sömürgeci emperyal güçlerin adı bazen İngiltere, Fransa, bazen SSCB, bazen de ABD oldu..
Batılı güçlerin en büyük vesayetçisi ise 1917’de Balfour Deklarasyonuyla Filistin’e yerleştirdikleri siyonist çetelere 1948’de kurdurdukları Apartheid rejimi siyonizm terörist israil Ur’udur.
77 yıldır işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında yıkıma, talana, ifsada, esarete, sürgüne yol açan ve her gün yeni bir katliam yapan siyonist teröristler, başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin İslam ülkeleri üzerinde tuttuğu sopaya dönüşmüştür.
Lübnan, Suriye, Yemen, İran gibi ülkelere doğrudan saldırılarda bulunmaya Mısır, Ürdün ve körfez Arap ülkelerini boyunduruğu altına almaya ve Türkiye’yi tehdit eder hale gelmiştir.
7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonunu başlatan Gazzeli direniş hareketlerinin amacı kendi halklarına yönelik sistematik sürgün ve soykırımı bertaraf etmek, vatanlarını kurtarmak ve İslam ülkelerinin boynuna geçirilmiş emperyal siyonist zinciri kırmayı amaçlıyorlar.
Şimdilik, siyonist rejimi yok edememiş olabilirler ancak onların yenilmezlik algısını paramparça etmekle kalmayıp tüm dünya halklarının uyanmasını sağladılar.
Siyonist teröristler, 16 Avrupa ülkesinin askeri desteğiyle karadan girdiği Gazze’de direniş hareketlerine karşı ağır kayıplar verdi. Bu durum, siyonist teröristlerin tankların içerisinde dahi Gazzeli yiğitlere karşı savaşamayacak korkaklığını ortaya koyarken bir başka gerçek de ilk günden evleri, hastaneleri, okulları, camileri hedef gözetmeksizin vuran teröristlerin asıl amacının 643 gündür kadın ve çocukları bilinçli bir soykırıma tabi tutmasıydı.
Maalesef İslam ülkelerinin bu güne kadar bunca insanlık dışı katliam ve açlığa mahkum edilmişlik karşısında sergilediği hezeyanı, Gazze halkının tarifsiz acılarını katmerleştirmekle kalmamış, zulme karşı bilenen Müslüman halkları da derinden üzmüştür.
Ancak gelinen aşamada; düşmanının vahşice saldırıları ve anne karnındaki ceninleri bile katledecek caniliğe sahip siyonistlere karşı erkekçe savaşan Gazze’nin direniş hareketlerinin siyonistleri itlaf eden askeri başarısının terörizmin destekçisi ABD’yi bile masaya zorluyorsa, bu bir zaferdir.
Siyonist emperyalist güçler isteseler de istemeseler de kainatın sahibi Allah, davasına sahip çıkan bu yiğitleri yalnız bırakmayacak, kendi topraklarını özgürleştirdikleri gibi tüm İslam beldelerinin de siyonist emperyal esaretten kurtulmalarına vesile olacaktır.. Ümitvarız; Zafer pek yakındır inşallah..