İmanı, ahlakı ve tevekkülüyle tanıdığımız Gazzeli Halid Nebhan da şehid düştü.
Hani o "Ruhumun ruhu" dediği torunu Rim’in göz bebeğinden öperek Rabbine uğurlarken tanıdığımız Halid dede.
Gah yaşlı annesine eliyle yemek yediren, gah çocukları sevindiren, gah Gazze halkına yardım faaliyetlerinde bulunan Halid amca.
Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhi Vesellem) etrafındaki sahabelerin günümüzün versiyonuydu adeta. O bundan böyle bir şehid olarak yaşayacak Allah’ın izniyle…
Gazze ve o mübarek halkının öğretileri, Müslüman ya da gayrimüslim, görebilen herkesin alabileceği derslerle, ibretlerle dolu bir diyardır.
Gazze halkı üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor da 57 İslam ülkesi ne yapıyor? Siyonizm terörü 441 gündür soykırımını sürdürürken Müslüman ülkeler ve biz halklar seyirci kalmaya devam mı edeceğiz?
Bu teröristleri durduracak bir irade bir Selahaddin çıkmayacak mı? Neden birileri inisiyatif alacak cesaret örneği sergilemiyor?
Siyonist rejimin önüne gelen her ülkeyi işgal etmesi mi bekleniyor? Bakın, Suriye’nin güneyinde arazi beğenir gibi fink atıp işgal adımları atan katil Netanyahu görüntü vermekten bile çekinmiyor.
Çünkü Siyonistler, saldırı veya işgal ettikleri her bir Müslüman ülkenin “Müdahale edersem karşımda ABD ve batılı güçleri görürüm. Askeri karşılığın yanısıra ekonomik ambargoya maruz kalırız. Daha da kötüsü koltuklarımızdan, saltanatımızdan oluruz” endişesi içerisinde kıvrandığını iyi biliyorlar.
Daha daha niye rahatlar? Çünkü 17 bini çocuk, 50 bin insanı katletmelerine rağmen Müslüman ülkeler hâlâ büyükelçiliklerini kapatmamış, terörist elçileri geri gönderilmiş değil de ondan rahatlar.
Çevresinde öne çıkan Arap ülkelerinin Gazze’yi, Filistin’i sırtından bıçaklayan ihanetini biliyoruz da Filistin’in hamisi Osmanlı bakiyesi Türkiye’nin Gazze’ye yönelik fiili adım atamamasını anlayamıyoruz.
En basitinden HÜDA PAR’ın sunduğu ve TBMM’de görüşülmesi onaylanıp bir türlü tekrar meclise getirilmeyen çifte vatandaş siyonistlere yönelik yasa tasarının kanunlaştırılması için bile “ABD ne der?” endişesi taşınıyor!
Bu kadarı da fazla değil mi?
Bu çifte vatandaş siyonistlerin Gazze’ye giderek çocukları katlettikten sonra dönüp aramızda dolaşmasına gözünü kulağını kapatanlar; Allah’a nasıl hesap vereceksiniz?
Tamam kabul, küresel şer güçlerin İslam dünyasından çaldıkları zenginlikleri yine İslam dünyasını yönetmek için kullanmada oldukça başarılı olduğu bir gerçek.
Batılı güçler, Sykes-Picot’le sınırlarını cetvelle çizerek sözde bağımsızlık payesi dağıttıkları ülkelerin başına kuklalar geçirmekle birlikte bir asırdan fazla bir zamandır iki milyar nüfusa sahip İslam beldelerinde bürokrasiden sanata, iş dünyasından basın medyaya, sivil toplum kuruluşlarından silahlı örgütlere kadar satın aldıkları aparatları bir silah gibi kullandılar, bu da doğru…
Son kırk yılda kendileriyle birlikte aparatlarınca katliam ve soykırımdan geçirdikleri Irak, Afganistan, Mısır, Suriye ve Filistin halklarının çektikleri zulüm karşısında İslam ülkelerini ve halklarını hareketsiz halde tutmayı da başarabildiler. Küresel şer güçlerin bunları yaparken kullandıkları enstrümanlar; silah üretimi ve üstünlüğü, kendi oluşturdukları uluslararası sistem ve ülkelerin bu uluslararası sisteme bağlanması ile kendi uygun gördükleri yönetim biçimleriyle yönetilmelerini sağlama gibi daha birçok madde sıralanabilir.
Ancak her şey küresel şer güçler öyle istiyor diye gelişmiyor. Allah’ın da bir hesabı var. Afganistan’da yirmi yıllık ABD işgali bir anda sonlandı ve bağımsızlık geldi. Bangladeş diktatörü Hasina, hiç beklenmeyen bir öğrenci hareketiyle bir anda tepetaklak oldu. Son olarak 13 yıldır kan ve gözyaşının eksik olmadığı Suriye’de halkın özgürlüğüne kavuşması 12 günde gerçekleşti. Allah dilerse olmayacak bir şey yoktur. Yeter ki kötülere karşı iyilerin yanında durup elinizden geleni cesaretle ortaya koyabilin, gerisi Allah’ın izniyle gelir.