Siyonizm'in insanlık
anlayışı, daha açık bir ifade ile kendi dışındaki diğer insanlara bakış açısı
dünyada bütün insanlardan farklıdır. Çünkü onlara göre Yahudi ırkı, asil ve
mümtaz bir ırktır. Onlar Allah'ın sevgilileri, diğer insanlar ise, onlara
hizmet etmek için yaratılmış kölelerdir.
Bu ırkçı bakış, tarih boyu
onları insanlar arasında hep uc, bencil ve kibirli bir yol izletmeye
yöneltmiştir. Yani dünyanın en seçkin insanları onlar, dünyanın en verimli
toprakları -Dicle-Fırat arası- haşa Allah tarafından onlara vaat edilmiş
topraklardır. Bunu muharref Tevrat'tan aktararak bir nevi inanç haline
getirmişlerdir.
Acaba gerçekten bu böyle
midir? Kesinlikle hayır. Allah celle celalühü, bütün insanları tek bir ırktan
meydana getirmiştir. Hepsinin babası Âdem, Âdem de topraktandır. Ne Arap’ın
Acem’den bir üstünlüğü var, ne de Acem’in Arap’tan bir üstünlüğü var. Bir
üstünlük varsa Allah'a karşı takvalı yani güzel bir kul olmalarıdır.
Allah celle celalühü, hiç
kimseye, hiçbir ırka bir toprak parçası tapusunu da vermemiştir. Zaten bu
insanın dilemesine veya tercihine bağlı değildir. Hiçbir insan doğmadan önce:
Allah’ım! Beni falan yerde dünyaya gönder, anam-babamın ırkı rengi ve dili şu
olsun bu olsun" diye Allah'a bir sipariş veremez. Allah'ın dilemesi ne ise
ve nerede dünyaya gelmişse vatanı da orasıdır.
İşte Siyonist zihniyet
meseleye indi bakışla baktığı için, her şeyi ters görüyor, yanlış yorumluyor ve
yanlış sonuçlara varıyorlar. Onlara göre, "bir Yahudi dünyaya
bedeldir." diğer insanların malları da toprakları da kendilerine mubahtır.
Ne kadarını işgal edebiliyorsa onundur.
Peki, Siyonistlerin çocuk
düşmanlığı nereden geliyor? Neden erkekten daha çok kadın ve çocuk
öldürüyorlar. Bugün Filistin'de sanki çocuk avına çıkmış gibi ha bire çocuk ve
kadın bombalıyorlar. Keskin nişancıları dahi çocuklu kadınları hedef
seçiyorlar. Çünkü bunlara göre, bugün cephede savaşan mücahitler, dünkü taş
atan çocuklardır. O yüzden daha büyümeden veya ana karnından doğmadan öldürmeleri
gerekiyormuş...
Bu indi düşmanlık, bu
hırçınlık onları hiçbir zaman muvaffak etmez. Hatta beklentilerinin tam zıddı
iktiza ediyor. Bu ilahi bir kanun bir dengedir. Eğer Allah celle celalühü
birilerinin nüfusunun çoğalmasını istiyorsa hiç kimse buna mani olmaz.
Kimininkini de kısıyorsa hiçbir tıbbi müdahale bunu artıramaz, ilerletemez.
Aynı coğrafya parçasında ve
aynı bölgede yaşayan Filistinli kadınlarla Yahudi kadınlar, aynı oranda
doğurmuyor! Bir Yahudi kadın hamile olur olmaz hem kendisi hem de karnındaki
çocuk sigortalanıyor. Doğurduğunda da büyük ikramiyeler alıyor. Ama buna rağmen
bir Yahudi kadın doğurur iki üç çocuk...
Öbür taraftan bir Filistinli
kadın ise, çok kötü şartlar altında olmasına rağmen doğurur dokuz on çocuk.
Bunun hikmeti ise, tabiattaki ilahi dengenin korunmasıdır. Allah zararlı
mahlûkların neslinin çoğalmasını istemez. Bir kartal iki yılda bir yavru
çıkarır, ama sıradan kuşlar üç ayda beş on tane çıkarır. Eğer kartallar diğer
kuşlar gibi çoğalsaydı yeryüzünde hayat çekilmez olurdu.
İşte Yahudi nesli de böyle
zararlı bir virüs taşıdığı için Allah celle celalühü, çoğalmalarını irade
buyurmuyor. Çünkü nerede biraz çoğalmış güç kazanmışsa hemen orada ifsada
başlamış, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya başlamıştır. Allah da kullarından
birilerini başlarına musallat etmiş, mal ve servetlerini ellerinden almış,
dünyanın başka yerlerine sürmüştür.
Sonuç olarak Siyonistlerin aklı varsa Filistinli kadın ve çocukları öldürmekten vaz geçsinler. Kendilerine tanıdıkları insanlık hakkını başkaları için de tanısınlar. Yoksa bu kafasızlıkla daha büyük belalara duçar olmaktan ve yeryüzünün bu tarafından o tarafına sürgün yemekten hiçbir zaman kurtulamazlar. Kim Allah'ın kanunlarına karşı gelmişse zilletten kurtulamamıştır.