“Ey iman edenler, eğer siz Allah'a, -Allah'ın dinine-
yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve -Kendinize itimadınızı artırır,
düşmanın kalbine korkunuzu salar, manevi bir kuvvetle- ayaklarınızı sabit
kılar.” (Muhammed: 7)
Bu ayet-i kerime külli bir kaideyi gözler önüne
seriyor. Nazil olduğu gün, Sahabe-i Kiram cemaatini, bu gün ise Gazze’deki
mücahitleri temin ediyor. Bunun gereğini yerine getirenler, karşılığını bugün
Gazze’de canlı canlı görüyorlar. Allah celle celaluhu, Bedir’de, Huneyn’de
peygamberine yardım ettiği gibi, bugün Gazze’deki mücahitlere de açık açık
yardımını göndermektedir. Bunun nasıl tecelli ettiğini birkaç vecihle izah
etmeye çalışalım:
Birincisi; dünyanın en ileri teknolojisine sahip bir ordunun
karşısında kendilerine has birtakım teknik ve yöntemlerle karşı koymalarıdır.
Mücahitlerin tünel kazarak yeraltına yerleşmesi, silahlarını orada üretip
saklaması ilahi bir ilham olduğu apaçıktır. Bu gibi durumlardan kullarına ne
yapacaklarına dair yolunu gösteren Allah’tır: “Bizim uğrumuzda cihad edenleri
elbette kendi yollarımızı göstereceğiz. Şüphesiz Allah, iyi davrananlarla
beraberdir.” (Ankebut: 69)
İkincisi; cephede kendileri ile birlikte düşmanla
savaşan meleklerin cihadına şahit olmalarıdır. Geçenlerde HAMAS’ın dış
işlerinden sorumlu “Halit Meşal” aynen şunu söylüyordu: “biz iki kurşun
atıyoruz, ama bakıyoruz düşmandan on kişi öldürülüyor. Bundan anlıyoruz ki,
bizimle birlikte savaşan melekler de vardır. Nitekim Cenab-ı Hak, Resulüne: “Ey
peygamber onlara attığında sen atmadın, fakat Allah attı” buyuruyor. (Enfal:
17)
Üçüncüsü; Allah’ın siyonistlere karşı kendi
ordularından arıları göndermesidir. Geçenlerde siyonistler çok feci bir
katliamı gerçekleştirmek için, Refah’ın en kritik bölgesinden girmeye
çalıştılar. Amma Allah’u Teala karşılarına bir arı grubunu çıkardı. Bu arılar,
siyonist askerlerin yüzlerini gözlerini ısırıp şişirdiler. Oradan girmelerine
fırsat vermediler. Gerçekten bu Allah’ın güzel kullarının imdadına gönderdiği
gaybi yardımlarından başkası değildir. İslam’ın cihad tarihinde bunun benzerini
görmek çokça mümkündür.
Nitekim Reci olayında Asım bin Sâbit (Radiyallahu
Anh), şehid düşünce müşrikler onun başını koparıp para karşılığında Mekke’ye
götürmek istediklerinde Allah’u Teala onun cesedini korumak için bulut gibi bir
Arı grubunu gönderdi. Çünkü Asım (Radiyallahu Anh), şehit olmadan önce,
“Allah’ım bugüne kadar senin dinini muhafaza etim. Sen de bugün benim vücudumu
müşriklerden koru. Allah'ım! Günün başında ben senin dinini korudum! Günün
sonunda da sen benim etimi, tenimi koru!” diye dua etmişti.
Bunun üzerine Allahu Teala, bulut gibi bir arı
kafilesini gönderdi. Onun cesedi üzerine üşüşen bu arılar müşrikleri ona
yanaştırmadı. Müşrikler akşam karanlık olunca tekrar hamle yapmak için arıların
gitmesini beklediler. Fakat bir süre sonra başlayan şiddetli yağmur ve ortaya
çıkan taşkın seller, o sahabenin mübarek cesedini alıp götürdü, müşriklerin
eline düşürmedi. (İbni Hişam, Siret, c.3, s. 180)
Evet, Gazze’de bu olaylar gibi daha birçok mucize
gerçekleşmiş ve gerçekleşmektedir. Buna imanı olanlar ancak anlar ve inanırlar.
İmasızlar bundan ne anlar! Üstad Seyyid Kutub’un dediği gibi: “mucizeler devri
kapanmış değildir. Aslında her gün gözlerimizin önünde onlarca mucize cereyan
etmektedir de biz anlamıyoruz.”
Mevla gerçekleri gören göz ve anlayan kalpler bizlere
ihsan eylesin. Kendi katından göndereceği bir güç ile yeni mucizelerle siyonist
çeteyi darmadağın etsin, çocuklarını yetim, saraylarını boş ve mallarını
Müslümanlara ganimet olarak bıraksın. Mazlumların kalplerini bir an evvel
huzura kavuşmak için Gazze zaferini yakın eylesin. İnsanlığın ve bahusus
ümmetin uyanışına vesile kılsın.