Uzun bir süredir Katar'da, israil-HAMAS arasında devam eden
savaşla alakalı ateşkes görüşmeleri bir türlü neticeye varmıyor. İsrail adına
orada MOSSAD ve CIA vekâlet ederken, HAMAS adına da perde önünde Katar Hükümeti
yetkilileri vekâlet etmektedir.
Masada görüşülen en kritik ve en çok tartışılan madde,
ateşkesin geçici veya temelli olmasıdır. ABD ve israil'in amacı, geçici bir
ateşkes ile insani yardımların içeri alınması ve esirlerin serbest
bırakılmasıdır. HAMAS ise, ilk günden beri ileri sürdüğü en temel şartı,
ateşkesin temelli olması ve israil askerlerinin tamamen Gazze'den çekilmesidir.
Peki, israil neden buna yanaşmıyor? Çünkü israil'in amacı,
bir şekilde HAMAS’ın elinde olan esirlerini serbest bıraktıktan sonra savaşa
devam etmektir. Esir takasında istendiği kadar Filistinli esirleri serbest
bırakabilir. Çünkü bir daha tutuklamak ona zor değildir. Hatta -insan düşünmek
bile istemiyor- o zaman Gazze'ye ve özellikle tünellere kimyasal gaz atabilir.
İşte HAMAS, Siyonistlerin bu hain emellerini bildiği için,
masada elini güçlü tutuyor. "Mümin iki defa aynı delikten sokulmaz."
(müttefekun aleyh) hadisi şerifin uyarısıyla Yahudi'nin sözüne güvenilmez.
Bunlar peygamberlerine bile defalarca söz verdiler ve tekrar tekrar caydılar.
İşin ilginç tarafı, ABD'nin kukla yönetimleri devreye koyarak bunu kabul
ettirmeye çalışıyor olmasıdır.
Aslında HAMAS'ın sahada kazandığı bu asil ve kesin zaferi,
gözden kaçırmaya, çalmaya çalışıyorlar. ABD'nin dışişleri bakanı Blinken'in
ikide bir körfez ülkelerini dolaşması ve Avrupa ülkelerini turlaması, bu yönde
HAMAS'a baskı kurma ve ikna etme turlarıdır. Hatta ABD, israil'den daha çok
kendi haysiyetini kurtarmaya çalışıyor. Çünkü herkes bu savaşın asıl patronunun
ABD’nin kendisi olduğunu biliyor.
Emperyalistlerin her zamanki taktiği, sahada alamadıklarını
masada almaya çalışmalarıdır. Kimi zaman bu tarz hile ve oyunlarla
istediklerini alabilmişlerdir de. Nitekim Türkiye kurtuluş savaşında sahada
kazandığı kesin zaferi, bu tür oyunlar neticesinde masada kaybetmiştir;
Lozan'da savaş öncesi istenen batılı emperyalistlerin tüm taleplerini masada
kabul ederek kazanılan o şanlı zaferi çaldırmışlardı.
İşte HAMAS'ın başındaki ferasetli kadro, tarihten aldığı bu
dersle hareket ederek ilkelerinden asla taviz vermiyor. Şu an HAMAS'tan daha
çok ateşkese onların ihtiyacı var. Çünkü onların ayak bağı olan esirler,
tünellerde bir bir ölüyorlar. Bugüne kadar kendi halkını, ha bugün, ha yarın
kurtaracağız diye umutlandırdılar. Ama elhamdülillah bir tanesini bile
kurtaramadılar.
Şimdi Netanyahu kara kara düşünüyor. Bir taraftan esir
aileleri halkı kışkırtarak bastırıyor. Öbür yandan Joe Biden ikide bir elini
çabuk tut deyip fırça üstüne fırça atıyor. Ama heyhat... "Geçti Bor’un
pazarı…” , “atı alan Üsküdar'ı geçti". Artık İsrail, Gazze batağından öyle
kolay kolay çıkamaz. Ve istese de istemese de HAMAS'ın şartlarını kabul
etmekten başka hiçbir çaresi yoktur. Hayatında ilk defa böyle bir tuzağa
yakalanmış, sert kayaya toslamıştır.
Sonuç olarak israil savaşı kaybetmiş, manevi bir hezimete
uğramıştır. Bir tek esirini dahi kurtaramayıp meyus kalmıştır. Hava gücü ile
Gazze'yi yakıp yıkmış olsa da karada kaybetmiştir. Her zaman savaş karada
kazanılır. Hava gücü sadece rakibini zayıf düşürmek, yıldırmak içindir. Sivil
insanları öldürmek erkeklik değil, korkaklıktır, kahpeliktir, aşağılık
olmaktır.
Buna karşı HAMAS ise, destansı bir zafer kazanmıştır. Batı
Yaka dâhil, bütün Filistinlileri birleştirdiği gibi, bütün Müslüman halkların
gönlünü de fethetmiştir. Hatta gayri Müslim olan birçok mazlum halkın umudu ve
ilham kaynağı olmuştur. Artık Filistin davasının savunucuları devletler değil,
halklardır. Halk kimin arkasındaysa er ya da geç o kazanacaktır.