7 Ekim’den beri işgalci terör şebekesinin Gazze’ye
yönelik saldırılarında 45 günü geride bıraktık. Siyonist terör rejimi 7 Ekim’de
nasıl bir darbe almışsa gözü dönmüşçesine sınır tanımadan vahşet ve soykırıma
devam ediyor.
Dünyanın gözü önünde bu vahşet ve soykırım adım adım
uygulanırken batılı devletler vahşete destek olurken BM ve İİT gibi kurumlar
aciz ve çaresizce siyonistlerin durmasını bekliyor. DSÖ Genel Direktörü
Ghebreyesus bile BM’de bu duruma isyan ederek, yaşanan vahşet ve insanlık dramı
karşısında “BM’nin üyesi bir ülkeyi durduramıyorsa o halde BM niçin var?” diye
sordu. Aynı şekilde İslam İş birliği Teşkilatı (İİT), Arap Birliği ve 57 İslam
ülkesi niçin var? diye sormamız lazım.
Geçen hafta da yazmıştım; İşgalci terör rejimi ara vermeden
vahşet ve katliamlarına devam ederken, 57 İslam ülkesi yönetimi konuşmaktan ve
kınamaktan öte bir şey yapmıyor. Sözde bazı İslam ülkesi yöneticileri de
siyonistleri destekleyip HAMAS’ı kınamaktan geri durmuyorlar. Maalesef içimize
sızmış ve kimliğini gizlemiş Şehid Seyyid Kutub’un deyimiyle “Esmer İngilizler”
şimdi “israilliler” (desek daha doğru olacak) açıktan ve hiç utanmadan Gazze’de
yaşanan soykırımı ve bebek katliamlarını görmezden gelip israili savunmaktan
geri kalmıyorlar.
11 Kasım’da Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapılan İİT
zirvesinde alınan kararda, Türkiye, Endonezya, Nijerya, Ürdün, Mısır, Katar ve
Suudi Arabistan’dan oluşan bir “Eylem Grubu” oluşturulmuştu. Vahşeti seyreden
ve kendi elindeki gücü kullanmaktan aciz İİT ve üyesi ülke yönetimleri sözde
Gazze’deki insanlık dramını durdurmak için bu hafta diplomatik temaslar için
harekete geçiyor ve ilk ziyaretini Çin’e yapacak. İİT üyeleri! 13 binden fazla
sivil hayatını kaybettikten sonra yapa yapa bu mu çözüm olarak aklınıza geldi?
Peki, çözüm bu ise neden 45 gün beklediniz? Bunu yapacağınıza güçlerinizi
birleştirip vahşeti durdursanız ya? En azından işgalcilerle ticari ve
diplomatik ilişkilerinizi kesip israili ablukaya alarak onu hareket edemez
noktaya getirebilirdiniz ancak sadece seyredip halklarınızı ve ümmeti
oyalıyorsunuz?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan geçen hafta El Cezire’ye
verdiği röportajda, “…Gazze'de şu anda güç kullanımına dayalı bir kuşatma var.
Şimdi kuşatmayı kırmak için diplomatik yollara başvuruyoruz, bu yollar işe
yaramazsa başka yollar da var." dedi. Bakan Fidan’ın söylediği “başka
yolların” israili durduracak adımlar olmasını temenni ediyoruz. Siyonistler
ancak güçten anlar ve karşılarında caydırıcı bir güç görmezlerse kesinlikle
geri adım atmayacaklar.
Allah’tan Kassam Tugayları ve direniş grupları var da
siyonistlere geçit vermiyor ve onlara anladıkları dilden en iyi cevabı
veriyorlar. Yemen’deki Husileri de tebrik ederim. Yokluk içinde işgalcilere
darbe vurdular. Yoksa uluslararası kurumlar ve İslam ülkeleri yönetimlerine
kalsaydı ne Gazze ne de Gazze halkı diye bir şey kalmıştı.
Gazze’de yaşanan vahşet batı ülkeleri ve sözde “Batı
değerleri” diye batıya tapanların hepsinin maskesini düşürdü. “20 Kasım Dünya
Çocuk Hakları” gününde bebek ve çocuk katliamına arka çıkmaya devam ediyorlar.
Batı ülkelerinin insanlığa ihaneti ve İslam ülkelerinin gaflet ve acizliğine
rağmen toplumlar, yaşanan vahşet karşısında uyandı ve özellikle batı
ülkelerinde İslam ülkelerine nazaran çok daha duyarlı ve aktif bir şekilde
gösteriler devam ediyor. Halklar uyandı ve yönetimlerine başkaldırıyorlar.
Diğer taraftan da dünya çapında hem Filistin’e hem de İslam’a yöneliş başladı.
Halkların bu samimi nümayişi küresel zulüm düzenini yerle bir edecektir
inşallah. Yine Gazze'deki soykırıma karşı çoğu batı ülkelerinden gelen
ülkemizden de katılımın olacağı bin civarında sivil tekne Gazze kıyısına
giderek israile 'dur' diyecek.
Son olarak İslam ülkeleri yöneticilerine tekrar seslenelim!
Sapkın siyonistlerin vahşetini durdurmak için ne zaman aktif olarak harekete
geçeceksiniz? 75 Yıldır bu zulme seyirci kalmanız yetmedi mi? Daha kaç bebek,
çocuk, kadının ölmesini bekleyeceksiniz? Şimdi değilse ne zaman? Neyi
bekliyorsunuz? Ülkenizin işgalini mi?
Vesselam…