İsrail siyonisti her zamanki gibi
Filistinli kardeşlerimize saldırmaya devam ediyor. Aralarında çocuklarında
bulunduğu kırkın üzerinde kardeşimiz şehit oldu. Kardeşlerimizin şehadetine
üzülmekle beraber her birinin kanı filiz gibi yeşerecek, Filistin halkı ve tüm
dünyanın bir uyanış vesilesi olacak inşallah. Kardeşlerimiz şehadetleri ile
kaybetmediler, tam aksine kazandılar. Rablerinin katına çıktılar, ikramlarına
ve nimetlerine nail oldular. Ölmediler, tam aksine yaşıyorlar ve Rableri
tarafından rızıklanıyorlar. Uhut şehitlerine yetiştiler.
Uhut günü, Ubeyd bin Umeyr: Peygamber
(s.a.s.), şehit edilen Mus’ab bin Umeyr’in üzerinde durdu, ona dua etti ve
sonra “müminlerden kimileri Rablerine verdikleri sözü doğruladılar” ayetini
okudu. Sonra Resulullah (s.a.s.): “Şehadet ederim ki bunlar kıyamet günü
Allah katında şehitlerdir. Onlara geliniz onları ziyaret ediniz ve onlara selam
veriniz. Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki kıyamet gününe kadar her
kim onlara selam verirse illa ki ona selamını geri verirler.” “Allah’ın
fazlından kendilerine verdikleri ile mutluluk içindedirler, kendilerine henüz
dâhil olmamış, geride kalmış kardeşlerine kendileri için korku ve hüzün
olmadığını müjdelerler.” (Âl-i imrân, 3/170.) Dünyada iman ve cihad üzerine
bıraktıkları kardeşlerini şehit oldukları ve kendilerine katıldıkları zaman
nail olacakları ikramları müjdelerler. “Allah’tan bir nimet ve fazilet olduğunu
ve müminlerinin ecrinin zayi olmayacağını müjdelerler.” (Âl-i imrân, 3/171.)
Mesruk: Abdullah bin Mes’ud’a “Allah
yolunda öldürülenleri ölüler saymayın bilakis onlar diridirler. Rableri katında
rızıklandırılmaktadırlar” (Âl-i imrân, 3/169.) ayetini sorduk. “Biz de bunu
Resulullah’a sorduk” buyurdu ki: “Ruhları yeşil kuşun içine girer. Onlar için
arşa asılı kandiller vardır. Diledikleri cennette dolaşır sonra arşa
asılı kandile gelirler. Rabbin onlara ne zaman görünmek istese görünür. Onlara
“dileyin benden ne dilerseniz” der. “Rabbimiz biz dilediğimiz cennette
dolaşıyorken senden nasıl isteyelim” derler. Onları kendisinden bir şey istemeden
bırakmayacağını görünce, “biz ruhlarımızı cesetlerimize bırakmanı ve yolunda
tekrar savaşmayı istiyoruz” derler.
Abdullah bin Abbas’tan Resulullah
(s.a.s.): “Uhut şehitlerinin Allah (c..c) ruhlarını cennet nehirlerinden içen
ve cennette diledikleri şekilde dolaşan ve arşın altında asılı olan altından
kandillere gelen yeşil bir kuşun içine koydu.Onların konuşmalarının,
yiyeceklerinin içeceklerinin ve Allah’ın kendilerine vaad ettiği ikramları
görünce derler ki: Keşke kavmimiz içinde bulunduğumuz nimetleri ve cihada olan
rağbetimizden dolayı bize neleri hazırladığını bilselerdi. Allah (c.c.) ben
durumunuzu kardeşlerinize haber vereceğim dedi ve bununla ferahlanıp
sevindiler. Bunun üzerine Allah (c.c.) Âl-i imrân 3/169 ayeti kerimesini
indirdi.
Cabir bin Abdullah, Resulullah (s.a.s.)
ile karşılaştım bana dedi ki: “Ey Cabir seni üzgün görüyorum” Dedim ki: “Ey
Allah’ın Resulü babam şehit oldu bana bir aile ve borç bıraktı.” “Allah’ın
babanı neyle karşıladığını sana haber vereyim mi?” buyurdu. “Evet ey Allah’ın
Resulü” dedim. “Allah hiç kimse ile perdesiz konuşmaz. Allah babanı diriltti ve
onunla konuştu. “Ey kulum benden dile sana vereyim.” “Allah’ım beni dirilt,
senin yolunda tekrar öldürüleyim” dedi.
Allah yolunda şehadete ulaşmış Filistinli
kardeşlerimizin de Uhut şehitleri gibi ikramlara mazhar olduklarını düşününce
hüznümüz ve kederimiz hafifliyor. Rabbimizden bize de yolunda şehadeti nasip
etmesini diliyoruz.