Diğer zamanlardan farklı
olarak, güzel kültürlerimizden biri de kuşkusuz Ramazan ayına has iftar
kültürümüzdür:
İftar: fıtrattan gelen bir
kelimedir. Fıtır sadakası da öyle, o da fıtratın zekâtıdır. Oruçlu olanlar için
İftar vaktinin girmesiyle gün boyu yasaklanmış olan fıtri şeyler, tekrar mubah
oluyor, yani hayat yeniden normal akışına dönüyor.
İftarda acele etmek yani
Akşam Vakti girer girmez oruçlu kişinin iftarını açması müstahap bir sünnettir.
Bununla ilgili birçok hadisi şerif vardır: kutsi bir hadiste Allah (cc), şöyle
buyurur: "bana kullarımın en sevgilisi, iftarını açmakta acele
edendir." (kutsi hadis)
"insanlar iftarını acele
açtıkları müddetçe hayırdan ayrılmazlar. İnsanlar iftarda acele ettikçe din
hâkim olmaya devam eder. Çünkü Yahudi ve Hıristiyanlar onu tehir ederek dini
zorlaştırdılar, (insanlara nefret ettirdiler.)" (Ebu Davut)
Sahabe'den Ebu Atiye diyor
ki: ben ve Mesruk Hz. Aişe'nin yanına vardık ve: "Ey müminlerin annesi!
Resulüllah'ın ashabından iki kişi vardır ki, hayırdan geri kalmıyorlar; biri
iftarını açma ve namaza başlamada acele davranıyor; diğeri de bu ikisini tehir
ediyor" dedik. Hz. Aişe: "onlardan acele eden kim ve tehir eden kimdir?"
dedi. Biz: "acele eden İbni Mesud, tehir eden de Ebu Musa'dır" dedik.
Hz. Aişe, "İbni Mesud doğrusunu yapıyor, buyurdu." (Tirmizi ve
Nesei)
Bu hadisi şerifler, iftar
vaktinin girmesiyle oruçlu kişinin iftarını açmakta acele davranmasının sünnet
olduğunu öğretiyor. Tıpkı vaktin girmesiyle namazı vaktin evvelinde kılınması
gibi! Bu her iki sünnetin gerçekleşmesi (vaktin evvelinde hem namazını kılmak
hem de iftarını açmak) için, hurma veya su gibi hafif bir şeyle iftarını açıp
namazını kıldıktan sonra asıl iftar yemeğini yemek gerekir. Bu hususla ilgili
Enes'ten (ra), gelen bir hadisi şerifte şöyle buyrulmaktadır:
"Resulüllah sallellahu
aleyhi vesellem iftar vakti girince namaz kılmadan önce birkaç hurmayla veya
birkaç yudum suyla iftarını açardı." (Ebu Davut, Tirmizi)
İftar duası: Sabır ve
tahammülün azaldığı bir anda duaya zaman ayırmak çok önemlidir. İşte bu
vakitlerden biri de iftar saatidir. Bununla ilgili Resulüllah sallellahu aleyhi
vesellemden varit olmuş birçok dua çeşitleri vardır. İşte bunlardan bazıları:
"Resulüllah sallellahu
aleyhi vesellem, iftarını açtığı zaman şöyle derdi: "Allaha hamdolsun ki;
susuzluk gitti, damarlar ıslandı ve ecir hâsıl oldu." (Ebu Davut, Nesei)
"Bismillah! Allah'ım!
Senin için oruç tuttum, senin rızkınla iftarımı açtım, artık günahlarımı
bağışla." (Ebu Davut, Taberani)
Abdullah Bin Zübeyir de şöyle
demiştir: Allah'ın peygamberi, Sad Bin Ubade'nin yanında iftarını açtı ve şöyle
buyurdu: "Yanınızda oruçlular iftarlarını açtı, insanların en iyileri
yemeğinizi yedi ve melekler üzerinize dua etti." (İbni Mace)
Oruçlu birine iftar
açtırmanın fazileti: Zeyd Bin Halid'den rivayet edilen bir hadisi şerifte şöyle
denilmektedir: "kim bir oruçlunun iftarını açarsa, o oruçlunun ecrinden
bir şey eksik olmaksızın ona da aynı derecede ecir vardır." (Tirmizi,
Ahmet)
Hadisi şerifte, oruçlu
birinin iftarını açtırmanın fazileti teşvik edilirken fakir-zengin ayrımı söz
konusu değildir. Zira oruçta zengin de fakir gibi aynı açlığı
yaşamaktadır. Burada maksat manevi mükâfatın yanı sıra aç insanların halini
anlamaktır. Her işin kıymeti kendi zamanında daha iyi anlaşıldığı gibi, aç
insanların halini anlamak da oruçluyken daha iyi anlaşılır.