Şubat’tan beridir devam edegelen Rus-Ukrayna Savaşı’nın
doğurduğu tartışmalardan ve tabii ki, gösterdiği hakikatlerden biri de
Avrupa’nın ikiyüzlülüğüdür. Aslında düşünenler ve görenler için bir sürpriz
yoktu, çünkü Avrupa bu idi.
Avrupa’nın ikiyüzlü olduğu bir gerçektir, ama gerçeğin
bütünü değil, yarısıdır. Gerçeğin diğer yarısı ise, İslam ülkelerinin de
ikiyüzlü olduğudur. Neden İslam ülkelerinin de ikiyüzlü olduklarını
örnekleriyle vereceğiz, ama bu arada cevabını düşünmemiz gereken soruyu da
soralım; Avrupa ülkeleri mi daha çok ikiyüzlüdür, İslam ülkeleri mi?
Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü nihayet gören ve bunu ilk olarak
yüksek sesle dile getirenler biz Müslümanlarız. Bu bağlamda Müslüman kamuoyu
Hristiyan ve Yahudi kamuoyundan bir adım daha ileridedir. Ancak biz Müslümanlar
hala gerçeğin diğer yarısını, yani İslam ülkelerinin de ikiyüzlü olduğunu
görmemekte diretiyoruz. Bunu görenlerimiz de egemen güçlerin elindeki “vatan”,
“bayrak”, “millet” ve “devlet” adındaki silahlarla etkisiz hale getiriliyor.
İşte İslam ülkeleri ile Avrupa ülkeleri arasındaki büyük farklardan bir diğeri
de budur. Avrupalıların da vatanları, bayrakları, milletleri ve devletleri
vardır, ama hiçbir Avrupa ülkesini göremezsiniz ki, onun yöneticileri,
vatandaşlarının kafasına vatan, bayrak, millet ve devlet silahlarıyla vuruyor
olsun! Ne yazık ki, bu cehalet ve bu vahşet en fazla ve belki sadece İslam
ülkelerinde vardır. Hâlbuki Müslümanlar bulundukları ülkelerde kendi vazifelerini
zaten yerine getiriyorlar, hem de fazlasıyla. Örneğin, millet zelil olmasın,
bayrak inmesin, devlet yıkılmasın ve vatan bölünmesin diye her daim canlarını
ve mallarını vermeye hazır olanlar, Müslümanlardan başkası değildir! Ama bunu
millete, bayrağa, vatana ve devlete kul olduklarından ve taptıklarından değil,
bayraklarının gölgesinde, kendi vatanlarında ve kendi devletlerinde insanca
yaşasınlar diye yapıyorlar. Fakat buna rağmen Müslümanlar, İslam ülkelerinin
hiçbirinde, evet, hiçbirinde insanca yaşama hakkına sahip değiller. Çünkü
mezhepçiliğin, milliyetçiliğin ve İslam karşıtlığının İslam’ın önüne geçmediği
hiçbir İslam ülkesi yoktur!
Fakat Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü keşfedenlerimiz, hala İslam
ülkelerinin bu ikiyüzlülüğünü görmemek için bütün güçleriyle direniyorlar.
Zaten bu körlük değil midir, bizi bu zillete düşüren?
Avrupa ülkeleri, evet, kendilerinden olmayanlara karşı
ikiyüzlüdürler, ama birbirilerine karşı da görece olarak daha samimidirler.
Nitekim gördüğümüz gibi, “bunlar bizim gibi mavi gözlü ve sarı saçlıdır” deyip
Ukraynalı mültecilere sadece kapılarını ve keselerinin ağzını açmadılar, aynı
zamanda gönüllerini de açtılar! Dolayısıyla Avrupalıların kendilerinden
olmayanlara karşı sergiledikleri ikiyüzlülüklerini eleştirirken, kendilerinden olanlara
karşı sergiledikleri insani davranışlarını da takdir edelim. Çünkü onlar en
azından “kendilerinden” olan mültecilere insanca davranıyorlar!
Ya bizler? Birçok İslam ülkesi, zaten mülteci kabul etmiyor,
velev ki, Müslüman olsun! Buna rağmen toprağına ayak basan mülteciler olursa,
ya bir “kaza kurşununa” kurban ederler veya derhal sınır dışı ederler.
Mültecileri kabul eden ülkeler de onların hangi şartlarda yaşadıklarıyla pek
ilgilenmiyorlar. Örneğin, Pakistan ve İran’da milyonlarca Afganlı ve Türkiye’de
de milyonlarca Suriyeli mülteci var! Bu mültecilerin hepsi de aldıklarından
daha fazla bir şekilde bu ülkelerin ekonomilerine katkıda bulunuyorlar. Ama bu
ülkelerden hiçbiri kendi mültecilerinin hangi şartlarda yaşadıklarıyla, daha
doğrusu ne gibi haksızlıklara maruz kaldıklarıyla ilgilenmez! Aksine,
kendilerini kabul etmiş olmayı büyük bir lütuf olarak görmekle de kalmaz,
itilip kakılmalarına ve kötü şartlarda yaşamalarına da göz yumuyorlar!
İslam ülkelerinin bundan daha büyük ikiyüzlülükleri de
vardır. Mesela, Avrupa ülkeleri dışarıya karşı da ittifak halindedirler. Yani
gözlerine kestirdikleri bir av buldular mı, sırtlan sürüsü gibi birlikte
saldırırlar. Ki bu avların hepsi de İslam ülkeleridir. Şimdi soralım kendimize;
İslam ülkeleri, Avrupalıların bu vahşi saldırılarına, “tıpkı bir binanın
tuğlaları gibi birbiri ile kenetlenmiş” bir şekilde mi cevap verdiler, yoksa
doğrudan veya dolaylı olarak onlara destek mi oldular? Bir de şöyle soralım:
Bir tane İslam ülkesi gösterebilir misiniz ki, İslam ülkelerini kana
bulayanlara karşı geleceğine, milyarlarca dolarla yardım etmemiş veya bir
şekilde destek vermemiş olsun?
En büyük ikiyüzlülüğümüz ise, ülkelerimizin, yani İslam
ülkelerinin kendi vatandaşlarına olan saygılarının Avrupa ülkelerinin kendi
vatandaşlarına olan saygılarından çok az olduğunu bile bile görmezden
gelmemizdir! Hatta her gün Filistinli öldüren İsrail’in kendi vatandaşlarına
olan merhameti bile İslam ülkelerinin kendi vatandaşlarına olan
merhametlerinden kıyaslanmayacak kadar fazladır!
Hülasa, felaha ermek istiyorsak, Avrupalıların zulmünü ve
ikiyüzlülüğünü gördüğümüz gibi, kendi zalimlerimizi ve ikiyüzlülüğümüzü de
görmeliyiz!
Öyleyse gelin, bu mübarek aydaki dualarımıza şunu da
ekleyelim: Allah’ım! Biz Müslümanları zalim yöneticilerden, milliyetçilikten,
mezhepçilikten, devletperestlikten, vatanperestlikten, bayrakperestlikten ve
kısaca bizi sana kul ve Hz. Muhammed’e ümmet olmaktan alıkoyan her şeyden koru
ve bize adalet ile yaşamayı ve iman ile ölmeyi nasip et!