Rahmet, bereket ve Kur’an ayı olan Ramazan ayına giriyoruz. Bu ayın girmesi ile beraber, seher vakitlerinde sahur için ayakta olacağız. Kur’an halkalarında mukabelelerde bulunacağız. İftar yemeklerinde buluşacağız ve farz namazlar ve teravihlerde omuz omuza saf tutacağız inşallah.

Oruç tutmak için sahura kalkmamız, başlı başına bize hayır ve hasenat getirecektir. Çünkü sahura kalkmak tutacağımız orucun bir parçasıdır.  Sahur için kalktığımız vakit aynı zamanda teheccüd namazının da vaktidir. Teheccüd namazı gece namazlarından sonra en faziletli namazdır. Gündüz kılınan nafile namazlarından defalarca kat hayır ve hasenat kazandırır bize. Böyle bir ibadetin şahsımızda meleke haline gelmesi için Ramazan ayı iyi bir fırsattır. Sahur için ayağa kalktığımız bu vakitte iki rekâttan sekiz rekâta namaz kılabilir, rükû ve secdelerde bulunanların halkasına katılabiliriz. Rükû ve secdelerimizde Rabbimizi çokça tesbih edip zikredebilir ve dua edebiliriz.

Gece namazı ile ilgili Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Onların yanları yataklarından uzaklaşır (teheccüd namazı kılmak için yataklarından kalkarlar), korkarak ve umarak Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (hayır için) harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için gözlerini aydınlatıcı ne güzel (nimetlerin) saklandığını hiç kimse bilmez" (Secde, 32/16-17)

Allah’ın Resûlü (salallâhu aleyhi ve sellem) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor: "Gece namazına devam edin. Çünkü gece namazı kılmak sizden önceki salih kulların âdetidir. Rabbinize karşı bir taattır, kötülükleri örtücü ve günah işlemekten alıkoyucudur." (Tirmizî, Deavât, 101).

Allah’ın Resûlü (salallâhu aleyhi ve sellem) bir başka hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor:  “Size geceleyin kalkmayı tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yaşayan sâlihlerin adetidir; Rabbinize yakınlık (vesilesi)dir; günahlardan koruyucudur; kötülüklere kefârettir, bedenden hastalığı kovucudur." (Tirmizî, Da'avât 112.)

Seher vakti sadece teheccüd namazının vakti değil aynı zamanda dua vaktidir. Bu vakit yapılan dualar geri çevrilmez. Bu sebeple kendimiz, ailemiz, çocuklarımız ve İslam ümmetinin kurtuluşu için ve hassaten Filistin ve Gazze’deki kardeşlerimizin kurtuluşu için dua edebiliriz. Ümmetin parçalanıp bölük pörçük olduğu, Filistin ve Gazze’de yaşananlara karşı acze düşüp sınıfta kaldığı bu zamanda, ne kadar da duaya muhtacız. Toplu bir şekilde ellerimiz duaya kalkarsa, dualarımız kabul olur ve inşallah darlık, sıkıntı ve çaresizlik içerisindeki kardeşlerimize bir nefes olur.

Siyonistin merhameti, vicdan ve imanı yoktur. Ramazan ayı geldi diye duracak değildir. Tam aksine azgınlık ve gaddarlığında daha da ileri gidebilir. Saldırganlığını daha da artırabilir. Bu sebeple kıldığımız teheccüdlerimizin rükû ve secdelerinde ve ellerimizi kaldırdığımız dualarımızda bu saldırılarının son saldırıları olması, bu Ramazan’ın onların helaki olması için dua edebiliriz.

Oruç tutuğumuz günün içinde evlerde ve camilerde, kadın erkek, küçük büyük hep beraber Kur’an halkaları kuracağız. Kur’an’ın hayır, bereket ve feyzinden istifade edeceğiz. Onunla nurlanacağız yolumuzu bulacağız inşallah.

Gün boyu tuttuğumuz oruçlardan sonra iftar vaktindeki dualar da makbuldür, geri çevrilmez. Bu sebeple iftar ederken de kendimiz, ailemiz, çocuklarımız ve hasetsen Filistin ve Gazze’deki kardeşlerimiz için dua edeceğiz ve sonrasında camilerin yolunu tutup teravih namazında saf tutacağız. Bir yandan midelerimizdekileri eritip sağlık ve sıhhate kavuşacağız. Diğer taraftan aramızdaki kin, adâvet ve kırkınlıkları eriteceğiz.

Zahmetli ama bereketli bir maratonun sonunda Ramazan ayının sonunda rahmete ve mağfirete kavuşacağız inşallah.