Son zamanlarda Kudüs’ten ve
Filistin’den bahsetmez olduk. Hükümetin bu konudaki tavrının da etkisi var
bunda. Hükümet Siyonist rejimle bahar havası yaşamaya başlayınca çoğumuzun
gündeminden de düşer oldu bu konu.
Halbuki zulüm, işgal,
katliam, kutsala saldırı tüm korkunçluğuyla sürüyor. Ve bu da bize büyük
sorumluluk yüklüyor.
Kudüs davasında sorumluluktan
kaçmak büyük günah ve vebaldir. Kudüs davası kesinlikle dini bir davadır,
İslami bir davadır. Bu mücadele Filistin halkı ile İsrail halkı arasında olan
ve iki milleti ilgilendiren ulusal veya bölgesel bir mücadele değildir. Bu
savaş dinler arası bir savaştır. Çünkü işin ucunda Müslümanların ilk kıblesi
Mescid-i Aksa’nın yıkılıp yerine Muharref Tevrat’ın talimatları doğrultusunda
Süleyman Mabedinin inşası ve yine İslam’ın üç kutsal kentinden biri olan
Kudüs’ün Yahudi devletinin başkenti olma arzusu var. Yani hedef alınan İslam’ın
ve Müslümanların kutsallarıdır. Bu yüzden bu mücadele topyekûn tüm Müslümanların
üzerine farz olan bir mücadeledir.
Türkiye Müslümanları Kudüs
Davası için çok şey yapabilir. Bunlardan birkaç tanesini sıralamak isterim.
Her şeyden önce halkımızın
arasında Kudüs bilinci oluşturulmalı. Bu mücadelenin tüm Müslümanları
ilgilendiren dini bir mücadele olduğu ve İslam’ın, Müslümanların izzet ve
geleceğini ilgilendirdiği anlayışı yaygınlaşmalı. Sadece bazı İslami gurup ve
cemaatler değil tüm Müslüman halk Kudüs davası konusunda hassas olmalı, bu
davayı sahiplenmeli.
Kudüs Davasına katkıda bulunmanın
bir diğer yolu da mücahit Filistinli hareketlere ve mazlum Filistin halkına
yönelik yardım kampanyalarının başlatılmasıdır. Güvenilir, yardımı yerine
ulaştıracağından emin olunan vakıf ve derneklerin vasıtasıyla bu mukaddes
direnişe parasal destek sağlanmalı. Yardım yaparken kesinlikle dikkatli
olunmalı. Yardımı bizzat direniş cephesinin ellerine ulaştırma konusunda hassas
olan vakıf ve dernekler tercih edilmeli. Topladıkları yardımları İsrail
üzerinden, yani düşman üzerinden ulaştırmak isteyen kurum ve kesimlerin varlığı
unutulmamalı. Allah korusun Filistin’e yardım ediyorum derken infaklarımızı
Siyonistlere kaptırma riski de var.
Filistinli mücahit
kardeşlerimize, Kudüs davasına diğer bir katkı da onların, İslam’ın ve
Müslümanların düşmanlarına, Kudüs’ü Yahudileştirme, Mescid-i Aksa’yı yıkma
emellerine siyasi, askeri ve ekonomik destek sağlayanlara yönelik boykottur.
Biz Türkiyeli Müslümanlar Siyonistlere ve onların dostlarına yönelik ekonomik
boykot uygulamalı, ihtiyacımız olsa bile ürünlerini almamalı, alanları
uyarmalıyız.
Ve diğer bir katkı… Çok
önemli bir katkı… Söylem ve eylemlerimizle Filistin dostlarının, Kudüs Davası
savunucularının, İsrail düşmanlarının yanında yer almalı, onlara destek
olmalıyız. Mezhebi, kavmi, ulusal ve diğer hassasiyetlerimiz varsa eğer ki
olmaması lazım, ama olsa bile bu hassasiyetleri Kudüs Davası hatırına bir
kenara bırakmalı, mezhebine, milliyetine bakmadan Kudüs Davasının dostlarına
omuz vermeli, düşmanlarının karşısında durmalıyız. Kısacası tüm gayretli
Müslümanlar Kudüs Davası etrafında birleşmeli, Kudüs’ün kurtuluşu için güçlü
bir cephe oluşturmalı ve hiçbir bahane ile bu yola sırtını dönmemeli.
Şu kesinlikle bilinmeli ki Kudüs kurtulmadan ümmet kurtulmaz, Kudüs özgürleşmeden ümmet özgürleşmez. İslam ümmetinin izzeti Kudüs’ün izzetinden geçmektedir.