Yazar
Özelde İslam dünyası için genelde de tüm insanlık için koparılıp atılması gereken habis bir ur olan İsrail terör şebekesi, İslam ümmetinin parça parça oluşunu, acizliğini görüp İslam’ın kutsallarına saldırmaya devam ediyor. İslam ümmetinin ilk kıblesi olan, Kuran-ı Kerim’de ismi zikredilen kutsal mescide lanetli kavmin askerleri postallarıyla giriyor, Kutsal kitabımızı yerlere fırlatıyor, ayaklar altına alıyor, mescidi darmadağın ediyor, Müslüman mescidini Müslümanlara yasaklıyor ve iki milyarlık ümmetten cılız sesler dışında tepki yükselmiyor.
Çoğu şeyi yanlış anladığımız gibi yüce kitabımızı da yanlış kavradığımızdan mıdır; yoksa İslam ümmetine hükmedenlerin ihanetlerinden midir “Müslümanlar kafirlere karşı pek şiddetli, kendi aralarında ise pek merhametlidirler.(Fetih, 29)” ayetinin tam tersi bir durumdayız. İslam ümmetinin farklı coğrafyalarında ümmetin kahraman evlatları birbirini boğazlama yarışına girerken İslam’ın kutsallarına her türlü hakareti eden, ümmetin canlarını, ırzını, namusunu ayaklar altına alan din düşmanları ortalıkta cirit atarken her nedense bu aşağılıklara karşı kimse ses çıkarmıyor.
Ümmetin birliğini sağlamakla mükellef olan liderler, alimler, kanaat önderleri kendi ferdi, grupsal, ülkesel çıkarlarının peşine düşmüş ümmet bilinci yerine mezhepçiliğin, ırkçılığın, devletçiliğin peşinde sürüklenmişlerdir. İslam ümmetinin her yerinde oluk oluk Müslüman kanı akarken İslam ümmetini aydınlatmakla mükellef olan alimler “Hadisleri nasıl yok sayabiliriz, Hangi ibadeti çarpıtabiliriz, Hangi müslümanı tekfir edebiliriz”in derdine düşmüşlerdir.
Gücün, iktidarın, maddiyatın her türlüsünü elinde bulunduran koca devletleri yöneten zatlar sıradan birer vatandaş gibi terör şebekesinin zulmünü, vahşetini sözle kınamanın ötesine geçememişlerdir. Terör şebekesiyle ilişkilerini sonlandırmayı düşünmemiş; ekranlar karşısında Müslüman halka gaz verilirken perde arkasında şer ittifaklarla her türlü askeri, ticari ilişkilere tam gaz devam etmişlerdir.
Ümmetin hangi yerinde bir Müslüman zarar görse Müslümanların bir vücudun azaları gibi olması gerektiğinin bilincinde olan Müslüman Kürtler ellerinden, dillerinden geldiği kadar dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun tüm Müslümanların dertleriyle dertlenirken, acılarına ortak olmaya çalışırken Müslüman Kürtler vahşice katledildiğinde her nedense ümmetin geri kalanından doğru düzgün bir tepki yükselmemiştir. Sırf batıl ideolojilerinden dolayı, ırkçı kimliklerinden dolayı dünyanın farklı yerlerinde birilerine destek etkinlikleri düzenlenirken çok az katılımlı birkaç etkinlik dışında ne yazık ki ümmet doğudaki Müslüman Kürtleri sahiplenmemiştir.
Gayri islami oluşumlar, ideolojik, ırkçı gruplar batıl davaları için mücadele eden kendi militanlarını övüp göklere çıkarırken “birbirine sımsıkı kenetlenmiş bir duvar” gibi olması gereken Müslümanlar Kurban eti dağıtırken başları taşlarla ezilip paramparça edilen nazenin Müslüman evlatları için bırakın acılarına ortak olmayı iki çift laf etmeyi bile çok görmüşler hatta Müslümanların temsilcisi olduğunu iddia edenler şehit edilen nazenin yiğitlerin kapısına kadar gelmelerine rağmen onların aileleriyle değil katillerle, provakatörle, katillerle görüşmeyi, onların safında yer almayı tercih etmişlerdir.
Ne diyelim sözün gücünün tükendiği yerdeyiz. Allah paramparça olmuş İslam ümmetine bütün İslam alemini tekrardan bir araya getirebilecek Ömerler, Selahaddinler, Hüseyinler nasip etsin. Birliğimizi, dirliğimizi sağlasın. İslam düşmanlarına, kafirlere ve onların uşaklarına fırsat vermesin. Kürdistan’da Hüseynilerin eliyle İslam sancağının dalgalanmasını nasip etsin inşallah.
0 yorum